Mahkemelerinin yetkili olduğu noktasında yetki şartı bulunduğunu, Mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacının belirsiz alacak davası yahut kısmi dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkili şirketin sözleşmenin 5.5 maddesi uyarınca taraflar arasında belirlenen ticari koşullarda değişiklik gerçekleştirdiğini, davacı şirketin 31.12.2018 tarihinde müvekkili şirkete gönderdiği yazı ile sözleşmede kendisine tanınan fesih hakkına dayanarak sözleşmeyi tek taraflı olarak fesettiğini bildirdiğini, ancak davacının değişiklik bildiriminden itibaren 7 ay suskun kalmasının örtülü kabul sonucunu doğurduğunu, söz konusu feshin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin ödünç sözleşmesi uyarınca davacıya fesih bedeli faturası düzenlediğini, ödünç sözleşmesi uyarınca davacıya teslim edilen ve haksız fesih nedeniyle iadesi gereken ...'...
Dava; ödünç sözleşmesi nedeniyle alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemidir. Davacı, davalıya 53 çeyrek altın bedeli loan 45.000,00 TL ödünç verdiğini belirtmiştir. Hal böyle olunca bunun ödünç olarak verildiğini davacının ispatlaması gerekmektedir. Davacının ödünç ilişkisine binaen sunduğu dekontta Eyimli Sarraf tarafından davalıya hurda altın bedeli açıklamasıyla 58.000,00 TL gönderildiği görülmektedir. Havale, hukuki niteliği itibariyle borç ödeme vasıtası olup davacının paranın hangi amaçla gönderildiğini ispat külfeti altındadır. Davacı, davalıya gönderdiği 58.000,00 TL bedelli havalenin 45.000,00 TL'sini davalıya ödünç olarak gönderdiğini iddia etmişse de davalının ikinci cevap dilekçesinde "Davalı müvekkil, kendisine araba almak istemiş bu doğrultuda abisi olan İbrahim Avcı'dan borç istemiştir. Müvekkilin abisi İbrahim Avcı, kardeşinin borç para isteğini kabul etmiş ve nakit borç para vermek istemiştir....
sözleşmesi kurulduğunu, davalı Necmettin'in de borca kefil olduğunun çekişmesiz olduğunu, ödünç ve kefalet sözleşmelerinin şekle tabi olmadığını, geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılmasına gerek olmadığını, ödünç konusu 27.000,00 TL'yi ödemeyen davalı borçluların kötü niyetle yapmış olduğu itirazların iptali ile takip miktarının %20'si oranında inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
bir an için farzedilse bile taraflar arasında ödünç sözleşmesi kurulmuş olmakla artık zarara kimin neden olduğunun ve kusurunun bulunup bulunmadığının bir öneminin bulunmadığını, asıl olanın taraflar arasında yapılan ödünç sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmenin geçerli olduğunu, geçerli sözleşmeye istinaden edimin talep edilmesinin hukuka uygun olduğu gibi davacı müvekkilinin en doğal hakkı olduğunu, bu nedenle verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Tefecilik yapmak Hüküm : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanık hakkında katılana faiz karşılığı ödünç para vermek suretiyle tefecilik suçundan kamu davası açılmış ve mahkumiyetine karar verilmiş ise de, sanık müdafii tarafından dosyaya ibraz edilen 10.03.2009 tarihli arsa satım sözleşmesi başlıklı belgenin aslının dosya içerisine alınması, müşteki ...'...
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun anılan kararına göre Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılmış olan ve ödünç sözleşmesi ile açılan davada ihtiyati tedbire ilişkin olarak verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin görev alanı içerisine girmektedir. SONUÇ: Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun anılan kararına göre, dosyanın Yargıtay 13. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 28.01.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Şti arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davacının ise sözleşmeye teminat olarak maliki olduğu taşınmazı ipotek vererek kefil ve ipotek borçlusu olduğunu, sözleşme uyarınca müvekkili şirketin aldığı 413.000,- TL kredi parasını ipotek borçlusu davacıya karz sözleşmesi uyarınca ödünç olarak verdiğini ve buna ilişkin fatura düzenlendiğini, davacının karz sözleşmesinden doğan borcunun 200.000-TL'sini 12/04/2012 ve 14/05/2013 tarihleri arasında yapmış olduğu 12 adet havale ile ödendiğini, müvekkiline ödenen paranın kredi ipotek borçlusu sıfatı ile ödenmediğini, davacının halen müvekkiline ödünç sözleşmesinden dolayı borcu bulunduğunu, davacının borcunun tamamını ödemeden ödemiş olduğu parayı geri almak için haksız olarak takip başlattığını, dosyaya ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Tefecilik HÜKÜM : Beraet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: TCK'nın 241. maddesinde tefecilik suçunun; “Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,...” biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, Ayrıca, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği anda suçun işlendiği kabul edilmekle birlikte 5237 sayılı Yasanın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun maddede yazılı tipik hareketin kazanç karşılığında ödünç paranın borç alana verilmesiyle tamamlandığı, suçun tamamlanması için kazancın temin edilmiş olmasının şart olmadığı, hatta ödünç olarak alınan paranın vadesinde...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Tefecilik HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Ceza yargılaması sonucunda mahkumiyet kararının verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanık tarafından işlendiğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak biçimde kanıtlanması ve şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği (Anayasa m.38/4, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m. 6/2, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi m. 11, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m.14/2), ancak katılanın aşamalardaki çelişkili beyanları, sanığın kazanç elde etme amacı olmadan katılana borç para verdiğine dair aşamalarda değişmeyen ve birbiriyle uyumlu savunması, sanıktan faizle para almadıklarına dair savunmayı doğrulayan tanıkların beyanları, sanığın tefecilik yaptığına dair bir duyumun olmadığına dair kolluk araştırması ile dosyadaki tüm diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde...
Asliye Hukuk Mahkemesince, taraflar arasında akdedilmiş olan iş sözleşmesi bulunduğu, davalının cevap dilekçesindeki iddiaları gereğince dava konusu alacağın dayanağının, işçinin akdettiği iş sözleşmesi gereği olup olmadığının tartışılması görevinin iş mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... İş Mahkemesi ise, taraflar arasındaki davanın konusunun iş ilişkisinden kaynaklanmadığı, davanın ödünç sözleşmesine dayalı itirazın iptali davası olduğu belirtilerek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı vekili; davalı tarafın müvekkiline ait iş yerinde çalıştığını, bu iş yerinde çalışırken müvekkilinden borç para istediğini, müvekkilinin davalıya muhtelif zamanlarda borç para verdiğini, davalının müvekkilinden aldığı borç paraları iade etmemesi üzerine davalı hakkında icra takibi başlattıklarını iddia ederek, bu icra takibine yönelik itirazın iptalini talep ve dava etmiştir....