Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının Türev Ürünleri Sözleşmesi imzalamış olduğunu, bugüne kadarki türev işlemleri bilgi ve tecrübesi ile her türlü yatırım işleminden maliyet/komisyon alındığını bilen bir şahıs olduğunu, davacı ile uzun süreden beri vadeli işlemler ve spot işlemleri üzerine emir bırakmak suretiyle yatırım işlemleri yapıldığını, dava konusu olayda davacının 11.06.2010 günü1 GBP/USD paritesinden 800.000 GBP alış için 1,4505'ten uluslararası piyasa emri bırakmış olduğunu, bu emrin maliyetinin 1,4508 olacağının kendisine telefon konuşmasında bildirilmiş olduğunu, ilgili müşteri talimatı doğrultusunda davacının işlem emrinin 14.06.2010 tarihi saat 09:00'a kadar geçerli olmak üzere uluslararası piyasalara iletilmiş olduğunu, 11.06 2010 tarihi bir Cuma günü, 14.06.2010 bir pazartesi günü olduğunu, ancak emrin geçerli olduğu tarihler arasında davacının iddiasının aksine en düşük seviye olan 1,4505'ten sınırlı sayıda işlem gerçekleşmiş olduğunu, bu işlemlerin de alış...
Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması halinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibari ile hiç bir ceza sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir. Ast kendisinden verilen emrin bir suç işlemek maksadı ile verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse kendisi de amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir, zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir. (AsCK 41, f. 2 ve 3)(Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku Syf 176 vd.)...
Amirin verdiği emir Anayasa, Kanun ve Yönetmelik hükümlerine aykırı olmakla beraber emrin yerine getirilmesi suç teşkil etmiyorsa, emri yerine getirecek olan memurun bu aykırılığı emri veren amirine bildirmesi gerekir. Fakat amir bu aykırılığa rağmen emrin yerine getirilmesinde ısrar eder ve emri yazılı olarak yinelerse memur bu emre uymak zorundadır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/2310 KARAR NO : 2021/2039 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : HATAY İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/04/2021 NUMARASI : 2020/299 ESAS 2021/331 KARAR DAVA KONUSU : İcra Emrin KARAR : Hatay İcra Hukuk Mahkemesi'nin 30/04/2021 tarih 2020/299 esas 2021/331 karar sayılı mahkeme kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine işin gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde özetle;davacı borçlu adına kayıtlı bulunan Hatay İli Antakya İlçesi Kavutçu Mahallesi 973 parsel sayılı taşınmazlar üzerine davalı alacaklı banka lehine kurulan üst limit ipoteğine dayalı olarak Hatay İcra Müdürlüğü'nün 2016/13374 esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine geçildiğini, alacaklı bankanın icra takibine başlamadan önce İcra İflas Kanunu'nun 150/ı maddesi gereğince müvekkiline muacceliyet ihtarı gönderdiğini...
Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması hâlinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibariyle hiçbir ceza sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir.Ast, kendisine verilen emrin bir suç işlemek maksadıyla verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir; zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir (Askeri Ceza Kanunu'nun 41. maddesinin 2 ve 3. fıkraları) (Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku, s. 176)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi Gereği görüşülüp düşünüldü: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 20. ve 22. maddelerinde, kişilerin özel yaşamlarının ve haberleşmenin gizliliği ilkeleri güvence altına alınmış, 38/6. maddesinde, kanuna aykırı olarak elde edilen bulguların delil olarak kabul edilemeyeceği ifade edilmiş, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 119/2. maddesinde arama karar veya emrinde; aramanın nedenini oluşturan fiil, aranılacak kişi, aramanın yapılacağı konut veya diğer yerlerin adresi ya da eşya, karar veya emrin geçerli olacağı zaman süresinin açıkça gösterilmesi gerektiği belirtilmiş, aynı Yasanın 206/2-a ve 217/2. maddelerinde de yasa ve hukuka aykırı delillerin hükme esas alınamayacağı açıklanmıştır. 5271 sayılı CMK'nın 116/1 ve devamı maddelerinde, suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe bulunması halinde şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri ve ona ait diğer yerlerin hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde...
