Taraflar arasında 13.04.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 15 yıl süreli intifa hakkı tesisine ilişkin sözleşme düzenlendiği, bu sözleşme kapsamında davalı şirketin maliki bulunduğu taşınmazın tapu kaydına davacı lehine 13.04.2006 tarihinden geçerli olmak üzere 15 yıl süreli intifa hakkının tescil edildiği ve dava tarihi itibariyle intifa hakkının kaldırılmadığı hususlarında taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı eldeki dava ile taraflar arasındaki dikey anlaşmanın Rekabet Kurumunun 12.03.2009 tarihindeki genelgesi doğrultusunda; öngörülen süreden önce sonlandırılması nedeniyle, davacı lehine davalı şirketin taşınmaz kaydında tesis edilen intifa hakkı süresi nazara alınarak, davacı yanca yapılmış olan sabit yatırım bedelinin geçersiz kalan süreye isabet eden tutarının denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak güncellenmiş miktarının tahsilini talep edilmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazda davacı hissesi üzerinde 14,30 m²lik 18836 CBS numaralı direk tipi 400 kVA trafonun bulunduğu kısımda taşınmazın davacıdan önceki maliki ... vekilince TEK lehine tesis edilen bitiş tarihi 08.07.2092 olan 99 yıllık intifa hakkı bulunduğu, intifa hakkına konu trafonun davacıya ait 26.12.1986 tarih ve 14/25 ruhsat numaralı mevcut bina açısından yönetmelikte belirtilen mesafe şartlarını sağladığından herhangi bir tehlike ve risk oluşturmadığı, buna karşılık trafoya yönetmeliklerde izin verilen mesafeden daha yakın olup trafonun tehlike ve risk oluşturduğu havuzun ruhsatlandırılmadan inşa edildiği ancak havuz için 31.07.2019 tarihli yapı kayıt belgesi alındığı, davacı tarafından trafonun deplase edilmesi talebinin 05.08.2020 tarihli komisyon kararı ile uygun görülmediği, davaya konu trafonun kullanımı intifa hakkının kullanılması kapsamında haksız ve kötüniyetli olmadığı gibi davanın...
Birleştirilen davada ise davacı vekili, asıl davadaki intifa hakkı nedeniyle davalı şirket ile yapılan bayilik ve işletme hakkı sözleşmesine diğer davalı...'ın garantör sıfatıyla imza attığını ileri sürerek davalıların, davacının intifa hakkı sahibi olduğu taşınmazı 07.04.2014 tarihinden itibaren haksız işgali sebebiyle 10.000,00TL ecrimisilin davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, elatmanın önlenmesine ilişkin davanın asıl dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Hükmü, davacı-birleştirilen davada davacı vekili temyiz etmiştir....
Davalılar vekili, yeni satın alınan pay üzerinde intifa hakkı tesis edildiğini, muvazaalı kurulduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne 1130 ada 65 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında davalılardan ...'ın 1/6 hisse üzerindeki intifa hakkının, satış sonucunda diğer davalı ...'ın 1/6 hissesinin çıplak mülkiyetine düşecek bedel üzerinde devam etmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 700. maddesi dikkate alınarak davalı ...'ın intifa hakkının satış sonucunda davalı ...'ın 1/6 payına düşecek bedel üzerinde devam etmesine karar verilmesi gerekirken hüküm fıkrasında ...'ın intifa hakkının, satış sonucunda diğer davalı ...'...
Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; intifa hakkı devrinin karşılığında tahsil edilen bedelin kiralama bedeli olduğundan ve bu kiralama bedelinin de gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilmediğinden bahisle Gelir Vergisi Kanunu’nun gayrimenkul sermaye iratlarının tespiti hükümlerine göre hesap edilen matrah farkı üzerinden davacı adına cezalı gelir vergisi tarhiyatı yapılmışsa da, Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde mal ve hakların sadece kiraya verilmesi karşılığında elde edilen bedeller gayrimenkul sermaye iratları olarak tahdidi biçimde sayılmış olup, bu mal ve hakların intifa hakkına konu edilmesi gibi kiraya verilmesi dışında başka bir muameleye tabi tutulması karşılığında elde edilen bedelin gayrimenkul sermaye iradı sayılacağı yolunda yasal bir hüküm mevcut olmadığı gibi intifa hakkının mahiyeti itibarıyla kira hakkına benzediğinden bahisle intifa hakkının devri karşılığında elde edilen bedelin de kiralama bedeli olduğu şeklinde yapılacak bir yorumun,...
