Gabin nedeniyle, iptal ve tescil isteğin kabul edilmesi için yukarıda da açıklandığı üzere, akte konu taşınmazın müzayaka halinden yararlanarak çok düşük bedelle temlik konusu yapılması asıldır. Başka bir anlatımla subjektif unsur olarak nitelendirilen müzayaka halinin objektif unsur diye tanımlanan bedel farkı ile birlikte oluşması gereklidir. Ne var ki; çekişmeli taşınmazın temliki sırasında taşınmazın üzerinde bulunan ipoteğin davalıca kaldırıldığı, diğer taraftan bilirkişice saptanan taşınmaz değeri olan beş milyar liraya yakın bir bedelin, davalı Ahmet tarafından davacılara ödendiği dosya içeriği ve her iki tarafın tanıklarının anlatımlarıyla sabittir. Bu durumda olayda gabinin objektif unsurunun varlığından söz edilemez....
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, tapu iptal ve tescil talebinin ve tapudaki ipoteğin kaldırılması talebinin konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 29.357,79 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı ile banka arasında yapılan kredi sözleşmesinden dolayı davacının bankaya borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılardan......
HUKUK DAİRESİ Dava; tapulu taşınmaza ilişkin tapu iptal tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkin olup, davacı tarafça bedel isteminden vazgeçilmiş ve mahkemece tapu iptal tescil isteminin reddine dair verilen karar temyiz istemine konu edilmiştir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 1. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine 03/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa bedel iadesi, birleşen dosya ipoteğin fekki istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyatı tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyatî tedbir "kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile İlgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır" şeklinde tarif edilmiştir....
Mahkemece ipotek bedelinin 23,04 TL olarak güncelleştirilmesi suretiyle bu bedel depo ettirilerek ipoteğin terkinine ilişkin verilen 04.04.2012 tarihli hüküm Dairemizce 19.12.2012 tarih, 2012/13454 - 14535 esas ve karar sayılı karar ile "dava konusu yerin miktarı ve dava tarihindeki değeri belirlenerek davacı adına depo ettirilmelidir" gerekçesiyle bozulmuştur. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 5770,95 TL bedel karşılığında ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir. Hüküm bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ıslah imar planı uygulaması nedeniyle taşınmaz kaydına konulan kanuni ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir....
İdare Mahkemesi’nin 2006/2798- 2008/2101 sayılı ve 28.11.2008 tarihli kararı ile 17.10.2006 tarih ve 777 sayılı Encümen Kararının iptal edildiğini, dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak davacı tarafından idari yargıda dava açılmadığı gibi, eski 14, 1134, 1634, 1159 parsel sayılı taşınmazların iptal davasının konusu olmadığını, hatta iptal edilen Encümen Kararı ile yapılan imar uygulamasına da dahil edilmediğini, iptal kararı gerekçesinde belirtildiği üzere düzenleme ortaklık payı kesildikten sonra kalan kısımların tümünün bedele dönüşmediğini, hisse de verildiğinin belgelerden tespit edileceğini, idarece iptal kararı yerine getirilerek 25.03.2015 tarih ve 498 sayılı Encümen Kararı ile imar uygulaması yapıldığını, söz konusu alacaklara ilişkin olarak davacının dilekçe vererek alacağından feragat ettiğini, bedelin fahiş belirlendiğini, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, ödeme iddiasının dikkate alınmadığını, icra mahkemesi kararı ile ipoteğin fekkine karar verildiğini...
ipoteğin önalım bedeli üzerine aktarılmak suretiyle terkini; esas itibariyle de dayanağı mahkeme kararı olan haklı davalarının kabulünün hukukun ve hakkaniyetin gereği olduğunu, bu durumda önalım hakkı kapsamında açtıkları dava ile T5 tarafından 23/11/2011 tarihinde satın alınan; satın alma tarihinde bulunan durumuyla/kapsamıyla (ipotek ve takyidatlardan ari olarak) müvekkili davacı adına tescil edilmesi gerektiği yukarıda alıntılanan Yargıtay içtihatları ve hakkaniyet gereği olduğunu, öte yandan müvekkilinin gerek söz konusu ipotek ile hiçbir ilgisinin bulunmaması gerek ipoteğin şahsi bir alacağı salt taşınmaz değeri üzerinden teminat alması işlevi dikkate alındığında ipoteğin terkini mülkiyet hakkının korunmasının ve hakkaniyetin gereği olduğunu, ipotek hakkının T5’ın pay iktisap ettiği 23.11.2011 tarihi itibariyle dolduğu, bu tarihten sonra ipoteğin önalım bedeline aktarılması gerektiğinden söz konusu ipoteğin terkinine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine...
haczedilemeyeceğini ve ipotek yolu ile de satışa konu edilemeyeceğini, bu nedenle meskeniyet itirazında bulunduklarını, ipoteğin, işlemiş-işleyecek faizi, icra masrafı, vekalet ücreti ve diğer hiçbir masrafı kapsamadığını, bu nedenle alacaklının işlemiş faiz ve masraf talep etmesinin mümkün olmadığını beyanla davalarının ve şikayetinin kabulü ile takibin iptaline, aksi halde, meskeniyet itirazlarının kabulü ile ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, öncelikle müvekkilinin sadece ipoteğin fekkini talep etmediğini, aynı zamanda tapunun hacizlerden ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talep edildiğini, nitekim müvekkili tüketici olup, genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi, genel kredi sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmediği gibi, bu sözleşmeden kaynaklı borç ya da alacağın varlığı konusunda herhangi bir talepte de bulunmadığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında, davanın temelinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını belirtmiş ise de, bu hususu gözardı ettiğini ve yine ayrıca tapunun takyidatlardan ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talebini dahi görmediğini, talep konusu sanki sadece ipoteğin ve haczin kaldırılması gibi değerlendirildiğini, müvekkilinin genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığını,...
Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13/02/2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil ile ipoteğin kaldırılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26/04/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava; tapu iptal ve tescil, ipoteğin kaldırılması istemlerine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin 221 ada 2 parselde kayıtlı B-Blok 2 No'lu dükkan niteliğindeki taşınmazı davalı ... İhr. İth. İnş. San. ve Tic. A.Ş.'den harici satım sözleşmesi ile satın aldığını, taşınmazın bedelinin ödendiğini, dava konusu dükkanın davacıya teslim edildiğini, satıcı şirketin dava konusu bağımsız bölümü müvekkiline tapuda devretmediğini, 2 No'lu bağımsız bölümün muvazaalı olarak davalılardan ... Yapı İnş. Taş....