"İçtihat Metni" İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İcra emrine itiraz Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (12.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
A.Ş ile 22/10/2018 tarihinde Istanbul Büyükşehir Belediyesinin ana ulaşım yolları ve kanal temizliği işleri kapsamında ortak ihale teklif etmek üzere adi ortaklık kurulduğu ve iş bu adi ortaklığın işin bitimi nedeniyle 17/03/2010 tarihinde sona erdiği ve vergi kapanışının da 26/12/2013 tarihinde yapıldığı ,uyuşmazlığın ise keşide tarihinde münfesih durumundaki adi ortaklık hesabına ait olan ve davacı tarafça imzalanmadığı iddia edilen çeke dayanarak Konya ... İcra Müdürlüğünün ... E....
Davacı alacaklının itirazın iptali davası açabilmesi için borçlunun yasal süre içerisinde vereceği dilekçe ile icra takibine konu asıl borca ve/veya fer'ilerine ve/veya icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla borçlunun yasal süre içerisinde asıl borca ve/veya fer'ilerine ve/veya icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmemesi halinde icra takibi borçlu yönünden kesinleşeceğinden alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Hukuki yarar ise HMK'nun 114/1.h maddesi uyarınca dava şartı olup, HMK'nun 115. maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir....
sonra saat 17:14'de ödeme gerçekleştirildiğini, görüleceği üzere davalı tarafın açıkça kötü niyetli hareket ederek vekalet ücreti ve harçları ödememek maksadıyla takibe kötü niyetli itirazda bulunduğunu, icra dosyasının 18/03/2021 tarihli güncel bakiye borç miktarının 7.334,24-TL olduğunu, davacının alacağı belirli ve likit bir alacak olup davalı tarafça bilindiğini, borcun asıl alacağa ilişkin kısmının davalı tarafça haricen ödenmesinin dahi, alacağın belirli ve likit bir alacak olduğunu ispata yeterli olduğunu, davalı tarafça takibe kötü niyetli itiraz edilmesi nedeniyle davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesi gerektiğini, davalı tarafça icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildiğini, icra takibinin alacaklının yerleşim yerinde başlatıldığını, icra takibine konu borcun faturadan kaynaklanan bir para alacağı olduğunu, icra takibinde taraflar arasındaki mal/hizmet satımına ilişkin temel ilişkiye itiraz edilmediğini, taraflar arasındaki temel ilişkiye...
Dosya kapsamına göre, davacının 29/12/2015 keşide tarihli ve 740.000,00 TL bedelli çekin tahsili için davalı şirket aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığı, icra mahkemesince davalı şirketin imzaya, borca ve faize itirazının reddedildiği, sonrasında davacının talebi üzerine davalı şirkete çıkartılan iflas ödeme emrinın 18/06/2010 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirketin 22/06/2010 tarihinde takibe itiraz ettiği, davacı tarafın ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde, 15/11/2010 tarihinde, davalı şirketin takibe itirazının kaldırılması ve davalıların iflasına karar verilmesi için eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır....
Yani, borçlunun yedi gün içiinde ödeme emrine itiraz etmemiş olması halinde; ticaret mahkemesi, alacağın esası hakkında bir incelemeye girişmez; alacağı mevcut kabul ederek yalnız şekli hususları (ödeme emrine itiraz edilip edilmediğini ve edilmemişse borcun ödenip ödenmediğini) incelemekle yetinir. Borçlu bu iflas davasında (ticaret mahkemesinde) norçlu olmadığına dair bir itiraz veya def'ide bulunamaz; yani borçlunun itiraz ve def'ileri mahkemece inceleme konusu yapılamaz. (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Adalet Yayınevi, 2013, s.1122) Dava konusu dosya kapsamında, borçlu icra dairesinde ödeme emrine itiraz etmemiş, süresinden sonra verilmiş bir dilekçe ile takibe konu çeklerin ödenmiş olduğunu ileri sürmüş, ayrıca davacının davalının borca batık durumda olduklarını ispatla yükümlü olduklarını beyan etmiştir....
Davalı borçlu 09.02.2016 tarihli itiraz dilekçesi ile, alacaklının dosyaya ibraz etmediği dayanak belge suretlerinde müvekkili şirket yetkilisi tarafından atıldığı iddia olunan imza asılları görülemediğinden, belge asılları taraflarına tebliğ edildikten sonraki hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik kabul etmediklerini, taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin yargılamayı gerektirdiğini, bu nedenle ödeme emrine, alacağa, faize ve diğer tüm ferilerine itiraz ettiklerini, ödeme emri ekinde hiçbir dayanak belge olmadığından takibe bu yönüyle de itiraz ettiklerini, dayanak belge aslı kasaya alındığı zamana kadar da imza ve diğer itiraz haklarını saklı tuttuklarını bildirerek itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur....
Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının borca itiraz ettiğini, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP: Davalı cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara da katılmamıştır....
İİK m.155 hükümüne göre, iflas yoluyla adi takipte ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren borç ve takip giderlerinin yedi gün içinde ödeme emrini gönderen icra dairesindeki hesaba yatırılması, bu süre içinde borcun olmadığına veya iflasa tabi şahıslarından olunmadığına dair bir itiraz var ise icra dairesine bildirilmesi, aynı süre içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının ticaret mahkemesinden iflas kararı isteyebileceği açıktır. Ne var ki ödeme emrine itiraz edilmediği, bu şekilde iflasa mahsus ödeme emri ve takip içeriği dikkate alındığında "ilama dayalı olarak iflaslı takibe geçildiği", takibin dayanağının ise ... 3.ATM'nin ...E. ...K.sayılı ilamı olduğu, takibe şeklen itiraz edilmediği tartışmasızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık dikkate alındığında ve öncelikle davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olup olmadığının tartışılması gerekmektedir. Esasen hukuki yarar dava şartı olmakla HMK m.115/f.1 hükmü uyarınca davanın her aşamasında araştırılabilir....
İcra Müdürlüğünün 2013/2065 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile itirazın iptaline, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, nafaka alacağına yönelik takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. 2004 Sayılı İcra İflas Kanununun 62/1 maddesi; “İtiraz etmek isteyen borçlu itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine bir dilekçe ile, veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.” hükmünü düzenlemiştir. Borçlu tarafından, takibe itiraz edilmez ya da süresi içinde itirazda bulunulmaz ise, takip kesinleşir ve alacaklı aynı kanunun 78. maddesi gereğince haciz konulmasını isteyebilir....