Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, 3194 sayılı kanunun 18. maddesinde 20.02.2020 tarihinde yapılan yasa değişikliği uyarınca davanın reddine, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına, davalı ... lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, diğer davalı vekilleri lehine de maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir. Somut olayda; dava konusu taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu halde davalı ... Belediyesi tarafından ihdas edilerek davalı ... ve davalı ... Belediyesi tarafından imar uygulamalarına tabi tutulmuş ve kadastral parselin üzerinde imar parseli oluşturulmuştur. Ancak davalı Belediyeler tarafından yapılan imar uygulamaları İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Böylece, davacının maliki olduğu kadastral parsel üzerinde imar uygulaması ile oluşan imar parsellerinin dayanağı idari işlemin iptal edilmesi nedeniyle sicil dayanaksız kalmış ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca imar parselleri yolsuz tescil durumuna düşmüşlerdir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil ... ve ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Aydıncık Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.04.2010 gün ve 64/39 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılardan ... tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, 101 ada 1088 parselin ortak miras bırakandan kaldığını, taksim edilmediğini ve taşınmazlar üzerinde miras payı bulunduğunu açıklayarak tapu kaydının iptaliyle Abdurrahman mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davacılardan ... vekili, aynı parsel kapsamında kalan bir bölüm taşınmazın miras ve taksim yoluyla babasından kaldığını ve uzun yıllar zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek taşınmazın ifrazen tapu kaydının iptaliyle bağımsız parsel olarak vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir....

      İdare Mahkemesi 2006/2791 Esas 2007/1863 Karar ve 2006/2792 Esas 2007/1862 Karar sayılı kararları ile Mustafapaşa Belediyesinin 1989 tarihli imar uygulamasının iptal edildiğini, 1970 yılında kadastronun geçip 1989 yılında Mustafapaşa Belediyesi tarafından imar uygulaması yapıldığını, 1983 yılında Turizm Teşvik Yasası uyarınca aynı arsaların parselasyon düzenlenmesi yapıldığını, taşınmazların Hazine adına tescil edildiğini ancak tapu kütüğünde farklı bir sicil açılarak tescil olunduğunu, kadastro paftalarının sicile işlenmediğini, hazine adına yapılan tescilden haberin olmayan Mustafapaşa Belediyesinin 1989 tarihli imar uygulaması ile 1983 yılında hazine adına tescil edilen yerleri kendi adına tescil ettirdiğini, Mal Müdürlüğünün aynı arazilerin tapu kaydının iptali için müvekkili aleyhine açtığı tapu iptal davalarında yeni imar uygulaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, 2011 yılında Mustafapaşa Belediyesi tarafından yeni imar uygulaması yapıldığını, müvekkilinin...

        İncelenen dosya kapsamına kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşmiş orman kadastro haritası ve 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasına ilişkin tutunak ve haritalar ile mahkeme kararlarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi ve ... elemanı bilirkişi raporlarıyla, çekişeli parselin imar uygulamasında ifrazen geldiği 76 sayılı kadastro parselinin, arazi kadastrosunda tapu kayıtlarına dayanılarak ... İnce adına tesbit edildiği, kadastro tesbitlerinin itirazsız kesinleşerek bu kişi adına tescil edildiği, intikal ve satışlar sonucu 1/4 pay ile ... İnce, ... İnce, ... ve ... İnce adlarına tescilli iken 2981 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan imar uygulaması ve parselasyonda çekişmeli imar parselinin Hazine ile davalı ... adlarına payları oranında kayıt edildiği, Hazine tarafından ......

          Hal böyle olunca, davaya konu imar parselinin oluşumuna esas imar evrak ve eklerinin onaylı ve okunaklı suretleri ile Hamur Kuralı uygulanmış ise imar öncesi tüm kadastro parsellerinin kadastro tutanaklarının ve revizyon gören tapu ya da vergi kayıtlarının onaylı okunaklı suret veya fotokopilerinin Tapu ya da Kadastro Müdürlüğü ile Belediye'den ayrı ayrı getirtilerek dosyaya eklenmesi ve ondan sonra gönderilmesi için yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Bundan başka; tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Zira, kesinleşen kadastro işlemi sonrasında, bu işlem esas alınarak tapu sicili oluşturulmaktadır. Bu itibarla, tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında her ne kadar mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan inceleme hüküm kurmak için yetersiz, dayanak bilirkişi raporu ise hüküm kurmaya elverişli, denetime açık tespitler içermemektedir. Şöyle ki: Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....

              Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır....

                (e) bendi hükmünü iptal eden Anayasa Mahkemesinin 27.09.1995 gün ve 1995/13-51 Sayılı kararı ve H.G.K.'...

                  Hayyar ve diğer paydaşları adına tesbiti kesinleşerek tapuya kayıt edilmiş, 27.02.1991 tarihinde 2981 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan imar uygulaması ve parselasyonla bir çok imar parseli ile birlikte 7348 ada 1 parsel sayısı ile ... ... mirasçıları ... ve arkadaşları adına tapuya tescil edilmiş, taksim, intikal ve satış sonucu 18.12.1994 tarihine ... ... adına kayıt edilmiş, satış ile davalılara geçmiş, yeniden yapılan parselasyonda çekişmeli 27534 ada 1 sayılı parsele gitmiştir. Fiili olarak da 83 sayılı kadastro parseli tesbit krokisi içinde yer almaktadır....

                    Dava konusu taşınmazın 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro çalışmalarında Devlet ormanı olarak tahdit edilen sahada kalmasına rağmen, 1962 yılında yapılan genel arazi kadastro çalışmalarında 103 ve 104 parseller olarak, senetsizden ilk maliki adına tespit ve tescil gördüğü, 1998 yılında yapılan imar uygulaması sonucu .... parsel numarasını aldığı ve davacının söz konusu taşınmazı 2001 yılında satış sureti ile iktisap ettiği, dava konusu taşınmazın 1978 ve 1989 yıllarında, 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca yapılan uygulamada Hazine lehine orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde kaldığı, kesinleşen mahkeme kararı ile de davacı adına olan tapu kaydının iptali ile 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına tesciline karar verildiği, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi üzerine davacının, TMK.nun 1007. maddesine dayalı olarak tazminat istemli iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu