Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

çalışmalarından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay 16....

    Davacı, 1435 (2120) parsel sayılı taşınmazın 2265,99 m2'lik kısmının, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu halde ..... Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilerek, adı geçen belediyece yapılan imar uygulaması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini, bu ihdas parselinin anılan miktarı üzerine de 5675 ada 5 sayılı imar parselinin oluşturulduğunu; ancak, belirtilen şuyulandırma işleminin ve öncesinde aynı bölgede.... Belediyesince yapılmış olan 37 no'lu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek tapu iptali ve hazine adına tescil ile tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanmasını istemiştir. Davalı belediyeler, davanın reddini savunmuşlardır....

      Sözkonusu yasa maddesinin, 6831 sayılı Orman Kanunu uyarınca yapılan kadastro faaliyetini kapsamadığını kabul etmek yukarıda açıkladığım, tapu kaydına güven ve devlete güven ilkeleri ile bağdaşmayacağı gibi; aynı maddenin devam eden fıkralarında, ikinci kadastro yasağının istisnaları sayılmış olup orman kadastrosu, bu istisnalar arasında yer almamaktadır. Sözkonusu istisnalar, 2859 sayılı Yasa uyarınca yapılan yenileme kadastrosu ile 3402 sayılı Yasanın 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu gibi doğrudan arazi kadastrosu ile ilgili çalışmalardan ibaret bulunmayıp, imar mevzuatı kapsamında 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılacak çalışmalar da istisnalar arasında sayılmıştır....

        Davacı Hazine temsilcisi, 3194 ada 11. maddesi uyarınca terkin edilen taşınmazın 119 ada 40 parsel içerisinde kalan bölümünün davalı tarafından terkin amacına aykırı olarak kullanıldığını ileri sürerek; tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “hak düşürücü sürenin geçtiği” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3194 sayılı Yasa'nın 11. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece; “davacı Hazinenin tapu iptal ve tescil talebinin kadastro öncesi sebebe dayandığı ve dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu bir taşınmaz olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesine 25.02.2009 tarihinde 5841 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile eklenen ek cümle gereğince, davanın kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 Yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu, dava konusu ......

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. Davacılar vekili, vekil edenlerinin müteveffa ...'in mirasçıları olduğunu, ... parselde kayıtlı bulunan bahçe vasıflı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ...ve ... adına tapuya kayıt edildiğini, vekil edenleri murisi ...'in de hissedarı bulunduğu dava konusu taşınmazın tamamının gerek kadastro tespiti çalışmalarından önce, gerekse kadastro tespiti sonrasından bugüne kadar muris ... ile vekil edenleri tarafından ekilip biçildiğini, TMK'nun 713/2. maddesine göre olağanüstü zamanaşımı suretiyle taşınmazın iktisap şartlarının gerçekleşmiş olduğunu, bu nedenlerle dava konusu taşınmaz üzerinde...ve...'...

            ve kesinleştirilerek kadastro müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş, ihtilaf olmayan parsellerin kesinleşerek tapuya tescil edildiği gözetilerek, ihtilaflı olan ve 168 ada 1 parselin ifrazı ile oluşan diğer parseller hakkında tescil hükmü kurulmuştur....

              Bundan başka, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Zira, kesinleşen kadastro işlemi sonrasında, bu işlem esas alınarak tapu sicili oluşturulmaktadır. Bu itibarla, tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında her ne kadar mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan inceleme hüküm kurmak için yetersiz, dayanak bilirkişi raporu ise hüküm kurmaya elverişli, denetime açık tespitler içermemektedir. Şöyle ki: Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....

                Dosya kapsamından 1956 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 1193 parsel sayılı 1.560 m2 yüzölçümündeki çekişmeli taşınmazın tarla niteliği ile dava dışı kişi adına tespit ve tescil edildiği, davacının 14.11.1989 tarihinde taşınmazı satın aldığı, satın aldıktan sonra tapu kaydına 09.07.1992 tarihinde orman şerhi konulduğu ve davacı tarafından açılan Orman Yönetiminin de müdahil olduğu orman tahdidine itiraz ile tapu iptali ve tescil davası sonucu ......... 2....

                  Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı şuyulandırma işlemlerinin idari yargı yerinde iptal edildiği bilinmekte olup, bozma ilamına uyulduktan sonra 20.01.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunun bozma gereklerini tam olarak karşılamadığı görülmektedir. Hükme esas alınan 16.09.2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda; dava konusu yerin 37 no'lu imar uygulaması sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşlık ve dağlıkta kalan ve imar planında yol ve parkta kalması nedeniyle ihdas edilmeyen alanda kaldığı, yapılan ikinci imar uygulamasında ise imar planında konut alanı olması nedeniyle imar planı gereğince 1328 sayılı ihdas parselinin ......

                    Belediyesinin 28.02.2007 gün ve 420 ile 421 sayılı Encümen kararları uyarınca yeniden imar düzenlemesi yapılmış ise de, bu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek; tapu iptal ve tescil ile tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanması, olmadığı takdirde tazminat istekleriyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davalı ... Belediyesi Başkanlığı aleyhine açtığı dava yönünden yargılama devam ederken dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin idari tasarrufla yeni kurulan ... Belediyesine dahil olduğu, ... Belediyesinin sınırlarından çıkartıldığı anlaşılmakla, taraf sıfatı kalmayan davalı ... yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına; davacının diğer tüm davalılar ve dahili davalı ......

                      UYAP Entegrasyonu