Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borca ve yetkiye yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğini, bu nedenle borca ve yetkiye itiraz talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafından ayrıca yetkiye de itiraz edildiğini, yetkili icra müdürlüklerinin Bakırköy İcra Müdürlükleri olduğuun belirtildiğini, taraflar arasında imzalanan ve takibe konu olan senetlerden anlaşılacağı üzere düzenleme ve ödeme yerinin istanbul ataşehir olduğunu, bu nedenle yetkiye itirazın reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafından davalı müvekkiline hiçbir ödeme yapılmamış olduğunu, borcun ödenmesi için takibe geçildiğinde ise itiraz edildiğini beyanla, borçlu tarafından yapılan yetkiye ve borca itirazın iptaline, karşı taraf vekalet ücretinin lehlerine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, davacı borçlu, takibe konu borcun icra takibinden önce ödendiğini belirterek takibin iptalini istediğinden, başvuru bu hali ile İİK'nın 33/1.maddesine dayalı olarak icra emri tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazıdır. İİK'nın 33/1. maddesi uyarınca icra emrinin tebliğ tarihi olan 22/04/2021 tarihi ile davanın açıldığı 03/05/2021 tarihi arasında yasal 7 günlük süre geçmiştir. Bu hal karşısında mahkemece itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, itirazın süresinde olup olmadığı değerlendirilmeksizin itirazın esası hakkında değerlendirme yapılarak reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir....
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca borcun itfa edildiği sebebine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Aynı Yasa'nın 169/a-1. maddesine göre; hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. Takip dayanağı senedin teminat olarak verildiği hususu borca itiraz niteliğinde olup borçlunun İİK'nun 168/5. maddesinde öngörülen yasal sürede ileri sürmemesi halinde mahkemece nazara alınamaz. İİK'nun 170/a-son maddesinde ise; "Her ne suretle olursa olsun, imza inkarı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz" hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, borçlu itiraz dilekçesinde, senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmemiş, borcunu ödediğini bildirmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ödeme iddiasını kabul etmediklerini, dekontlarda takibe konu çeklere atıf bulunmadığını beyanla davanın reddine ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi; davacının ödeme iddiasını İİK'nın 169/a-1 maddesinde yazılı belgeler ile ispat edemediği, ödeme dekontlarında takibe konu çeklere atıf bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takibe konu senetlere ilişkin olarak herhangi bir borcunun olmadığını ileri sürerek, borca itirazının kabulü ile, takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. İİK’nun 169/a-l. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir. Ödeme iddiasının kabul edilebilmesi için, söz konusu ödeme belgelerinde takibin dayanağı olan senede açıkça atıfta bulunulması zorunludur. Somut olayda; borçluların icra mahkemesine başvurusu, İİK’nun 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğindedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İcra emrine itiraz Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda, müvekkili aleyhine başlatılan takibe konu alacağın tamamını 26.04.2013 tarihli makbuz ile ödediğinden bahisle icra takibinin geri bırakılmasına karar verilmesini istediği, Mahkemece imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporuna göre makbuzdaki münker imzanın alacaklının eli ürünü olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verildiği, anlaşılmıştır....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların takibe dayanak bononun ödendiğine dair İİK. Md. 89 anlamında ödeme belgesi sunmadığı gibi bonodaki imzayı da inkar etmediğini, bono ve ödeme emrinin takip hukuku açısından gerekli şartları ihtiva ettiğini, davacıların borca itiraz taleplerinde dayandıkları hususlar borca itiraz kapsamında değerlendirilemeyeceğini, genel mahkemelerde ileri sürülebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin emsal olarak sunduğu kararın, kambiyo senetlerine özgü takip yoluna ilişkin verilmiş bir karar olduğunu, somut olayda şikayete konu takip ilamlı takip olduğundan takip şekline göre değerlendirme yapılması gerektiğini, ilamlı takipte takibe ancak itfa, imhal ve zamanaşımı nedenleriyle itiraz edilebileceğini, ancak kendilerinin itfa, imhal ve zamanaşımı itirazlarının bulunmadığını, mirasın reddine yönelik karara göre işlem yapması gereken icra dairesinin 08/04/2021 tarihinde vermiş olduğu kararı 09/04/2021 tarihinde icra hukuk mahkemesine şikayet yolu ile taşıdıklarını, dolayısıyla şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurulan karar için 1 haftalık şikayet süresinin geçmediğini, davalı vekilinin vekaletname sunmamasına karşın davalı vekilinin de dosyaya eklenerek işlem yapılmasının usuli yönden hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
Somut olayda borçlu tarafından delil olarak sunulan kredi sözleşmesinde takibe dayanak bonoya herhangi bir atıf olmadığı, sözleşmenin genel düzenlemeler içerdiği, alacaklının göndermiş olduğu 11/10/2018 tarihli kredi sözleşmesine dair kat ihtarnamesi içeriğinde de takibe dayanak bonoya herhangi bir atıf bulunmadığı gibi ihtarnamede geçen alacak miktarlarının bono ile uyuşmadığı ve yine alacaklı bankanın, ödenmeyen kredi borcu nedeni ile alacaklı olduğu ve tahsilinde kredi borcundan mahsup edilmek üzere alınan bonoyu takibe koyduğuna dair beyanının senedin, kredi borcunun edası (ifası) amacı ile düzenlendiğine dolayısıyla ödeme aracı olarak verildiğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan Bölge Adliye Mahkemesinin dayanak bononun üst tarafında matbu olarak "Anadolubank" yazılı olmasının bononun kredi sözleşmesi nedeniyle düzenlendiğini gösterdiğine yönelik gerekçesinin de kabulü mümkün değildir....
/2018 günlü ibraname ilehakkı olmayan bir parayı tahsil ile alacağını tamamen aldığına dair verdiği belge ile dosya infaz olduğu halde takibe devam ettiğinden İİK. 71....