İlk derece mahkemesi tarafından; "..takibe konu senet üzerindeki imzaya itirazı üzerine davacının tatbike medar imzaları celp edilmiş, davaya konu senet aslı imza incelemesi için Jandarma Genel Komutanlığı'na gönderilmiş, imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporu tanzim edilmiştir. Söz konusu raporda senet üzerindeki imzalar ile davacının tatbike medar imza ve yazı örnekleri karşılaştırıldığında senet üzerinde davacıya atfen atılı imzaların davacı T1 eli ürünü olmadığının bildirilmiş, bilirkişi raporunun gerekçeli ve kesin kanaat bildirir nitelikte, gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli, yargı denetimine açık olduğu değerlendirilerek.." şeklinde açıklanan gerekçe ile davacının imzaya itirazının kabulüne, takibin davacı yönünden durdurulmasına, davacının koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....
Bilirkişi raporu yeterli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmış ve imzaya itiraz davasının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, İİK'nun 170/4. maddesinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10 oranında para cezasından sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, takip dayanağı olan bonoda alacaklı lehtar olup, borçlunun ise keşideci olduğu görülmektedir. Bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşideci doğrudan ilişki içinde olduğundan, lehtar, keşideci imzasının adı muteriz borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının imzaya itirazı ile ilgili isticvap davetiyesi ile mahkemeye çağrılması gerektiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında araç kiralama sözleşmesi imzalanarak ticari ilişki kurulduğunu, aynı tarihte senet tanzim edildiğini, itirazın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu söyleyerek davanın reddine ve davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....
İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, İİK'nun 170/4. maddesinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10 oranında para cezasından sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, takip dayanağı olan çekteki alacaklı lehtar olup, borçlunun ise keşideci olduğu görülmektedir. Bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşideci doğrudan ilişki içinde olduğundan, lehtar, keşideci imzasının adı muteriz borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Çekteki imzanın, borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan çeki alan alacaklı, borçluya karşı başlattığı takipte, en azından ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerekmekle imzaya itirazın kabulü ile, İİK.'nun 170. maddesi uyarınca Gaziosmanpaşa 6....
belirtmediğini, incelemeye konu imzanın diğer incelenen imzalarla uyuşmadığını belirtmişse de, incelenen diğer imzaların birbiriyle uyuştuğu yönünde bir ibare yer almadığını ileri sürerek imzaya itirazın reddine ve imzaya itiraz haksız ve kötü niyetli olduğundan borçluların %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir....
Davacı borçlu vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde özetle; icra takibine konu senet üzerindeki imzanın ispat yükümlülüğünün davalı tarafa ait olduğunu ancak kendisine tanınan sürede gerekli bilirkişi ücretini yatırmayarak yapmış oldukları imzaya itirazı kabul ettiklerini, dolayısıyla senet üzerindeki imzanın borçluya ait olduğunu ispat edemediklerini, mahkemece tazminata ve para cezasına hükmedilmesinde kanuna aykırı bir yön bulunmadığını belirterek davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Uyuşmazlık kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte icra dairesinin yetkisine ve imzaya itiraza ilişkindir....
Birleşen dosyada davanın reddine karar verilmiş olması nedeni ile birleşen dosya yönünden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı ancak asıl dosyada yetki itirazı ile birlikte imzaya itirazda bulunulduğu, imzaya itirazın kabulüne karar verildiği ancak yetki itirazının reddi nedeni ile davalı yararına ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesi ve tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin tamanının davalıdan tahsil edilmemesi yerinde değildir. Bu nedenle davacının istinaf talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki “imzaya ve borca itiraz” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda; İstanbul 9. (İcra) Hukuk Mahkemesince imzaya yönelik itiraz bakımından; İİK'nın 68/a-5 maddesi gereğince itirazın geçici olarak kaldırılmasına, davalı yanın tazminat isteğinin reddine, borca ve ferilerine yönelik itiraz bakımından ise açılan davanın reddine, itiraza uğrayan alacağın %20'si oranındaki tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, para cezası isteğinin reddine dair verilen 14.08.2014 tarihli ve 2014/142 E., 2014/849 K. sayılı kararın borçlu tarafından imzaya itiraz yönünden temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 12....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/02/2021 NUMARASI : 2020/487 2021/133 DAVA KONUSU : İmzaya İtiraz KARAR : Yukarıdaki mahal esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya mündericatında tüm bilgi ve belgeler okunup tetkik edildikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonunda duruşma açılmasına gerek görülmeksizin gereği görüşülüp düşünüldü....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince "Tüm dosya kapsamına göre, takibe konu bonoda davacıya atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığı bilirkişi raporunda belirlenmiş olup, davacının itirazının İİK 170. maddesi gereğince kabulüne, davacı borçlunun takibe konu bonoda kefil, davalı alacaklının ciranta olduğu, davalı alacaklının davacının imzasının adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığı bonoyu alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte ağır kusurlu olmadığı kabulü gerektiğinden, tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulmamasına, borca itirazın incelenmesinde; imzaya itirazın kabul edilmesiyle birlikte takip durduğundan, borca itirazın konusuz kaldığı anlaşılmakla; borca itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 6. İcra Müdürlüğü'nün 2019/34105E....