. … tarafından, İzmir ili, Gaziemir İlçesi Ulaştırma Personel Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı'nda yedek subay adayı olarak görev yapmakta iken, Kara Kuvvetleri Personel Okul Komutanlığı Kurs, Eğitim Destek ve Tatbikat Komutanlığı Öğrenci ve Kurs Bölük Komutanlığı'nın … tarih ve … sayılı yedek subay adaylığının sonlandırılması ve askerlik hizmetinin er statüsünde devam ettirilmesine ilişkin emrin iptali istemiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na karşı açılan dava dosyası incelendi. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 33. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, kamu görevinden çıkarılma işleminin iptali istemiyle açılan bu davanın görüm ve çözümünde davacının son görev yaptığı yer idare mahkemesi olan İzmir İdare Mahkemesi'nin yetkili olduğuna ilişkin Ankara … İdare Mahkemesinin … gün ve E:… , K:… sayılı yetki ret kararı ile hakkında işlem tesis edilen davacının yedek subay adayı olarak eğitim gördüğü, henüz yedek subay olarak asteğmenliğe nasbedilmediği, bu durumun davacının...
ye bildirilerek... günlük bülteninde ilan edildiğini, bu durumda Doğan Grubuna ait hisse senetlerinin yabancıya satış aşamasında ... ve yan kuruluşları tarafından manipüle edildiğinin gösterdiğini, davalılardan ... ve Garanti Yatırım Menkul Kıymetler çalışanlarının bu işlemlere yardımcı olarak Doğan Grubunun sebepsiz şekilde zenginleşmesine neden olduklarını, davacının hesap ekstresi incelendiğinde 08/09/2003 tarihi itibariyle 15.000.000 adet Yapı Kredi Bankası hisse senedi alımı yapıldığı, bu tarihten sonra davalı çalışanları tarafından aranarak parasının çoğaltılacağı vaadi ile Doğan Grubu hisse senetlerine yönlendirildiğini, hiçbir emrin usulüne uygun alınmadığı, gerçekleştirilen işlemlerin açığa satış olup olmadığının belirlenmesi gerektiği ileri sürerek 15.000.000 adet YKBN hisse senedinin aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde davacının uğradığı maddi zarardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 YTL'nin zarar tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiziyle...
Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sırasında mahkeme huzuruna getirilemeyen sanık ... hakkında savunmasının alınmasının temini için yakalama emri çıkarıldığı, bu emrin infaz için sanığın 06/10/2009 günü mahkeme huzuruna çıkarıldığı ve savunmasının alındığı, bu oturum itibariyle sanığın Ankara 1 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan tutuklu olarak bulunduğunun anlaşıldığı, bu nedenle bir sonraki oturumda hazır edilmesi için müzekkere yazılmasına karar verilerek duruşmanın bitirildiği, ancak bir sonraki celse sanığın duruşmada hazır edilmediği ve bu celseyi takip eden celselerde ve 14/12/2009 tarihli hüküm hüküm duruşmasında da sanığın duruşmada hazır edilmesi için başkaca bir yazı yazılmadığı, UYAP kayıtlarından hüküm tarihinde sanığın Ankara 1 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükmen tutuklu olduğu 06/10/2009 günlü oturumda başka suçtan Ankara 1....
Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatı veya iltisakının bulunmadığı, herhangi bir disiplin soruşturması yapılmadan ve savunma hakkı tanınmadan kamu görevinden çıkarıldığı, dava konusu işlemde aleyhine somut hiçbir delil ve gerekçenin gösterilmediği, sadece komutanı tarafından kendisine verilen emri yerine getirdiği, bu emrin kanunsuz bir emir olduğunu düşünmediği, kaldı ki mesleği gereği söz konusu emri sorgulama yetkisinin olmadığı, hakkında kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün bulunmadığı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlerin ihlal edildiği ileri sürülmektedir. Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik Hakimi : ... Düşüncesi : İdare Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir....