Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı (alacaklı) vekili, haczin borçlu şirketin ticaret sicil kaydında görünen adresinde yapıldığını, takibe dayanak çekte aynı zamanda borçlu şirket yetkilisi ve ortağı olan davacının imzasının bulunduğunu, istihkak iddiasının borçtan kurtulmaya yönelik danışıklı işlem niteliği taşıdığını, belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre; “haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapıldığı, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına bulunduğu, aksini ispat yükü altında bulunan üçüncü kişinin güçlü deliller sunamadığı, davacının borçlu şirketin ortağı ve müdürü olmasının yanı sıra diğer ortaklar ile de arada soy isim benzerliğinin bulunması nedenleri ile istihkak iddiasının alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak ileri sürüldüğü ”gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmiştir. ../......

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı (üçüncü kişi) vekili, Tekirdağ 1. İcra Müdürlüğü’nün 2005/7483 Esas sayılı dosyasında yapılan 05.09.2006 günlü hacze konu menkullerin davacıya ait olduğunu, borçlu ile aralarında ticari ve hukuki bağ bulunmadığını,mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olduğunu ve aksini iddia eden alacaklının ispat yükü altında bulunduğunu belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı (üçüncü kişi) vekili, Adana 7. İcra Müdürlüğü’nün 2004/8538 Esas sayılı dosyasında uyarınca, Ceyhan İcra Müdürlüğü’nün 2004/1404 Talimat sayılı dosyasında yapılan 31.05.2006 günlü hacze konu ürünün davacıya ait olduğunu, üçüncü kişinin haczin uygulandığı 1858 sayılı Parseli bitişiğindeki 363 sayılı Parsel ile birlikte borçlular ve kardeşlerinden 22.10.2003-22.10.2007 arasında icar yolu ile kiraladığını, mahcuzu da sigorta ettirdiğini, hasat zamanı hacizden haberdar olduklarını, belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir....

        Asliye Hukuk Mahkemesi'nin mülkiyetin tespitine ilişkin ilamında bu haczin kaldırılması yönünde verilmiş bir karar da bulunmadığına göre; salt tespit hükmü içeren karara dayanarak ihalenin feshi isabetsizdir. Öte yandan, haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi halinde dahi, haciz tarihindeki mülkiyet durumuna etkisi olmaz. Tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımaması halinde, tescil kararı hacizden sonra verildiğinden, haczin kaldırılması istemi 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabilir ve bu karar sebebiyle ihalenin feshine karar verilemez. O halde mahkemece, şikayetçinin sair fesih iddiaları incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

          iddiasında bulunan davalı üçüncü kişinin haczedilen menkullerin takdir edilen tutarının %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine, karar verilmesini talep etmiştir....

          Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı üçüncü kişi vekili, ...İcra Müdürlüğü’nün 2011/9663 sayılı Takip dosyasında yapılan 17.01.2012 günlü hacze konu enjeksiyon makinesinin davacı üçüncü kişi şirkete ait olduğunu, yurt dışından leasing yolu ile alındığını, haczin üçüncü kişinin faaliyet adresinde yapıldığını, üçüncü kişi ve borçlu şirketlerin farklı alanlarda çalıştıklarını ve aralarında organik bağ bulunmadığını, kaldı ki mahcuzun davacının faaliyet alanı ile uyumlu olduğunu ve üçüncü kişinin bunu, borcun doğum tarihinden önce borçlu şirketten satın aldığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir....

            Dolayısıyla bu dosyada dava konusu haczin konulması ile hedeflendiği gibi aracın satılarak bedelinden de alacağın karşılanması mümkün olmayacaktır. İİK'nun 97/7 maddesi uyarınca istihkak davaları, haczedilen şeyin satılıp bedeli alacaklıya verilmesinden önce açılması gerekir. Şeklen haciz devam etse bile İcra Müdürlüğü’ne yapılacak bir başvuru ile her zaman kaldırılmasını istemek, bununla ilgili verilen kararlara karşı da şikâyet yoluna başvurmak mümkündür. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre davanın açıldığı tarih itibarı ile aynı alacaklının diğer takip dosyasından mahcuzu sattırıp bedeli alındığına göre üçüncü kişinin istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Aynı durum her iki takip dosyası yönünden de mevcut ise de diğer takip dosyası kesinlik sınırında kaldığından ele alınamamıştır. Bu durum davanın açıldığı tarih itibarı ile mevcut olduğuna göre üçüncü kişinin istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır....

              Mahkemece, davacı üçüncü kişinin davaya konu haczedilen hayvanları satın aldığına dair dosyaya sunduğu faturalar ve dekontlar borcun doğumundan önceki tarihli olsa bile dayanak çekin ileri tarihli düzenlenebileceği, fatura ve dekontlarda haczedilen hayvanlara ait kaydın da bulunmadığı, sıralı şekilde işlemler yapıldığı, yine davalı tarafın sunduğu, ipotek belgesinden üçüncü kişi ve borçlu şirket arasında güven ilişkisinin bulunduğu, borçlu ve üçüncü kişi tarafından alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir....

                Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, İİK'nun 99. maddesine aykırı işlem yapıldığı, ayrıca borçlu elindeki malların üçüncü şahsa ait olduğunun beyan edilmesi halinde borçluya istihkak davası açmak üzere yedi günlük süre verilmesi gerektiği yapılan fiili haczin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiş; karar, davalı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir. İhtilaf, üçüncü kişinin İİK’nun 96. ve 99. maddelerinin uygulanmasına ilişkin şikayet talebi ile haczin ve muhafaza işleminin kaldırılmasına yönelik şikayet talebine ilişkindir. Somut olayda, icra takibinin tarafı olmayan 3. kişinin şikayeti ile haczin kaldırılmasına karar verilemez....

                  İcra Müdürlüğü’nün 2008/5263 Esas sayılı dosyasında yapılan, 03.12.2008 günlü hacizde üçüncü kişinin ileri sürdüğü istihkak iddiasının yerinde olmadığını, borçlunun üçüncü kişi ile oturduğunu,haciz sırasında da borçlunun eşinin hazır bulunduğunu, mahcuzlara birlikte zilyet olduklarını, ticaret sicil kaydındaki bilgilere göre de borçlunun haciz mahallini adresi olarak gösterdiğini,alacaklıdan mal kaçırmak için kötü niyetli olarak birlikte hareket ettiklerini, üstelik mahcuzlara ilişkin fatura ya da benzeri bir belge sunulamadığını belirterek davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine ve tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı (üçüncü kişi) vekili, haczin yapıldığı evin ve içindeki eşyaların üçüncü kişiye ait olduğunu, borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, haczin yapıldığı yerin takip adresi ya da ödeme emrinin tebliğ edildiği yer olmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu