Davacının iddiası ve tarafların beyanlarına göre de adi ortaklığın fiilen son bulduğu anlaşılmaktadır. Ortaklık son bulduğuna göre, tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir....
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; açılan davanın-------- dosyasında başlatılan takibe itiraz üzerine duran takibin yapılan ödeme nedeniyle asıl alacak hariç olmak üzere vekalet ücreti, icra masrafları, tahsil harcı ve takip eklentilerine yönelik olarak devamına ilişkin açılmış itirazın iptali davası olduğu, icra dosyası incelendiğinde ilk olarak ----- ödeme emrinin dosyamız davalılarının oluşturduğu adi ortaklık borçlu gösterilerek yapıldığı, bunun üzerine ödeme emrini tebliğ alan borçluların oluşturmuş oldukları adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmadığı bu sebeple kendilerine adi ortaklık borçlu gösterilerek ödeme emri gönderilemeyeceğini beyan ederek gönderilen ilk ödeme emrinin iptali için icra hukuk mahkemesinde dava açtıkları,------ davalı şirketlerin oluşturmuş oldukları adi ortaklığın borçlu gösterilmesi suretiyle düzenlenen ödeme emrinin adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından iptal edildiği ve mahkeme kararının ---- tarihinde kesinleştiği, icra mahkemesinin...
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalılar T2 mirasçıları vekili tarafından verilen 31.03.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; Muris T2 ile T1 arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu, T1'in adi ortaklığın alacağını tek başına imza atarak devretmesi mümkün olmadığını, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı hukuka aykırı olduğunu, Muris T2 ile T1 arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu, davalı T1'in adi ortaklığa ilişkin bir alacak hakkını tek başına imza atarak devretmesinin mümkün olmadığını, Muris T2'un, davacı Sevim Ulutaş ve T1 arasındaki sözleşmeden haberi olmayıp imzasının bulunmadığını, işbu taşınmaz satış vaadi/alacağın temliki sözleşmesine dayalı olarak adi ortaklığa ait bir hakkın sadece T1'in imzasıyla davacıya devri mümkün olmadığını, Bu nedenle ilk derece mahkemesinin kararı tapu iptal ve tescil kararı hatalı olduğunu, dosyadaki esasa etkili önemli deliller önemli ölçüde değerlendirilmeden karar verildiğini, Bu sebeple HMK m. 353/1- a-6 uyarınca da kararın...
KARAR Davacı, davalı ile birlikte MKE Kurumunun patlayıcı madde bayiliğini yapmak üzere 21.10.1986 tarihli sözleşme ile adi ortaklık kurduklarını, kar ve zararın yarı yarıya olduğunu, ortaklığı tek başına davalının idare ve temsil ettiğini, 15.11.2003 tarihinde vergi dairesine verdikleri dilekçe ile adi ortaklığın resmi olarak kapanışını yaptıklarını, davalının kendisine 1998, 1999, 2000 ve 2001 yıllarına ait kar paylarını ödemediği gibi icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek 37.477 TL üzerinden itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir. Davalı, davacının adına tahakkuk etmiş tüm alacakların ödendiğini, ortaklığın sürekli olarak zarar ettiğini, tüm vergileri, zararları ve borçları kendisinin ödediğini savunarak davanın reddini savunmuş, birleşen davasında ise, ortaklığın tüm zararlarını kendisinin karşıladığını, dava dışı şirket tarafından yapılan icra takipleri sonucunda ödemeleri kendisinin yaptığını, davacı-karşı davalı ...'...
Ortaklığın feshi, diğer tarafça istenmemiş ise ortaklık sözleşmesi yürürlükte kalır. Buna bağlı olarak, bir tarafın sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi, ortaklığın tasfiyesi durumunda onun hiç pay alamamasına değil, aksine sadece tasfiyede sermaye payını taahhüt ettiği oranda alamamasına neden olur. Hal böyle olunca; mahkemece, davalı tarafça ortaklığın haklı nedenle feshi için dava açılmadığı, dolayısıyla ortaklığın fiilen sona erdiği tarihe kadar sözleşmenin yürürlükte kaldığı gözetilerek, öncelikle dava dışı ortak G.. G..'un davaya dahil edilmesi için davacı tarafa mehil verilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması, sonrasında ise davanın esasına girilmesi ve ortaklığın tasfiyesinin gerçekleştirilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır....
Taraflar dava dışı arsa sahipleri ile yaptıkları kat karşılığı inşaat sözleşmeleri adi ortaklığın konusu olup, yaptıkları inşaatlardan alacakları taşınmazlar da adi ortaklığın malvarlığı arasındadır. Davalı tarafından davacının adi ortaklığın malvarlığını kendi şirketine geçirmeye başladığı, bir kısmını da sattığı gerekçesi İle davacı ve dava dışı arsa sahiplerine karşı tapu iptali ve tescil davası açtığı, davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için öncelikle adi ortaklığın malvarlığının tespiti gerekir. Bu malvarlığı tespit edildikten sonra az yukarıda izah edilen şekilde tarafların anlaşamamaları üzerine fesih ve tasfiyenin mahkemece yapılması gerekir. Fesih ve tasfiye ileride atanacak tasfiye memuru eliyle yapılmasına karar verilemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de miktar itibariyle bu istemin reddiyle incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili; taraflar arasında franchising sözleşmesi bulunduğunu, davalının cari hesaptan kaynaklanan borcunu ödememesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davanın reddini istemiştir....
Somut olayda, davacı tarafça adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin bu davada talep edilmediği gibi dava dilekçesinde açıldığı iddia olunan davanın ise mahkeme ve numara kısımlarını boş bırakıldığı anlaşılmıştır. Kaldı ki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemli açılan davada dava konusu taşınmazların adi ortaklığa ait olduğu iddiasıyla adi ortaklığın mal varlığının korunması yönünde tedbir talep edilmesi de mümkündür. Bu nedenle, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talep edilmeden pay oranında tescil istenemeyeceği, adi ortaklığın varlığına ilişkin sunulan delillerin ise yaklaşık ispata yeterli olmadığı anlaşılmakla davalıların istinaf talebinin kabulüyle, ihtiyati tedbir kararına itirazın kabulüyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Davadaki ileri sürülüşe göre, davacılar tarafından varlığı iddia edilen sözleşme, Borçlar Kanununun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık sözleşmesi olup, uyuşmazlığın da adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Borçlar Kanununun adi ortaklığa ilişkin 520 ve onu izleyen maddeleri gereğince adi ortaklığın kurulabilmesi için yazılı şekil gerekli olmayıp, adi ortaklık sözleşmesi sözlü olarak da yapılabilir. Davacının iddiası ve davalının açıklamalarına göre,birlikte işletilen büfelerin geliri ile bir takım malların edindiği, alınan malların davalılar adına kayıt ve tescil edildiği ileri sürülerek Ortaklığın tespiti ile feshi ve ortaklığın tasfiyesi talep edildiğine göre, belli bir alacak talebi bulunmadığından bahsedilemez. Mahkemece işin esasına girilerek taraf delilleri toplanarak B.K 520 ve devamı maddelerine göre davanın çözümlenmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir....
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR Uyuşmazlık; adi ortaklığı oluşturan şirketlerden her birine karşı ayrı ayrı takip yapılması ve dava açılmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesini konu alan faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe yönelik itiraz iptali istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır. Dava itirazın iptali davası olup, alacağın dayanağı olan borç ve faturalar adi ortaklığa aittir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Adi ortaklığın bu niteliği itibariyle mecburi takip ve dava arkadaşlığı söz konusudur....