Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava İİK'nun 269/b maddesi uyarınca açılmış itirazın kaldırılması istemine yöneliktir. İİKnun 269/2 maddesinde ''borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi kabul etmiş sayılır '', İİKnun 269/b maddesinde de “Borçlu itirazında kira akdini ve varsa mukavelenamede kendisine izafe olunan imzayı reddettiği takdirde alacaklı; noterlikçe re’sen tanzim veya imzası tastik edilmiş bir mukavelenameye istinat ediyorsa merciden itirazın kaldırılmasını ve ihtar müddeti içinde paranın ödenmemesi sebebiyle kiralananın tahliyesini istiyebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Davalı borçlunun 22/06/2020 tarihli itiraz dilekçesinde İİKnun 269/2. maddesi uyarınca açıkça imzaya itiraz niteliğinde olup uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirir. Bu nedenle dar yetkili icra mahkemesi uyuşmazlık hakkında karar veremez....

Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu vekilinin, satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmediği ve diğer nedenlerle 08.11.2018 tarihinde yapılan ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince; satış ilanının borçlular vekiline usulüne uygun tebliğ edildiği belirtilerek şikayetin reddi ile % 10 para cezasına hükmedildiği, borçlu vekili tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, satış ilanı tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu belirtilerek, borçluların istinaf isteminin HMK 353-(1)-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği,...

    Müdürlüğünün 2014/3680, 2014/3683, 2014/3717 sayılı dosyaları ile icra takiplerine başlandığını, iş bu davaya konu gayrimenkule satış işlemleri nedeniyle haciz tatbik edilemediğini ve takibin semeresiz kalmasına sebep olunduğunu belirterek ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi, 21663 ada 1 parselde kain, A blok Zemin kat 4 numaralı bağımsız bölümün satışına ilişkin işlemin iptaline ve cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

      ye sattığının öğrenildiğini, bu satış işleminin kötü niyetle ve alacaklıya zarar vermek için yapıldığını, 31.01.2013 tarihli haciz zaptında borçluya ait 9 nolu bağımsız bölümün halen borçlu şirket tarafından depo olarak kullanıldığının görüldüğünü, davalılar arasında yapılan 31.12.2012 tarihli dava konusu taşınmazın satış ve devir işleminin iptali ile icra dosyasında haciz ve satış yetkisinin tanınmasını, bu talebin kabul edilmemesi halinde muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı ...Tarım yetkilisi, davaya dayanak olan icra dosyasında borçlular hakkında alınmış bir aciz vesikası olmadığını, icra dosyasındaki borcu kabul etmediklerini, borçlarının daha az olduğunu, yapılan işlemin gerçek bir satış işlemi olduğunu, davanın reddini savunmuştur. Davalı ... Tarım yetkilisi duruşma sırasında, davayı kabul etmediğini, dava konusu taşınmazı parasını ödeyerek satın aldığını, her iki şirketin de tarım alanında faaliyet gösterdiğini beyan etmiştir....

        Müflis, İcra ve İflas Kanunu'nun 191. maddesi gereğince, iflas masasına giren mallar hakkında tasarruf hakkını kaybeder. Bu mallar için tasarruf yetkisi iflas masasına geçer ise de, hukuki yararının bulunması nedeniyle müflis, ihalenin feshi davası açabilir. Ancak, mahcuzun iflas masasına dahil olan mallardan olması nedeniyle iflas idaresi yanında ayrıca müflise ve vekiline kıymet takdiri raporu ve satış ilanı tebliği zorunlu değildir. (Yargıtay 12. H.D 2014/29423 esas, 28319 karar; 2018/15978 esas, 2019/4780 karar) Satış ilanının, iflas idaresine hukuka uygun tebliğ edilmediğini şikayetçi şirket, iflas idaresi adına ileri süremez. Müflis şirket tarafından iflastan önce verilen vekaletname ile vekilinin, şirket adına ihalenin feshi isteminde bulunabileceği değerlendirilmiştir....

        temerrüt, muacceliyet ihbarları ve 18/09/2017 tarihli ihtarname gönderildiğini, ancak davalı/borçlunun ihtarnameye rağmen mevcut borcu ödemediğini, borçluya karşı 04/10/2017 tarihinde İzmir 6....

        Somut olayda, davalı borçlu şirketin davalı 3.kişi şirkete devrine ilişkin tasarrufun davacının takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptaline ve davacı alacaklıya takip konusu alacak ve fer'iyleriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece bunlara ilaveten davacı tarafa ... Lojistik Servisleri AŞ'ye ait menkul ve gayrımenkul malların satışı ve haczi ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının haczini isteme yetkisi tanınmasına,her iki davalının da borçtan müteselsilen sorumluğuna şeklinde karar tesisi doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı 3.kişi ......

          Somut olayda, şikayetçi borçluya, satış ilanının, 22.06.2015 tarihinde “muhatabın o anda işte olması sebebiyle muhatap yerine aynı evde ikamet eden görünüşe göre 18 yaşını bitirmiş ve ehliyetli olan kızı Hatice Karabudak imzasına tebliğ edildi” açıklaması ile Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre tebliğ edildiği görülmekte ise de, tebliğ yapılan şahsın başka adreste ikamet ettiği, tebliğ tarihinde hasta olan babasına bakmak amacıyla o adreste bulunduğu, yapılan zabıta araştırması ile sabit olup, bu durumda yapılan tebligat usulsüzdür. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde mahkemece ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

            İİK'nun 140. maddesinde; “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar” hükmüne yer verilmiştir Sıra cetvelini düzenleme yetkisi ilk haczi koyan icra dairesine aittir. Haczin talimatla uygulanması halinde, sıra cetvelinin esas icra dairesince düzenlenmesi gerekir. İİK'nun 100. maddesi gereğince, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde, anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir. Açıklanan maddelere göre, birden fazla alacaklının bulunduğu böyle durumlarda, icra müdürlüğünce, öncelikle İİK'nun 140. maddesi gereğince sıra cetveli yapılmalı ve alacaklılara, diğer alacaklara yönelik itirazlarını ileri sürme imkanı tanınmalıdır....

              İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Satış ilanının borçluya, satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için satıştan makul bir süre önce tebliği gerekmektedir. Somut olayda;borçlu şirket yetkilisinin takip dosyasından 11.05.2018 tarihinde fotokopi aldığı, ihalenin ise 17.05.2018 tarihinde yapıldığı görülmüştür. Buna göre dosyadan fotokopi alınan tarih ile ihale günü arasında makul bir süre olmadığından, borçlunun satışa hazırlık işlemlerine karşı şikayet hakkını kullanması ve satışa katılımı arttıracak çalışmalarda bulunması engellenmiş olup satış ilanından ve ihaleden makul süre önce haberdar olduğundan bahsedilemez. Bu durumda borçlu şirket yönünden bahsedilen gerekçe ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekir....

                UYAP Entegrasyonu