Zira, hukuk âleminde var olmayan ve hiç gerçekleşmemiş bir fiil hakkında ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğradığından bahsetmek mümkün değildir. Bu durumda, zamanaşımı nedeniyle işlemden kaldırılmış dosya içeriği fiillerin davacı tarafından işlenip işlenmediğinin, işlenmiş ise hangi tarihte işlendiğinin ve bu fiillerin meslekten çıkarma cezasını gerektirip gerektirmediğinin, başka bir ifadeyle öncelikle, fiilin sübûta erip ermediğinin incelenmesi, isnat edilen fiillerin işlendiğinin tespit edilmesi durumunda, fiilin işlendiği tarih esas alınarak ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespit edilmesi, varılacak sonuca göre de dava konusu işlemin hukuka uygunluğunun değerlendirilmesi gerekmektedir....
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Dava dışı şirketin borç miktarının, davacının % 5 hissesine karşılık gelen tutarın, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının bilinmesinin zorunlu olduğu, bu hususların bilirkişi raporu ile açığa kavuşturulması gerektiği, ödeme emirlerine konu edilen miktarların davacının hissesine karşılık gelip gelmediği araştırılmadığı, davacı hakkında usulüne uygun takip başlatılmış olup olmadığı hususları incelenmediği, 6183 sayılı Yasanın 102.maddesince zamanaşımına uğradığı, davacının % 5 lik hissesinin yanısıra bir dönem de şirkette müdürlük yaptığı hangi dönemde, hangi sebepten dolayı borçtan sorumlu tutulabileceğinin tespit edilmesi gerektiğinden bahisle istinaf yasa yoluna başvurmuştur. GEREKÇE: Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355'inci maddesi uyarınca istinaf incelemesi kamu düzenine aykırılık bulunmadığı durumlarda istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmaktadır....
Davalı alacağın zamanaşımına uğradığını ve davacının iddia ettiği kadar bir borcunun olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın zamaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davacının temyizi üzerine Dairemizin 14.04.2014 tarih, 2014/2568 Esas 2014/11360 karar sayılı ilamı ile onanmış bu kez davacı karar düzeltme yoluna başvurmuştur....
İİK. 33/2.maddesinin ilk cümlesi uyarınca, "icra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir." Somut olayda, şikayetçi borçlu ...' na, örnek (10) ödeme emri 04.11.2006 tarihinde tebliğ edilmiş olup takibin kesinleştiği, şikayetçi borçlunun 11.12.2015 tarihli icra mahkemesine başvurusunun takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımına ilişkin olduğu görülmektedir. O halde, mahkemece şikayetin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, şikayetin takibin kesinleşmesinden önceki zamanaşımı olarak değerlendirilip süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Bu durumda aynı senet nedeniyle 03.11.2011 tarihinde başlatılan şikayet konusu takibin anılan yasal düzenlemeler nazara alındığında zamanaşımına uğramadığının kabulü gerekir. Bir başka anlatımla her takip talebi ile zamanaşımı kesilip yeniden 10 yıllık zamanaşımı süreci başlayacağından, istemin reddi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK.nun 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA, 05.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İİK'nun 168/5. maddesi hükmü gereğince borçlunun, borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapması gerekir. Diğer taraftan, borçlular vekilinin dilekçesindeki açıklamaları itibariyle de; İİK.'nun 170/a maddesi uyarınca, icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını gerek talep üzerine gerek resen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. Somut olayda, borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusu, İİK.'nun 168/5. maddesine dayalı, borcun bulunmadığı ve zamanaşımına uğradığına dair, borca itiraz ile İİK.nun 170/a maddesine dayalı şikayetidir....
Dosyadaki bilgilerden davacı vekilinin 06/05/2011 tarihli ıslah dilekçesi sunduğu, bu dilekçede takibe konu çeklerin dayanağı olan temel ilişkinin zamanaşımına uğramadığının tespitine, takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini, bu talep uygun görülmez ise takibe konu 3300 TL alacağın çek keşide tarihi olan 28/01/2003 tarihinden itibaren ticari faizi ile müteselsilen alınmasına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece gerekçeli kararda davacının davasının kabulü ile 3.300,00 TL'nin davalı ... . açısından 29.06.2003 tarihinden itibaren, davalı ... açısından ise 28.05.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir . Mahkemece kısa kararda davacının davasının kabulüne karar verilmiştir....
Davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti için öncelikle alacağı doğuran hukuki sebebin tam ve doğru olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Zira; bir davada ileri sürülen olguları kanıtlamak taraflara, bu olgulara dayalı olarak uyuşmazlığı nitelemek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak uygulamak doğrudan hakime ait bir görevidir ( HMK md. 33.). Davacı, eldeki dava ile taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince yapılan fazla ödemenin iadesini istemiş, davalı taraf ise cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Her ne kadar mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, olayın oluş şekli ve taraflar arasındaki ilişki gözönüne alındığında, davanın sözleşmeden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesinin ..... tarih ve ..... esas, ..... karar sayılı ilamı ile, davanın bonodan kaynaklı alacak istemine ilişkin olduğu, bono ve bono hakkında zamanaşımına ilişkin hükümlerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlendiği, bir senedin bono olup olmadığının, zamanaşımına uğrayıp uğramadığının, zamanaşımına uğramış ise bile bu hususun tespiti ile sonucuna göre karar verme bakımından uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkememize verilen görevsizlik kararının istinaf edilmeksizin kesinleştiği, davacı vekilinin süresinde gönderme talebi üzerine dava dosyasının mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır....
İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/239 esas sayılı dosyası ile 6 aylık çek zamanaşımı süresinin geçtiği iddiasıyla dava açtığını ve davanın kabul edildiğini, her ne kadar 6 aylık çek zamanaşımı süresi geçmiş ise de çekin bağlı olduğu asıl alacağın zamanaşımına uğramadığını, borcu doğuran asıl sözleşmenin 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve bu sürenin dolmadığını, ayrıca davalının icra dosyasına noter vasıtasıyla gönderdiği belgede borcu kabul ettiğini ve hatta emekli maaşına haciz konulmasını kabul ettiğini, davalının borcunu ödemediğini belirterek, alacağın zamanaşına uğramadığının tespitine, 49.500,00-TL alacağın dayanak çeklerin icra takibine konu edildiği 16.11.2007 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsline karar verilmesini istemiştir....