Hukuki Nitelendirme, Delillerin Takdiri ve Gerekçe Eldeki dava borçlu olunmayan bir borcun ödenmesi nedeniyle açılan istirdat davasıdır. Davacı vekili davalıya borçlu olmadıkları halde kesinleşen icra takibi nedeniyle yapılan haciz sonucu borcu ödemek zorunda kaldıklarını davalıya bir borçlarının olmadığını bu sebeple ödenen bedelin iadesi gerektiğini öne sürmüştür. Taraflar arasındaki sorun istirdada konu alacak hususunda davacının davalıya esasında bir borcunun bulunup bulunmadığı ve istirdat davası açma şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. İstirdat davası icra tehdidi ile ödenen bir bedelin 1 yıllık süre içinde talep edilebilmesine dayanan bir hukuki kurumdur. Somut olayda davacıdan bu bedelin kesinleşen icra dosyasındaki haciz kararı ile tahsil edildiği, davacının ise davasını tahsilden itibaren 1 yıl içinde açtığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan taraflar arasında bir hukuki ilişki olduğu ve bundan dolayı borcun bulunmadığını ispat külfeti davacıdadır....
Davalı, 6183 sayılı Kanun'a göre davalının vergi borçlarından müteselsil sorumlu olduğunu, davanın iyi niyetli olmadığını, davalının istirdat davası şeklinde dava açamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalı idarenin .. kesinleşmiş kararına uyarak işlem yapmak yerine davacıya tekrar ödeme emri tebliğ edildiği, şirkete yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı, usulsüz tebligata ilişkin olarak davacının istirdat isteğinin yerinde olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Davacı vekilince ara karar gereğince sunulan beyan dilekçesinde ise; müvekkilinin borçlu olmaması sebebiyle haciz baskısı altında ödediği davanın istirdadının istendiğini, davanın İİK 72'ye göre TBK sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ikame edilen menfi tespit ve istirdat davası olduğu, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılan istirdat davalarında iki yıllık zamanaşımı süresinin bulunduğu, buna göre davalının zamanaşımı itirazının reddi gerektiğinin bildirildiği görülmüştür. GEREKÇE: Dava, istirdat davasıdır. Davacı taraf, davalının yaptığı takip üzerine haciz baskısıyla borcu ödemek durumunda kaldıklarını, ancak takip konusu yapılan çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek istirdat talebinde bulunmuştur. Davalı taraf ise davanın hak düşürücü sürede açılmadığını savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü....
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının kötü niyetli olarak dava konusu çeki kötü niyetle iktisap ettiğini, çek istirdat davalarında bir alacak veya tazminatın söz konusu olmadığını, istirdat davasının konusunun bir miktar paranın ödenmesi veya tazminat olamayıp, kıymetli evrak olan çeki haksız olarak elinde bulundurduğu iddia edilen hamilden çekin iadesinden ibaret bulunduğunu, bu nedenle çek istirdat davasının arabuluculuğa tabi olmadığını, mahkemenin işin esasına girmeden usul yönünden ret kararı vermesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE: Dava, çek istirdat istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
İtirazın iptali davaları alacak talebi ile dava açılması yerine öncelikle icra takibi başlatılması ve açılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine alacağın ve icra takibinin devamının hüküm altına alınmasına yönelik, istirdat davaları ise ödeme tehdidi altında haksız yapılan ödemelerin iadesine ilişkin davalardır. Yargıtay 9 . Hukuk Dairesinin 2021/ 2740 Esas - 2021/ 6513 Karar sayılı 18.03.2021 tarihli bozma ilamında; " Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: İcra dosyasında sıfatı bulunmayan davacının müvekkiline karşı istirdat davası açmasının husumeten mümkün olmadığını, açılan davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini, dava dilekçesi içeriğinden davanın istirdat davası mahiyetinde olduğunun açık olduğunu, sebepsiz zenginleşme davası olarak açılsaydı dahi davanın yine müvekkiline karşı açılamayacağının da sabit olduğunu, istihkak davalarının teknik davalar olup İcra Mahkemelerinin görevine ve uzmanlık alanına girdiğini, davacı 3.kişi tarafından açılan istihkak davasının sonucunun iş bu istirdat davasının esasını da etkilemeyeceğinin açık olduğunu, zira istihkak davalarının bir malın mülkiyetine ilişkin davalar olup; istirdat davasının esası açısından belirleyici olmasının mümkün olmadığını, istirdat davasının esası açısından belirleyici olan iddiaların sınırlı olduğunu, netice itibariyle davacı 3.kişinin açması gerekeni davanın istirdat davası olmadığını...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: İcra dosyasında sıfatı bulunmayan davacının müvekkiline karşı istirdat davası açmasının husumeten mümkün olmadığını, açılan davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini, dava dilekçesi içeriğinden davanın istirdat davası mahiyetinde olduğunun açık olduğunu, sebepsiz zenginleşme davası olarak açılsaydı dahi davanın yine müvekkiline karşı açılamayacağının da sabit olduğunu, istihkak davalarının teknik davalar olup İcra Mahkemelerinin görevine ve uzmanlık alanına girdiğini, davacı 3.kişi tarafından açılan istihkak davasının sonucunun iş bu istirdat davasının esasını da etkilemeyeceğinin açık olduğunu, zira istihkak davalarının bir malın mülkiyetine ilişkin davalar olup; istirdat davasının esası açısından belirleyici olmasının mümkün olmadığını, istirdat davasının esası açısından belirleyici olan iddiaların sınırlı olduğunu, netice itibariyle davacı 3.kişinin açması gerekeni davanın istirdat davası olmadığını...
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; halihazırda istinaf aşamasında devam eden menfi tespit davası kesinleşmeden alacak konusu paranın taraflarına ödenmeyecek olup, davacının alacak konusu para hakkında ihtiyati tedbir talep etmesinde hukuki yararın olmadığını, Aksaray 4....
Sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığı iddiası ile ödenen 50.000,00 TL'nin istirdat olmadığı takdirde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talep edilmiştir. Cevap dilekçesinde özetle; istirdat hükümlerine dayalı olarak davacının talepte bulunamayacağı, zira icra dosyasında taraf olmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümleri anlamında da husumetin dosya borçlusuna yöneltilmesi gerektiği savunması ile davanın reddi talep edilmiştir. Gerçekten de Bursa İcra 10. İcra Dairesinin 2021/... Esas sayılı dosyasına bakıldığında davacının söz konusu takip dosyasında borçlu olmadığı ve taraf sıfatının bulunmadığı görülmektedir. Bu bağlamda istirdat davasının sadece takip borçlusu tarafından açılabileceği dikkate alındığında davacının istirdat hükümlerine göre ödediği bedeli almasına hukuken olanak yoktur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2094 Esas ve 2021/690 Karar sayılı ilamında aynen, "Dava, istirdat davasıdır....