Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nedeniyle yapılan düzeltme ve şikayet başvurularının reddi üzerine açılan davaların "vergi tarhı" üzerine açılan vergi davasından konusu itibariyle farklı olduğu, vergi davasının konusu tarh işlemi olduğu halde vergi hatası iddiasıyla açılan davanın konusunu hata iddiasının reddi yolundaki idari işlem oluşturduğundan, bu tür davalarda vergilemede hata bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiği, Vergi Usul Kanununun 116.maddesinde vergi hatasının tanımlanarak, aynı Kanunun 118. maddesinin 3 numaralı bendinde "açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınması" halinin mevzuda hata olarak vergilendirme hataları arasında sayıldığı, beyan üzerine yapılan vergilendirme işleminin o tarihte yürürlükte bulunan 91/2073 sayılı Kararname hükümlerine uygun yapıldığı, Kararname daha sonra Danıştay tarafından iptal edilince vergilendirmede hata bulunduğunun iddia edildiği, Kanundaki yetkiye dayanılarak...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki davadan dolayı yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan ... Köyü 101 ada 1 parselin orman olmadığı iddiasıyla açılan dava sonunda, davanın reddine, taşınmazın tespit gibi tesciline dair verilen 03/06/2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21/05/2013 gün ve 2013/738-5883 sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilerek dosyanın mahalline gönderilmesi üzerine, Daire kararı dosya içerisinde bulunmadığından dosya tekrar Dairemize gönderilmiştir. Daha önce temyiz incelemesi yapılarak kararın onandığı ve UYAP üzerinden mahkemesine gönderildiği anlaşıldığından, dosyanın, mahkemece zuhulen tekrar daireye gönderildiği anlaşılmakla, mahkemesine iadesine 02/07/2013 günü oy birliği ile karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 6136 sayılı Yasaya aykırılık HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanığın, 23.02.2013 tarihinde ruhsatsız tabanca ve fişek bulundurduğu iddiasıyla hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan 26.02.2013 tarihli iddianameyle Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi'ne açılan 2013/167 Esas, 2013/769 Karar sayılı dosyadan verilen mahkumiyet kararının 03.01.2014 tarihinde kesinleştiğinin anlaşılması karşısında aynı eylem nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2013/11095 Esas numaralı iddianamesi ile açılan ve mükerrer olan davanın CMK.nun 223/7. maddesi uyarınca reddi kararı yerine yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Karşılıksız yararlanma HÜKÜM : Beraat Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanığın kayıtsız sayaçtan elektrik kullanması iddiasıyla açılan davada eylemine uyan TCK'nın 163/3 maddesinde belirtilen suç için öngörülen cezanın üst sınırına göre, aynı Kanun'un 66/1-e maddesinde belirtilen 8 yıllık dava zamanaşımı süresinin, sorgu tarihi olan 11.01.2010 tarihinden inceleme tarihine kadar gerçekleşmiş olması, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının, 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE, 12/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Hakaret, Kasten yaralama HÜKÜM : Temyiz isteminin reddi Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanık ...’ın, yakınanlar....ve .....’ye hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada, sanığın sadece yakınan ....’e karşı hakaret ettiği kabul edilerek sanık hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 43.maddesinin uygulanmamasına karar verildiği, bu şekildeki kabul ve uygulamaya yönelik hükmün yakınan ...... vekili tarafından 09.03.2009 tarihli dilekçe temyiz edildiği, 26.03.2009 tarihli temyiz isteminin reddine dair ek kararda temyiz dilekçesinin konusu olmayan ... hakkında yakınan .....’e karşı işlendiği belirtilen kasten yaralama suçundan verilen beraat ve aynı sanık hakkında yakınan .....’e karşı işlenen hakaret suçundan verilen mahkumiyet hükümlerinin de temyiz edildiği kabul edilip, hakaret suçundan hükmolunan adli para cezasının miktarı itibariyle kesin olduğu, kasten yaralama suçundan kurulan beraat hükmü bakımından ise yakınan ...’nin davaya...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Defter ve belgeleri gizleme HÜKÜM : Mahkumiyet 1- Sanık hakkında 2009 takvim yılına ait defter ve belgeleri gizlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığının 07.11.2012 tarih ve 2012/5541 esas numaralı iddianamesi ile sanığın aynı mükellefiyeti nedeniyle 2009 takvim yılına ait defter ve belgeleri gizlediği iddiasıyla açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda Karşıyaka 6....

              Yönetimi, çekişmeli taşınmaza yönelik yenileme çalışmasının teknik yönden eksik olduğu ve orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Hazine, Orman Yönetiminin yanında davaya katılmıştır. Mahkemece, davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 2008/2054-6072 sayılı kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece yapılması gereken iş, paftaların yenilenmesi sırasında 2859 sayılı Kanunun 4. maddesi ve bu kanun hükümleri uyarınca çıkartılan yönetmelik hükümlerine aykırı işlem yapılıp yapılmadığını usûlen yaptıracağı bilirkişi incelemesi ile saptayarak süresinde açılan davanın esası hakkında hüküm kurmak, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davalıların tapusunun iptal ve tescili isteğiyle açılan davadan dolayı da görevsizliğe karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra davacı ......

                Davacılar ..., ... ve ..., çekişmeli 262 ada 54, 55, 57 ve 58 parsel sayılı taşınmazların, müşterek muris ...’dan intikal ettiği iddiasıyla; Davacı ..., çekişmeli 262 ada 54 ve 55 parsel sayılı taşınmazların müşterek muris ...’dan intikal ettiği iddiasıyla ayrı ayrı dava açmışlardır. Davalar birleştirilerek yapılan yargılama sırasında ..., ..., ..., ... ve ..., davacı ... ile aynı iddiaya dayanarak davaya katılmışlardır....

                  Köyü hudutları içinde kaldığı kadimden beri bu köyün kullanımında bulunduğu iddiasıyla dava açmıştır. Birleşen dosyada davacı ... ve arkadaşları; çekişmeli taşınmazın dava dilekçesinde harflerle belirttikleri kısmının belirttikleri şekilde kendilerine ait olduğu, bunlar haricindeki yerin de ... Köyünün merası olduğu iddiasıyla dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda asıl davanın ve birleşen davanın görev yönünden reddine, asıl dosyada; davacı (tüzel kişiliği sona eren) ......

                    Somut olayda; davacı, dava konusu arsa üzerindeki binanın kendisi tarafından yaptırıldığı ancak binada halen boşandığı eşi ve çocuklarının oturduğu, binanın zilyetliğinin kendisine ait olduğu iddiasıyla zilyetliğin tespitini ve davalıların müdahalesinin önlenmesini talep etmiştir. TMK'nun 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK'nun 25.11.2009 tarih ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar). Somut olayda; uyuşmazlık konusu taşınmaz ve üzerinde hafif yapı niteliğinde olmayan yapının zilyedi olduğu iddiasıyla açılan davada, davacının arkasında barındırdığı hak nedeniyle, dava 6100 s. HMK. 4/c maddesinde yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır....

                      UYAP Entegrasyonu