Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borçlunun kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğinin açıkça ortada olduğunu, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak yapmış oldukları imzaya, borca, faize ve ödeme emrine ilişkin itirazları ile takibin iptaline ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...,davacı gerçek kişi cirantaya ait uygulamaya elverişli imza örnekleri, istiktap tutanağı ve bilirkişi raporu içeriği ve tüm dosya kapsamına göre; takibe konu senetteki imzanın davacı Muhammet Muhit KAHYAOĞLU'na ait olduğu anlaşılmakla imza itirazı yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir....

ispata elverişli olmadığı ve alacaklının da kabulü bulunmadığından davacının senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu kanıtlayamamış olup, mahkemece borca kısmi itirazın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığını, ancak davacının imzaya itirazı olmadığı halde imza yönünden inceleme yapılarak bir başka ifade ile talep dışına çıkılarak imzaya itirazın reddi ile birlikte imzaya itiraz için öngörülen İİK'nın 170. maddesine dayalı olarak tazminat ve özellikle para cezasına hükmedilmesinin yerinde olmadığından bu hususun re'sen incelendiğini, davacının borca kısmen itiraz ettiği, borca kısmi itirazın reddine karar verildiği, takibin de tensiple birlikte geçici olarak durdurulduğu ve alacaklının da cevap dilekçesinde tazminat talep ettiği gözetildiğinde, borçlu aleyhine sadece İİK'nın 169/a-6. maddesi uyarınca itiraz edilen asıl alacak kısmı olan 313.000,00 TL üzerinden tazminata hükmedilmesi gerekli ve yeterli iken, borçlunun dava dilekçesinde borcun 60.000,00 TL'lik kısmını kabul...

    Somut olayda, dosya içinde bulunan 25.05.2006 tarihli imza sirkülerine göre, kooperatif yetkililerinden herhangi ikisinin, müşterek olarak atacakları imzaları ile kooperatifi temsil ve ilzama yetkili oldukları görülmüş olup, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 29.12.2015 tarihli raporda ise inceleme konusu çekteki imzanın tek seferde atılmış bir imza olduğu rapor bildirilmiştir. Borçlunun başvurusu bu haliyle İİK'nun 168/5 ve aynı Kanunun 169. maddelerine göre borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında "itirazın kabulü kararı ile takip durur" hükmüne yer verilmiştir....

      Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir. İlk derece mahkemesince bu esaslara uygun şekilde imza asıllarını içeren belgeler getirtilmiş, davacının imza örnekleri huzurda alınmış ve bilirkişi incelemesi sonucunda alınan bilirkişi raporu gerekçeli, kapsamlı .kesin kanaat içerir ve hükme esas alınmaya elverişli olup, Adli Tıp Kurumu imza incelemesinde son merci olmadığından imzaya itirazın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      Herhangi bir belgedeki imza ve yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının, tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması şarttır....

      Sadece borca itiraz eden ve böylece adi senetteki imzayı ikrar etmiş sayılan borçlu, artık icra mahkemesinde imzayı inkar edemez ve icra mahkemesi böyle bir imza inkarı üzerine imza incelemesi yapamaz. Alacaklının takibine dayanak yaptığı bono altındaki imza, borçlu tarafından icra dairesinde açıkça inkar edilmediğinden, anılan senet İİK'nın 68. maddesi kapsamında borç ikrarını içeren belge niteliğinde olup, borçlu da aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca itirazını varit gösterecek hiçbir belge ibraz edememiştir. Somut olayda, borçlunun imzası bulunan takibe dayanak senendin 28.08.2019 tanzim ve 30.09.2019 vade tarihli, 75.000,00 TL miktarlı olduğu, borçlunun borca ve ferilerine itiraz ettiği, imza itirazının bulunmadığı, bu haliyle senedin İİK.'nun 62/5. maddesi uyarınca borçlu tarafından imzası ikrar edilen senede dönüştüğü, imzası ikrar edilen senede dayanılarak İİK.'...

      Hal böyle olunca; borca itiraz dilekçesinde ileri sürülmeyen ve senet metninden anlaşılabilen hususlardan olmayan, borçlu şirketin çift imzayla temsili nedeniyle tek imza bulunan takip dayanağı belgenin İİK’nun 68. maddesindeki belgelerden olmadığına yönelik iddianın, itirazın kaldırılması aşamasında ileri sürülmesinin, İİK’nun 63. maddesinde düzenlenen itiraz sebeplerinin genişletilmesi yasağı gereğince değerlendirilemeyeceği ve alacağın, İİK'nun 68/1. maddesinde yer alan ve mücerret borç ikrarını içeren bir belgeye dayandığı nazara alınarak, borçlunun işlemiş faiz tutarı ile faiz oranına itirazları incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde istemin reddi yönünde hüküm tesisi yerinde değildir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, ... Bölge Adliye Mahkemesi .... Hukuk Dairesi'nin 23.9.2021 tarih ve 2021/978 E....

        Esas yönünden yapılan inceleme; Borçlu şirket vekili dava dilekçesinde, takibin dayanağı olan çeklerdeki imzanın tasfiye memuru Sait Doğan'a ait olmadığı gibi keşide tarihindeki yetkililere de ait olmadığını ileri sürerek borca itiraz ettiği, mahkemece imzaya ve borca itirazın reddine hükmedildiği görülmektedir. Borçlu şirketin icra mahkemesi'ne başvurusu, İİK'nun 169. maddesi uyarınca borca itiraz niteliğinde olup (Yargıtay 12. HD'nin 2020/4004- 10924 esas ve karar sayılı emsal kararı), İİK.nun 169/a-6 maddesine göre, borca itirazının reddine karar verilmesi halinde borçlunun ayrıca tazminata mahkum edilebilmesi için takibin geçici durdurulmasına karar verilmiş olması gerekir....

        İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davanın kanuni süresinde açıldığını, itiraz konusu takip dosyasına ilişkin ödeme emrinin müvekkiline 11/01/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, İİK'nın 168/b. maddesi uyarınca kambiyo senetlerine mahsus takip yolunda borca ve imzaya itiraz süresinin 5 (beş) gün ve 5. gün 16/01/2021 tarihi olduğunu, sürenin sonuncu günü “resmi tatil günü”ne rastlarsa, sürenin “tatili izleyen günde” ve o günün tatil saatinde biteceğini, 16/01/2021 tarihinin hafta sonu resmi tatil gününe (cumartesi) denk gelmiş olması sebebiyle istinaf süresini izleyen ilk mesai günü olan 18/01/2021 tarihinde sona ereceğini, itirazın da 18/01/2021 tarihinde, yani kanuni süresi içinde yapıldığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 169. maddesi uyarınca yetki ve borca itiraz ile İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraza ilişkindir....

        Sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine giriştiğini, davacı Borçlu müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemek ve dosyayı sürüncemede bırakmak kaidesiyle imzaya itiraz davasını "imzaya, borca ve tüm ferilerine ayrıca ve açıkça itiraz etmekteyim" diyerek ikame ettiğini, yapılmış haksız itirazı kabul etmediklerini, imzanın borçluya ait olduğunu, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, davacının borca itiraz dilekçesinden de anlaşıldığı üzere, resmi ya da imzası ikrar edilmiş bir belge söz konusu olmadığını, yapılan borca itiraz tamamen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafın borca itiraz ederek icra takip işlemlerini suiniyetle engelleme çabasında olduğunu, açıklanan tüm nedenlerle haksız ve suiniyetli yapılmış olan itirazların reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        UYAP Entegrasyonu