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; intifa hakkı devrinin karşılığında tahsil edilen bedelin kiralama bedeli olduğundan ve bu kiralama bedelinin de gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilmediğinden bahisle Gelir Vergisi Kanunu’nun gayrimenkul sermaye iratlarının tespiti hükümlerine göre hesap edilen matrah farkı üzerinden davacı adına cezalı gelir vergisi tarhiyatı yapılmışsa da, Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde mal ve hakların sadece kiraya verilmesi karşılığında elde edilen bedeller gayrimenkul sermaye iratları olarak tahdidi biçimde sayılmış olup, bu mal ve hakların intifa hakkına konu edilmesi gibi kiraya verilmesi dışında başka bir muameleye tabi tutulması karşılığında elde edilen bedelin gayrimenkul sermaye iradı sayılacağı yolunda yasal bir hüküm mevcut olmadığı gibi intifa hakkının mahiyeti itibarıyla kira hakkına benzediğinden bahisle intifa hakkının devri karşılığında elde edilen bedelin de kiralama bedeli...
Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; intifa hakkı devrinin karşılığında tahsil edilen bedelin kiralama bedeli olduğundan ve bu kiralama bedelinin de gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilmediğinden bahisle Gelir Vergisi Kanunu’nun gayrimenkul sermaye iratlarının tespiti hükümlerine göre hesap edilen matrah farkı üzerinden davacı adına cezalı gelir vergisi tarhiyatı yapılmışsa da, Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde mal ve hakların sadece kiraya verilmesi karşılığında elde edilen bedeller gayrimenkul sermaye iratları olarak tahdidi biçimde sayılmış olup, bu mal ve hakların intifa hakkına konu edilmesi gibi kiraya verilmesi dışında başka bir muameleye tabi tutulması karşılığında elde edilen bedelin gayrimenkul sermaye iradı sayılacağı yolunda yasal bir hüküm mevcut olmadığı gibi intifa hakkının mahiyeti itibarıyla kira hakkına benzediğinden bahisle intifa hakkının devri karşılığında elde edilen bedelin de kiralama bedeli olduğu şeklinde yapılacak bir yorumun,...
TMK 240. maddesi uyarınca sağ kalan eş; eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup, birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise, bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkının tanınmasını isteyebilir. Davacı eş yararına aile konutu üzerinde intifa hakkının tanınabilmesi için maddede yazılı diğer koşulların yanında sağ kalan eşin katılma alacağının bulunması ve aile konutunun 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra edinilmiş olması gerekmektedir. Zira intifa hakkı ancak katılma alacağı hakkına mahsuben talep edilebilir. Ne var ki; uyuşmazlık konusu taşınmaz 06.05.1980 tarihinde eşler arasında 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu tarihte edinilmiştir. Davacı eşin, bu dönem bakımından katılma alacağından söz etmek mümkün değildir....
Şti.nin bu sözleşme kapsamında olmadığı açıktır. Temyiz incelemesi sırasında dosyaya sunulan sözleşme eki listenin tarafların imzası olan liste olmadığı anlaşılmış olmakla karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiş ve yerel mahkeme kararı yeniden incelenmiştir. Bilindiği gibi intifa hakkı; başkasına ait bir eşya, hak veya mal varlığı üzerinde belirli bir kişiye tam olarak yararlanma olanağını sağlayan bir irtifak türüdür. Kuşkusuz, intifa hakkı sahibinin eşya üzerinde oluşan saldırının kaldırılmasını istemesi olanaklıdır. Bu isteği ise intifa hakkı sahibinin hakkı üzerinde muaraza çıkartan yana dava açılarak yöneltmesi gerekir. Başka bir deyişle, davadaki hasım intifa hakkı sahibinin o eşyadan tam yararlanma hakkını engelleyen kişidir. Somut olaya gelince; davacı şirket ile ... ... Ltd. Şti. arasında bayilik sözleşmesi bulunmaktadır. İntifa hakkı sahibi davacı şirket bu hakkının kendisine sağladığı kullanımı bayilik sözleşmesi ile ... ... Ltd. Şti.ne devretmiştir....
Sayılı dava dosyası ile dava açıldığını, dava konusu taşınmaz üzerindeki intifa hakkının terkinine karar verilerek söz konusu kararın istinaf ve yargıtay denetiminden geçerek 01/07/2019 tarihinde kesinleştiğini, Türk Medeni Kanununun 794. maddesinin 2. fıkrasında intifa hakkının; “aksine düzenleme olmadıkça bu hak sahibine konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağlar” şeklinde ifade edildiğini, kuşkusuz intifa hakkı ayakta bulunduğu sürece üzerine yüklendiği mülkiyet hakkını içi boşalmış bir duruma soktuğunu, bu hak kurulurken hakka konu mal üzerindeki hak sahibinin yetkisinin tam olduğunu, intifaya konu mal üzerinde intifa hakkı sahibinin kullanma ve faydalanma yetkilerinin de daraltılamayacağını, intifa hakkının herkese karşı ileri sürülebileceğini, intifa hakkı kurulurken mülkiyet hakkı sahibinin kullanma ve yararlanma bakımından var olan yetkileri ne ise intifa hakkı sahibinin de o yetkileri kazandığını, yasanın 796. maddesine göre; intifa hakkının, konusunun tamamen yok olması...