Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Hukuk Mahkemesine yazılan talimat üzerine alınan beyanında, bilgisine başvurulan ...'ın, muhatap ile ilgili olarak "... işe veya şehir dışına gitmiş olabilirler" demesi üzerine, muhatabın geçici olarak işe gittiğini yazarak tebliğ şerhini düzenlediğini ifade ettiği görülmüştür. Bu durumda, tebliğ memurunun beyanından da anlaşılacağı üzere, her ne kadar mazbataya muhatabın geçici olarak işe gittiği yazılmış ise de, ...'ın muhatabın adreste bulunmama nedeniyle ilgili olarak işe veya şehirdışına gitmiş olabileceğine ilişkin olarak verdiği kesin olmayan beyanı doğrultusunda yapılan tebligat, borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği ve dönecekse ne zaman döneceği hususları kesin olarak saptanmaksızın yapıldığından Tebligat Kanunu'nun 21/1 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 30. maddelerine aykırı olup usulsüzdür....

    Mahkemece, davacının maddi tazminat talebi kısmen kabul edilmiş, manevi tazminat talebi red edilmiştir. İİK'nun 5. maddesi gereğince İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları (zarar meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu edilmek üzere) idare aleyhine açılabilir. Eldeki dosyada davacı, davalı icra memurunun kusuru sonucu uğradığı zararının tazminini talep ettiğinden mahkemece davanın husumet yokluğu nedeni ile reddedilmesi gerekirken işin esası hakkında karar vermesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      e 09/07/2015 tarihinde tebliği ile hacze muttali olunduğu gerekçesiyle adı geçen yönünden şikayetin süre aşımı nedeniyle, şikayetçi ...'...

        Bu durumda tebliğ memurunun, muhatabın tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeksizin yaptığı tebliğ işlemi TK'nın 21/1. maddesine ve Yönetmelik hükümlerine uygun olmayıp usulsüzdür. Davacı/borçlu her ne kadar dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullanarak başvuru yapmış ise de, ilk derece mahkemesi kararında da isabetli olarak açıklandığı üzere, gecikmiş itirazdan bahsedilebilmesi için öncelikle usulüne uygun bir tebligatın varlığı gerekmekte olup, başvurunun usulsüz tebliğ şikayeti olarak nitelendirilerek tebliğ işlemi usulsüz olduğundan şikayetin kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

        Maddesi kapsamında korunması gereken bir hakkı bulunmadığını, tapu müdürü veya memurunun iddia edildiği gibi herhangi bir kusuru, hukuka aykırı bir işlemi ve bununla zararlı sonuç arasında illiyet bağının bulunmadığından Hazinenin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte hükmedilen tazminat miktarının da çok fahiş olup hakkaniyetle bağdaşmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DAVA: Tapu kaydındaki hatalı hissenin düzeltilmesi nedeniyle oluşan zararın TMK'nın 1007.maddesine dayalı olarak tazmini istemine ilişkindir....

        muamelesine ilişkin işlemi şikayet etme zorunluluğunun bulunduğunu, alacaklı tarafından müvekkilinin kardeşi T3 aleyhine Kocaeli İcra Müdürlüğü'nün 2019/170719 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, yapılan bu icra takibine istinaden haksız olarak müvekkiline ait konuta hacze gelindiğini, mahalde borçluya ait herhangi bir evraka rastlanılmadığını, müvekkilinin istihkak iddiası bulunmasına rağmen konutta icra memuru tarafından haciz işlemi yapıldığını, yapılan haciz işleminde haciz tutanağından anlaşılacağı üzere müvekkili tarafından üzerinde istihkak iddiası bulunan mallara haciz konarak tutanağa işlendiğini ve yediemin sıfatıyla müvekkiline bırakıldığını, müvekkilinin başlatılan icra takibinde borçlu taraf olmadığını, icra takibi müvekkilin kardeşi olan T3 aleyhine başlatılmış olup takibe dayanarak yapılan haciz işleminin T1 ait konutta yapılması borcun şahsiliği ilkesine tamamen aykırı nitelikte olduğunu icra memurunun tutanak da belirtilen şekilde komşu beyanıyla borçluya...

        İcra ve İflas Kanunu'nun 142 nci maddesine göre sıra cetveline itiraz davaları kural olarak genel mahkemelerde görülür; aynı maddenin son fıkrası hükmüne göre itiraz yalnız sıraya ilişkinse görev İcra Mahkemesi'nindir; öte yandan takip muamelelerine ilişkin şikayet niteliğindeki itirazlar da bu kapsamdadır. Davacı yanın itirazı davalı ... ...’ın alacağının gösterilen miktarda ya da hiç mevcut olmadığı değil; icra memurunun şuf’a bedeli üzerindeki hatalı işlemi neticesinde sıra cetveli düzenlemesinin hatalı olduğu yönündedir. Açıklanan durum karşısında esasa girilerek bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı 3.kişi vekili, ...İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı takip dosyasından 20.7.2011 tarihinde müvekkiline ait taşınmazda talimatla haciz işlemi uygulandığını, haciz İİK'nin 99.maddesine göre yapılması gerektiğine dair taleplerinin talimat icrasınca reddedildiğini ileri sürerek, icra memurunun bu yöndeki işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili, haczin borçlu şirket adresinde yapıldığını, haciz mahallinde borçlu şirket adının yazılı olduğunu, haczin talimat icrasıyla yapıldığını, işlemin hukuka uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

            İcra Müdürlüğünün 2020/6390 Esas sayılı dosyasından örnek 14 tahliye emri gönderildiğini, tebligatın davacının annesinin adresine gönderilerek muhtara bırakıldığını, adresin davacının mernis adresi olmadığını, yine kira sözleşmesinde ve tahliye taahhütnamesinde yazılı adres de olmadığını, davalının kötü niyetli olarak bu adrese tebligat gönderdiğini, icra müdürünün, itirazı süre nedeniyle reddettiğini, tahliye emrinin usulüne aykırı olarak tebliğ edildiğini beyanla öğrenme tarihinin 19/10/2020 olarak kabul edilmesini, icra müdürlüğü red kararının kaldırılmasını ve icra takibinin itiraz nedeniyle durdurulmasını talep etmiştir....

            Özetlenecek olursa, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapılacak tebliğ işleminin geçerliliği PTT memurunun yapacağı tahkikata göre muhatabın bu adreste bulunduğunun tespitine ve bu işlemi tebligat parçasına yazarak maddede belirtilen kişilere imzalatmasına bağlıdır. '* Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, iki numaralı fişin (ihbarnamenin) kapıya yapıştırıldığı tarihtir (m. 21/son cümle). Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi PTT memurunun yukarıda yazılı araştırmayı mutlaka yapmasına ve muhatabın o anda adreste olmamakla birlikte tevziat saatlerinden sonra geldiğinin tevsik edilmesine bağlıdır. Eğer açıklanan durumu beyan eden ilgililer imzadan çeki-nirlerse, PTT memuru çekinme nedeniyle araştırma sonucunu kendisi imzalamakla yetinecektir....

              UYAP Entegrasyonu