Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dairemize ait 27.01.2012 gün, 2010/5963–2011/500 sayılı ilamı ile; icra takibine konu borcun tamamının ödenip ödenmediğinin araştırılarak, sonucuna göre davanın konusuz kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek bozma kararı verilmiş, Mahkemece uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda: “icra takibine konu borcun haricen ödendiği ve alacaklı vekilinin borçluyu ibra ettiği, davanın konusuz kaldığı, diğer yandan dava konusu haczin üçüncü kişinin adresinde yapıldığı ve sunulan fatura ve resmi belgelerden mahcuzların üçüncü kişiye ait olduğunun anlaşıldığı“ gerekçesi ile dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, uyulan bozmaya göre; davalı alacaklı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca...

    İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece;davalı takip alacaklısı tarafından dava dışı takip borçlusu adına kayıtlı olan taşınmaza 10.09.2020 tarihinde konulan ilk haczin satış isteme süresi içerisinde satışının talep edilmiş olması ve taşınmaz üzerinde yer alan ilk haciz düşmeden haciz yenilenmesi talebi ile konulan haczin usul ve yasaya uygun olduğu zira davacı tarafça haczin varlığı bilinerek taşınmazın haciz ile yüklü olarak satın alındığı gerekçesiyle davacının hacizlerin kaldırılması talebin reddine karar verilmiştir....

    Dosya içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı üçüncü kişi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2.Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Davacı üçüncü kişi icra dosyasına istihkak iddiasında bulunmuş, davalı alacaklı taraf buna itiraz etmiş, dava açıldıktan sonra da haczin kaldırılması yönünde bir girişimde bulunmadığı gibi davayı kabul de etmemiştir. Açılan tasarrufun iptali davasının ise feragat ile sonuçlandığı konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Somut olayda 1086 sayılı HUMK’nun 94/2. (6100 sayılı HMK’nun 312/2) maddesinde aranan koşular gerçekleşmediğine göre, davalı alacaklının davanın açılmasına neden olduğunun kabulü gerekir....

      Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu aracın trafik kaydına haciz konulmasından önce noterde yapılan sözleşme ile üçüncü kişi tarafından satın alındığı, takip alacaklısına istihkak iddiasına karşı beyanda bulunma olanağı tanınmadan dava açıldığı için taraflar lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği“ gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile haczin kaldırılmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve taraf vekilleri yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Mahkemece istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verildiği halde hüküm sonucunda davanın kısmen kabulüne denmesi ve istihkak davalarında mülkiyetin tespitine yönelik hüküm kurulamayacağı dikkate alınmadan mahcuzun davacıya ait olduğunun tespiti doğru görülmemiştir....

        Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu aracın trafik kaydına haciz konulmasından önce noterde yapılan sözleşme ile üçüncü kişi tarafından satın alındığı, takip alacaklısına istihkak iddiasına karşı beyanda bulunma olanağı tanınmadan dava açıldığı için taraflar lehine masraf ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiği“ gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile haczin kaldırılmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve taraf vekilleri yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Mahkemece istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verildiği halde hüküm sonucunda davanın kısmen kabulüne denmesi ve istihkak davalarında mülkiyetin tespitine yönelik hüküm kurulamayacağı dikkate alınmadan mahcuzun davacıya ait olduğunun tespiti doğru görülmemiştir....

          Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir Somut olayda üçüncü kişi iş yerini hacizden önce devraldığını, geçici olarak dükkânda bulunmadığı sırada haczin yapıldığını belirtmektedir. 720 adet tavanın fiilen muhafaza altına alınmasından 15 gün sonra hacizden haberdar olduğunu iddia etmesi genel yaşam deneyi kuralları ile bağdaşmadığı için davanın, öncelikle süre aşımından reddi gerektiği düşünülmeden işin esasına yönelik değerlendirme ile karar verilmesi hatalı ise de: sonuç itibarı ile verilen karar doğru olduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır....

            Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir Somut olayda üçüncü kişi iş yerini hacizden önce devraldığını, geçici olarak dükkânda bulunmadığı sırada haczin yapıldığını belirtmektedir. 720 adet tavanın fiilen muhafaza altına alınmasından 15 gün sonra hacizden haberdar olduğunu iddia etmesi genel yaşam deneyi kuralları ile bağdaşmadığı için davanın, öncelikle süre aşımından reddi gerektiği düşünülmeden işin esasına yönelik değerlendirme ile karar verilmesi hatalı ise de: sonuç itibarı ile verilen karar doğru olduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır....

              Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir Somut olayda üçüncü kişi iş yerini hacizden önce devraldığını, geçici olarak dükkânda bulunmadığı sırada haczin yapıldığını belirtmektedir. 720 adet tavanın fiilen muhafaza altına alınmasından 15 gün sonra hacizden haberdar olduğunu iddia etmesi genel yaşam deneyi kuralları ile bağdaşmadığı için davanın, öncelikle süre aşımından reddi gerektiği düşünülmeden işin esasına yönelik değerlendirme ile karar verilmesi hatalı ise de: sonuç itibarı ile verilen karar doğru olduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır....

                Hukuk Dairesi’nin 12.3.2019 tarih ve 2016/7687 Esas - 2019/2524 Karar sayılı ilamı ile; üçüncü kişi şikayet yolu ile haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği, davacı üçüncü kişinin istihkak talebi hakkında tarafların tüm delillerini toplayarak oluşacak sonuca göre değerlendirme yapılması gerekirken sadece şikayete yönelik gerekçe ile karar verilmesi yerinde görülmediğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak takip dosyasının tarafı olmayan üçüncü kişi şikayet yolu ile haczin kaldırılmasını isteyemeyeceğinden haczedilmezlik şikayeti yönünden davanın reddi gerektiği, istihkak iddiası yönünden ise ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği adresin haciz mahalli olduğu, mülkiyet karinesinin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle şikayetin ve davanın reddine karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişi ile borçlu tarafından temyiz edilmiştir....

                  Mahkemece, haciz yapılan yerin depo olduğu, depo görevlisinin malların borçluya ait olduğunu beyan ettiği, ispat yükü altında olan üçüncü kişinin karinenin aksini ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. UYAP sisteminden yapılan kontrolde, İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/ 1441 Esas, 2017/672 Karar sayılı kararı İcra Müdürlüğünün İİK’nin 106-110 maddeleri gereğince haczin düştüğüne yönelik kararına ilişkin şikayet başvurusunun, şikayet edenin herhangi bir satış avansı yatırmadığı, bu durumun müdürlük kararıyla da tespit edildiği gerekçesiyle haczin hükümsüz kaldığından bahisle reddine karar verilmiş, anılan karar 13.12.2019 tarihinde kesinleşmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu