Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemi ile açılan işbu davada, dava konusu markanın yargılama sırasında üçüncü kişilere devri halinde taraf değişikliğine yol açılacağı ve bunun da yargılamanın uzamasına neden olacağı gözetildiğinde, dava konusu markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde verilen ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının yerinde bulunduğu anlaşılmakla, ihtiyati tedbir kararına itiraz eden davalı ... ... Şti. vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir....
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin şirket hisselerine yönelik ihtiyati tedbir kararına itirazın reddi yönündeki ara kararında bir isabetsizlik görülmemiş ise de, taşınmaza yönelik ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin ara kararında isabet görülmediğinden davalı ... vekilinin, ihtiyati tedbire itirazın reddine dair ara karar yönünden reddine, taşınmaz üzerine konulan tedbir yönünden anılan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, taşınmaz üzerine konulan tedbir yönünden mahkeme ara kararının kaldırılmasına, HMK'nun 397/3. maddesi gereğince tedbirin kaldırıldığının ilk derece mahkemesince bildirilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
D) İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZIN REDDİNE DAİR İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: İlk derece mahkemesi, .... tarihli duruşma ara kararıyla"Mahkememizin ... tarihli ihtiyati tedbir ara kararına yapılan itirazın REDDİNE, bu hususta ara karar yazılmasına" karar verildiği, buna ilişkin ..... tarihli gerekçeli ara karar ile "davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine" karar vermiştir....
Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 391 ve 304. maddelerine göre verilen ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin karar çelişkili bulunduğundan tavzih isteminin kabulü ile çelişkinin giderilerek infazda tereddüt yaratmayacak açıklıkta karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte bulunmayan yasa hükmünce istemin reddine karar verilmesi doğru olmadığından 19.10.2012 tarihli isteminin reddine dair kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının tavzih kararına yönelik temyiz isteminin kabulü ile mahkemenin 19.10.2012 tarihli tavzih isteminin reddine ilişkin kararın BOZULMASINA, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 05.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
gerekçesiyle, 30/03/2021 tarihli icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir kararına davalı şirket tarafından yapılan itirazın reddine, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur....
HMK'nın 389. ve devamı maddeleri gereğince; ihtiyati tedbir konulması ve tedbire itirazın reddine karar verilmesi yönündeki mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
HMK'nın 389. ve devamı maddeleri gereğince; ihtiyati tedbir konulması ve tedbire itirazın reddine karar verilmesi yönündeki mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Davalı vekilince, mahkemenin 12.11.2013 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin karar temyiz edilmiştir. 1-Mahkemece, 12.11.2013 günlü duruşmadaki ara kararı ile davalı vekilinin tedbirin kaldırılması, olmadığı takdirde tedbir konulan dairelerin değiştirilmesi yönündeki talebin reddine karar verilmiş, ancak gerekçeli karar yazılmamıştır. İhtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine dair kararın HMK'nun 391/2. maddesi uyarınca gerekçeli şekilde yazılması gerekmekte olup, esasen Yargıtay denetiminin de gerekçeli karar üzerinden yapılması mümkündür. T.C. Anayasası'nın 141. maddesine göre de tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerekmektedir. Temyiz edilen kısa karar bu hususları kapsamadığından temyiz denetimi mümkün değildir....
Evrak işlem kütükleri incelendiğinde ; ihtiyati tedbir kararına ikinci cevap dilekçesi ile değil, ilk cevap dilekçesi ile itiraz edildiği görülmektedir. İlk cevap dilekçesinin veriliş tarihi de 10/07/2020 tarihidir. Mahkemece itiraz hakkında murafaa yapılmadığı nedenle davalı yan ikinci cevap dilekçesinde itirazlarını tekrar etmiştir. İlk derece mahkemesince verilen kararda davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına süresinde itiraz etmediği belirlenmiş olup bu nedenle itirazı reddedilmiştir. Bilindiği üzere ihtiyati tedbir kararına karşı HMK'nun 394.maddesi uyarınca bir hafta içerisinde itiraz edilmelidir. Somut olayda davalı tarafça bir haftalık yasal süre içerisinde itiraz yapılmadığından davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Ancak, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair ara kararının Anayasa’nın 141. maddesine uygun bir gerekçe taşımadığı, mahkemece itirazın reddine yönelik olarak gösterilen gerekçenin yasanın aradığı anlamda yeterli, doyurucu ve geçerli bir gerekçe olarak kabulünün mümkün olmadığı kanısında olduğumdan, istemin reddine dair kararın bu nedenle bozulması görüşündeyim....