Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 0,90 TL'nin temyiz edenden alınmasına, 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Sayılı kararıyla itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verildiği, 14.11.2013 tarihinde gerçekleştirilen tahliye işleminde ilama konu taşınmaz dışında Maltepe Belediyesi'ne ait ve ilam kapsamında olmayan kısma da girilerek eşyaların boşaltıldığı belirtilerek borçlularca bu kısma ilişkin tahliye işleminin iptali ve taşınmazın iadesi talebiyle icra mahkemesine başvurulduğu, Mahkemece yargılamayı gerektirdiğinden bahisle istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Şikayeti inceleyecek icra mahkemesinin yetkisi dar ve sınırlı ise de, gerektiğinde mahallinde keşif yapmak suretiyle icra dairesince yapılan infazın ilama uygun yapılıp yapılmadığını denetleyebilir....

      İİK'nun 18/son maddesinde, icra mahkemesinin aksine hüküm bulunmayan hallerde, duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir edeceği, duruşma yapılması uygun görüldüğü takdirde ilgilileri en yakın zamanda duruşmaya çağıracağı ve gelmeseler bile gereken kararı vereceği belirtilmiştir. Somut olayda, borçlu vekilinin İcra Mahkemesi'ne başvuru nedenleri ilama aykırılık şikayeti niteliğindedir. Bu durumda Mahkemece, taraflar gelmese bile işin esası incelenerek gereken kararın verilmesi yerine yukarıda açıklanan yasal düzenlemeye rağmen HMK'nun 150. maddesi uygulanarak "dosyanın işlemden kaldırılması", daha sonra da "davanın açılmamış sayılması" yönünde hüküm kurulması isabetsizdir....

        HMK'nun 297/2. maddesi, " hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir" hükmünü içermektedir. Somut olayda, borçlu vekilinin İcra Mahkemesi’ne başvuru nedenleri arasında takipte borçlu olarak gösterilmesinin hatalı olduğu yönünde de şikayeti bulunmaktadır. İcra Mahkemesi'nce bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemece, anılan şikayet değerlendirilerek oluşacak kanaate göre bir karar verilmesi gerekirken bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru olmamıştır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R ... .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 09.07.2014 tarih ve 2013/292 Esas 2014/180 Karar sayılı ilamına dayalı olarak ..... .... A.Ş.'yi temsilen ... aleyhine takip başlatılmıştır....

            İlk derece mahkemesince Mali Müşavir Hesap Uzmanı bilirkişiden rapor aldırılmış, 09/08/2021 havale tarihli raporda yapılan ödemeler asıl borçtan ve TBK'nun 100. maddesi uyarınca faizden düşülmek suretiyle seçenekli hesaplama yapılmıştır. Bilirkişi raporuna itiraz edilmesi üzerine sırasıyla 20/09/2021 havale tarihli 1. ek rapor, 21/02/2022 havale tarihli 2. ek rapor ve 30/03/2022 havale tarihli 3. ek rapor aldırılmıştır. Mevcut ek raporlarda takip dosyasında bakiye borçta esas alınması gereken icra vekalet ücreti ve takip masrafları da tespit edilen borca eklenmiş, yapılan kısmı ödemeler öncelikle ferilerden düşülmüş, 3. ek raporda da işlemiş faiz ve feriler bozmadan önceki ilk ilama göre değil, bozma sonrasındaki ilama ve icra emrine göre hesaplanmış, borç muhtırası tarihi olan 23/02/2021 tarihi itibariyle 456,66 TL borç bakiyesi ve 9,57 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 466,23 TL alacak tespit edilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Dava; ilamlı takipte ilama aykırılık şikayeti olup, dayanak ilamda küçük ... lehine karar tarihi olan 20.01.2014 tarihinden itibaren aylık 200 TL tedbir, bilahare kararın kesinleşmesinden itibaren ise iştirak nafakası olarak devamına karar verilmesine rağmen, alacaklı tarafından Aile Mahkemesi dava tarihi olan 30.05.2012 tarihinden itibaren aylık 200 TL alacak yönünden takip başlatılmış, mahkemece; takip talebinin ilama aykırı olduğu gerekçesiyle takibin tümden iptaline karar verilmiş ise de; küçük ... yönünden karar tarihi olan 20.01.2014 tarihinden ...'...

              İİK'nun 18/son maddesinde, icra mahkemesinin aksine hüküm bulunmayan hallerde, duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir edeceği, duruşma yapılması uygun görüldüğü takdirde ilgilileri en yakın zamanda duruşmaya çağıracağı ve gelmeseler bile gereken kararı vereceği belirtilmiştir. Somut olayda, borçlu vekilinin İcra Mahkemesi'ne başvuru nedenleri ilama aykırılık şikayeti niteliğindedir. Bu durumda Mahkemece, taraflar gelmese bile işin esası incelenerek gereken kararın verilmesi yerine yukarıda açıklanan yasal düzenlemeye rağmen HMK'nun 150. maddesi uygulanarak "dosyanın işlemden kaldırılması", daha sonra da "davanın açılmamış sayılması" yönünde hüküm kurulması isabetsizdir....

                kaldırılmasına ve (talep aşılmak suretiyle) infazın 25/06/2019 tarihli kapak hesabına göre yapılmasına karar verilmesi isabetsiz olmuştur....

                ile müvekkilin aciz halinde olmadığının, malvarlığının borçlarından fazla bulunduğunun ve ödemelerini tatil etmediğinin tespiti yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına, her hâlükârda usule, yasaya ve açıkça hukuka aykırı şekilde açılan ve şartları oluşmamış olan haksız ve mesnetsiz davanın reddine, müvekkili şirket dava açılmasına sebebiyet vermediği ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu