CEVAP Davalı banka cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, taşınmaza ipotek konulurken tapu kaydında aile konutu şerhi olmadığını, tapuya güven ilkesi kapsamında davalı bankanın iyiniyetli olduğunu, davalı ... 'nin ipotek konulurken kredi kullanan şirketin ortağı olduğunu, sonra şirketten ayrıldığını, kötüniyetle hareket ettiğini, taşınmaz üzerinde birden fazla haciz olduğunu, ipotek fek edilirse sadece davalı bankanın zarar göreceğini diğer alacaklıların bu durumdan yaralanacağını, davacı kadının davalı eşi ile danışıklı şekilde kötü niyetle hareket edip ipotekten 3 yıl sonra aile konutu şerhi koydurduğunu, eşinin ipotek verdiğinden haberdar olacak durumda olduğunu, kötü niyetli dava açtığını belirterek davanın reddine, tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. III....
Örnek verelim: Eşler arasındaki evlilik birliği malik olmayan eşin ölümü ile son bulmuşsa dava konusu taşınmaz aile konutu özelliğini “ölüm tarihinde” kaybetmiştir. Başka bir anlatımla aile konutuna ilişkin şerh ölüm tarihinde “yolsuz” hale gelmiştir. Sağ kalan malik eş, malik olmayan eşin ölüm kaydını Tapu Sicil Müdürlüğüne ibraz ettiği an aile konutu şerhi terkin edilir. Bu terkin işleminin malik olmayan eşin mirasçılarına tebliğ zorunluluğundan söz edilemez. Zira “resmi bir kayıtla” belgelenmiş olduğu için ölüm sebebiyle gerçekleştirilen terkin işlemine mirasçıların itiraz hakkı bulunmamaktadır....
Cilt, Ankara 2004 , Kısaltma: GENÇCAN-TMK, s. 1098) Eş deyişle bu kararımızdan da anlaşılacağı üzere aile konutu şerhi hukuki varlığını ancak “boşanma kararının kesinleşme tarihine kadar” sürdürebilmektedir. Taraflar arasındaki evlilik birliği boşanma kararı ile “sona erdiğinden” dava konusu taşınmaz aile konutu özelliğini kaybetmiştir. Başka bir anlatımla aile konutuna ilişkin şerh “yolsuz” hale gelmiştir. “Malik olan” eş mahkeme kararına “gerek kalmadan” bu yolsuz şerhi ilgili Tapu Sicil Müdürlüğüne sadece “boşanma kararını” ibraz ederek terkin ettirebilir. Aynı yöntem benzer hallerde de uygulanmalıdır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması - Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı banka tarafından ipoteğin kaldırılması davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı bankanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı, dava dilekçesinde aile konutu üzerinde davalı eş ... tarafından diğer davalı banka lehine 2011 ve 2015 yıllarında iki ayrı ipotek tesis edildiğini ileri sürerek ipoteğin kaldırılmasını talep etmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil - Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava konusu taşınmazın tapuda “Arsa" vasfıyla kayıtlı olduğu, taşınmazda aile konutu olarak kullanılan daire dışında başka dairelerin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece yeniden keşif yapılması, uzman bilirkişilerden “Aile konutu” olarak kullanılan bölümlerin kroki ve harita üzerinde işaretlenmesinin istenmesi ve bu bölümlerle sınırlı olacak şekilde “Aile konutu şerhi” konulması ve bu bölüm yönünden tapu iptal ve tesciline karar verilmesi gerekirken, hükmün infazı sırasında tereddüt oluşturacak şekilde taşınmazın tamamı üzerine aile konutu şerhi konulması ve dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından, diğer davalı ...'...
Öte yandan, davacı vekili, Bankalar Birliğinin 10.01.2002 tarihli 2002/67957 sayılı genelgesiyle, aile konutu üzerine ipotek tesisi halinde borçlunun eşinin işleme onayının alınması gerektiğinin bildirildiğini ileri sürmüş, davalı Banka ise, bu genelgenin tavsiye niteliğinde olduğunu ifade etmiştir. Demek ki, davalı banka, aile konutu üzerine ipotek tesisinde, konut üzerinde hak sahibi olanın eşinin onayının alınması gerektiğini bilmektedir. Öyleyse, davalı bankanın iyiniyet iddiası dinlenmez. İyiniyet söz konusu olmayınca da kazanım korunmaz. Bu bakımdan, yerel mahkemece, aile konutu üzerine davacı eşin açık rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin kaldırılmasına ilişkin kararda yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu sebeplerle davacının karar düzeltme talebi yerindedir, kabulü ile Dairemizin bozma kararının kaldırılması ve yerel mahkeme kararının onanması gerektiği düşünçesiyle değerli çoğunluk görüşüne katılmıyorum....
açmış olduğu iş bu dava ile, söz konusu taşınmazın kendisinin haberi ve rızası olmaksızın ipotek verildiğini ve dolayısıyla ipoteğin fekki gerektiğini ileri sürdüğünü, davacı eş Selime Arılık'ın ise bu imkanını her nedense taşınmaz bankanın ipotek edildikten yıllar sonra kullanarak taşınmaz üzerine "aile konutu şerhi" koydurduğunu, bu herşeyden önce açıkça hakkın kötüye kullanılması olduğunu, ayrıca böyle bir uygulamanın kabulü karşısında, " aile konutu şerhi" iyiniyetli dahi olsa 3.kişilerin taşınmaz üzerindeki ayni hak kazanımlarının geçersizliğini sağlayacak, bu şerhin konulmamış olması halinde ise, iyiniyetli 3.kişilerin ayni hak kazanımlarının geçersizliğinin ileri sürülemeyeceğini, taşınmazın tapu kaydında "aile konutu" şerhi olmadığına göre, eşin rızası alınmadan kurulan ipoteğin geçerli olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, yani muvafakatname alınmamış olsa dahi, ipotekte eş rızası sadece kaydında aile konutu şerhi bulunan taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edilirken aranacak bir...
a satıldığı iddia edilerek tapu iptal ve eski malik eş olan ... adına tescil ve aile konutu şerhi konulması talep edilmiş, mahkemece tapu iptal ve tescil davasının reddine, aile konutu şerhi konulması davasının ise kabulü ile taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiş, tapu iptal ve tescil davasının reddine dair hüküm temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmazın mülkiyeti üçüncü kişi davalı ...'e aittir. Mülkiyeti üçüncü kişiye ait konutun tapu kütüğüne malikin tasarruf yetkisi ve temlik hakkını sınırlayıcı şerh konulmaz. Gerçekleşen bu hale göre aile konutu şerhi davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 2-Mahkemece davacı tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesine dayalı tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmiş, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir....
Hukuk Genel Kurulu'nun 2013/2- 2056 Esas, 2015/1201 Karar ve 15.04.2015 günlü kararında da açıklandığı üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile "aile konutu şerhi konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu nedenle, aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir....
İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı banka vekili ipotek tarihinde taşınmazın kaydında aile konutu şerhi olmadığını, tarafların konutta oturmadıklarını ve aile konutu olmadığı, dosyaya sundukları iki adet muvafakatnameyi de davacının doldurup imzaladığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur. B....