Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık, davacının 5.1.1982 gününde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 1/2 hissesini satın alarak Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.9.1984 gününde kesinleşen kararı uyarınca tapu sicilinde adına tescil ettirdiği taşınmaz üzerine, satıcının vergi borcundan dolayı davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce, gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinintapu siciline şerh verildiği 5.1.1982 gününden sonra fakat taşınmazındavacı adına tescil edildiği tarihten önce 17.11 1982 gününde tapuya konulan 10.11.1982 günlü haciz şerhinin kaldırılması yolunda davalı Vergi Dairesi Müdürlüğüne yapmış olduğu 13.11.1984 günlü başvurunun reddi üzerine açılan davada Vergi Mahkemesince talepkapsamı dışına çıkılarak verilen haciz işleminin iptaline dairkararın temyizen bozulması istemine ilişkin bulunmaktadır.Vergi Mahkemesinde açılan dava, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında kanunun 62.maddesine göre tesis edilenhaciz işleminin, unsurlarındaki aykırılıklar nedeniyle...

    Bu nedenle taraflar arasındaki harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin hukuken geçerli olduğundan söz edilemez.Yüksek Yargıtay emsal içtihatlarında da istikrarlı olarak vurgulandığı üzere geçersiz niteyikteki harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi taraflar için resmi nitelikte kanuna uygun yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerde olduğu gibi aynı nitelikte hak ve borç doğurmayacağından,harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinde taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilirler. Bu nedenle harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şart hükmünün ifasını yasal olarak davacının talep etme hakkı bulunmadığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur....

    Tüm bu işlemlerden sonra ...’den, davalı ... tapu kaydındaki satış vaadi sözleşmesi şerhinin kaldırılması ve satış yetkisini içerir 08.10.2007 tarihli vekaletname almış ve 10.10.2007 tarihinde tapu kaydındaki satış vaadi sözleşmesi şerhini terkin ettirerek aynı gün dava konusu taşınmazı davalı annesi ...’a vekaleten devretmiştir. Açıkça görüldüğü gibi, davalı ... tapu kaydındaki 24.02.1988 tarihli satış vaadi sözleşmesi şerhi nedeniyle taşınmazın üçüncü kişiye satışının vaad edildiğini bilmektedir. Tüm bu açıklamalardan anlaşıldığı gibi, dava konusu taşınmazı vekaleten satan davalı ...’ın ve taşınmazı satın alan annesi ...’ın tapu kaydındaki satış vaadi sözleşmesi şerhini bilmeleri nedeniyle Türk Medeni Kanunun 1023 ve 1024. maddeleri gereğince iyiniyetli olduklarının kabulüne olanak yoktur. Belirtilen nedenlerle, mahkemece davalı ... ve annesi ...’ın iyiniyetli olmadıkları kabul edilmeli ve davacının ayın isteminin kabulüne karar verilmelidir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar, arasındaki satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil veya tazminat davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 06.10.2009 gün ve 2009/7138-10406 sayılı ilamiyle onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, davalı ...'ın 7.5.1969 tarihli miras taksim sözleşmesi uyarınca 1946 tarihli ve 21 numaralı, 1947 tarihli ve 33 numaralı tapu kayıtları kapsamında kalan yerleri ...'e satış vaadi sözleşmesi ile sattığını, kendisinin de yine satış vaadi sözmleşmesi ile ...'...

        geçtiğini, mahkeme aksi taktirde ise şu ana kadar ki dava değeri olan --------- ıslah edilmediğinden dolayı borcu ve takibi kabul etmemekle birlikte dava değeri dışında davacının müvekkilli aleyhine ------------ sayılı dosyasıyla takibe koyduğu --------- bu süre geçtiğinden dolayı artık talep edilemeyeceğini ve dava değerinin arttırılarak ıslah edilemeyeceğini, davacı tarafın müvekkili ile arasında müvekkilinin inşaatını yaptığı --------- bulunan daire niteliğinde yapılacak gayrimenkulün satışı konusunda sözlü şekilde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldığını iddia ettiğini, müvekkili ile davacı arasında yapılmış herhangi bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin olmadığını, davacıların sözleşmenin varlığı hakkındaki iddialarını kabul etmemekle birlikte zaten sözlü şekilde yapılmış bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kanuni şekil koşullarını sağlamadığından ötürü geçersin olduğunu, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin, ana sözleşme açısından bağlayıcılık unsurunu taşıyabilmesi için kanunda...

          geçtiğini, mahkeme aksi taktirde ise şu ana kadar ki dava değeri olan --------- ıslah edilmediğinden dolayı borcu ve takibi kabul etmemekle birlikte dava değeri dışında davacının müvekkilli aleyhine ------------ sayılı dosyasıyla takibe koyduğu --------- bu süre geçtiğinden dolayı artık talep edilemeyeceğini ve dava değerinin arttırılarak ıslah edilemeyeceğini, davacı tarafın müvekkili ile arasında müvekkilinin inşaatını yaptığı --------- bulunan daire niteliğinde yapılacak gayrimenkulün satışı konusunda sözlü şekilde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldığını iddia ettiğini, müvekkili ile davacı arasında yapılmış herhangi bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin olmadığını, davacıların sözleşmenin varlığı hakkındaki iddialarını kabul etmemekle birlikte zaten sözlü şekilde yapılmış bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kanuni şekil koşullarını sağlamadığından ötürü geçersin olduğunu, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin, ana sözleşme açısından bağlayıcılık unsurunu taşıyabilmesi için kanunda...

            Bu nedenle, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın tapuda kayıtlı olması zorunlu ise de sözleşme sırasında satış vaadi borçlusunun taşınmazın maliki olması gerekmez. Çünkü taşınmaz satış vaadi ........ sözleşmesi yapılmakla vaat borçlusu ileride o taşınmaz malın mülkiyetini vaat alacaklısına geçirme taahhüdünde bulunur. Bu nedenle ifanın talep edildiği tarihte taşınmazın satış vaadi borçlusunun mülkiyetinde olup olmadığına bakmak gerekir. Taşınmaz mülkiyeti satış vaadi borçlusunda ise ferağa icbar davası kabul edilmelidir....

              Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut olayda; satış vaadi sözleşmesi ve ek satış vaadi sözleşmesine konu edilen taşınmazın tapu kaydında arsa vasfında olmasına rağmen davalı banka tarafından şube lokali olarak kullanıldığı, 27.06.2007 tarihli ek satış vaadi sözleşmesinin ikinci bendinde satış vaadine konu taşınmazda sözleşme bitiminden sonra 32 ay boyunca davacı tarafından davalı bankaya kiralama hakkı verildiği, 32 aylık süreden sonraki 5 yıl içinde her 2 tarafın üzerinde anlaşacağı kira bedeli ile bankaya kiralama olanağı tanındığı görülmektedir....

                Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi, Hasılat Paylaşım Esaslı İnşaat Sözleşmesi, Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi istinaden TMK 1009....

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki gayrimenkul satış vaadi senedinin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-karşı davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı–Davalı ... 23.11.2005 tarihli dava dilekçesi ile davalı ... 16.12.2003 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile sahibi bulunduğu taşınmazını davalının hile ve tehditleri sonucunda sattığını,hile ve tehdit sonucu yapılan sözleşmenin geçerli olmadığını öne sürerek geçerli olmayan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptalini istemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu