Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

harç masraflarından oluşan ön alım bedelinin tespit edilerek davacı tarafça da tespit edilen ön alım bedelinin yatırılması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunulmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunup davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

KARAR : Davanın kabulü Taraflar arasında görülen ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında Mahkemece verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 918 ada 32 parsel ile 945 ada 6 parsel ... taşınmazlarda 25.05.2011 ve 12.09.2012 tarihinde davalıya satılan hisselerin ön alım ... nedeniyle müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. II....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yerel mahkemece "..Davacı tarafça her ne kadar ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunulmuş ise de; ön alım hakkına konu payların satışlarının 30/11/2016 ve 12/01/2017 tarihinde yapıldığı, davanın 31/01/2019 tarihinde açıldığı dolayısıyla ön alım hakkının satış tarihleri üzerinden 2 yıl geçtikten sonra kullanıldığı anlaşıldığından kanunda belirtilen hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir....

    Dava konusu paya yönelik ön alım davasının açıldığı tarih ile ön alım bedelinin depo edildiği tarih arasında uzunca bir zamanın geçtiği gibi depo edilen paraya da faiz işletilmemesi nedeniyle davacının amacı dışında zenginleştirildiği, nemalandırılmayan satış tarihindeki miktarın depo edilmesi nedeniyle faiz getirisinden mahrum kalınması oranında davalının da fakirleştiği, bir tarafın diğer taraf zararına azımsanamayacak derecede oransız bir çıkar sağladığı, bu durumun 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olacağı açıktır. Mahkemelerce ön inceleme tarihi itibariyle resmi senetteki bedelin, satış masraflarıyla birlikte, vadeli bir mevduat hesabında depo edilmesine karar verilerek yargılama sürecinin uzaması nedeniyle ön alım bedelinde meydana gelecek değer kaybının önüne geçilmesi sağlanmış olacaktır....

    ilçesi, 874 parsel sayılı tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın maliki olduğunu, davalının ise aynı yerde tarım arazisi niteliğindeki komşu 873 parsel sayılı taşınmazı dava dışı paydaşlardan 23.10.2020 tarihinde satın aldığını, 5403 sayılı Kanun’un 8/i maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ön alım hakkına sahip olan davacıya noter bildirimi yapılmadığını, ön alım hakkı nedeniyle davalıya ait taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 873 parsel sayılı taşınmazın tarım arazisi olmadığını, köy yerleşik alanı içinde yer aldığını, taşınmazlar arasında tarımsal bütünlük bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. III....

      Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, ön alım nedeniyle tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, 732 nci maddesi şöyledir: “Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması hâlinde, diğer paydaşlar ön alım hakkını kullanabilirler.” 2. Aynı Kanun'un 734 üncü maddesinde ise, “Ön alım hakkı, alıcıya karşı dava açılarak kullanılır. Ön alım hakkı sahibi, adına payın tesciline karar verilmeden önce, satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerini, hakim tarafından belirlenen süre içinde hakimin belirleyeceği yere nakden yatırmakla yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır. 3.Tarafların, davanın görülmesi ve sonuçlandırılması için ödedikleri paraların tümüne yargılama giderleri denir....

        Ön alım hakkı alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılır. TMK.nun 733/3. maddesi hükmüyle yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Ön alım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. Ön alım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Ön alım hakkını kullanan paydaşın, bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret olan ön alım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak, davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir....

          hissesine düşen payını ön alım hakkı sahibi ve sınırdaş olmayan T4 e sattığını ve tapuda da devir işlemlerini kanun aradığı şartı yani ön alım hakkı sahiplerine noter aracılığıyla ihtar etmeden yaptıklarını, müvekkilinin ön alım hakkını kanunun verdiği yetki ile kullanmak istediğini ve T4e iadeli taahhütlü olarak ön alım hakkını kullanacağını bildirir bir ihtar gönderdiğini, T4 bu ihtarnameyi 19/08/2020 tarihinde bizzat teslim aldığını, bu ihtarnameyi aldıktan sonra muvazaalı olarak ablasının eşi yani eniştesi, aynı zamanda amcasının oğlu olan T3 satış göstererek 02/09/2020 tarihinde tapu da devir yaptığını, tarafların 3. kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir sözleşme yapmaları halinde muvazaalı satışın gerçekleşeceğini, olayımız da tarafların tamamen danışıklı işlem yaparak kötü niyetle bu işlemi gerçekleştirdiklerini, gerçek iradelerinin satış olmayıp müvekkilini aldatmak kastıyla 1. derece sayılabilecek akrabasına satış gösterdiklerini...

          Somut olayda davacı, üçüncü kişinin ön alım hakkını kullanması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürmüşse de satışa konu taşınmazın paylı mülkiyete konu olduğunu ve diğer paydaşların ön alım hakkı nedeniyle payın elinden alınma ihtimalinin varlığını başından beri bilmektedir. Davalı satıcının tekeffüle ilişkin açık bir taahhüdünün de bulunmadığı gözetildiğinde uyuşmazlığın zapta karşı tekeffüle ilişkin hükümler çerçevesinde çözülemeyeceği açıktır....

          olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin ilk satın almayı dikkate almadan ön alım hakkının sadece 03.03.2021 tarihli hisseye yönelik kullanıldığı yönünde tespitte bulunup bu doğrultuda depo edilecek miktarın belirlemesi ve akabinde tek hisseye yönelik karar vermesinin hatalı olduğunu, zaten davacının tarih itibariyle daha eksi olan 19.02.2021 tarihli satış işlemi dururken sonraki satışa yönelik ön alım hakkını kullanmasının hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, bundan dolayı kararın kaldırılarak davacı tarafa diğer hisse yönünden de satış bedeli ve tapu masraflarını yatırmak üzere mehil verilmesi ve paranın depo edilip edilmesine göre yeni bir hüküm kurulmasını talep ettiklerini, cevap süresi içerisinde ve ön incelemeye geçilmeden davayı kabul etmelerine rağmen vekalet ücretine hükmedilirken tarifenin 6. maddesinin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin 10.829,50 TL olması gerekirken 21.659,00 TL olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu belirterek...

          UYAP Entegrasyonu