Kulübüne gönderildiğinin anlaşıldığını, kulüp yöneticilerinin kulüplerine çeşitli miktarlarda parasal yardımda bulundukları hususunun bilinen bir gerçek olduğunu, olayda gerçekleşen havalenin de "ödünç” olarak nitelendirilemeyeceği gibi çekteki imzanın kendisine ait olmadığını savunarak davanın reddini dilemiş; diğer davalı ..., davacının kulüp yöneticiliği yaptığını, gerçekleşen havalenin ödünç niteliğinde değil, kulübe yardım mahiyetinde olduğu gibi aralarında yazılı ... sözleşmesi de bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı ... Yönetimi davaya cevap vermemiştir....
Tefecilik suçunda; tefecilik yapan failden faiz, komisyon veya başka adlar karşılığında ödünç para alan kişiler, suçun doğrudan mağduru olmadıklarından, CMK'nın 231. maddesinin uygulanmasında bu kişilerin maddi zararlarının göz önüne alınamayacağı açıktır. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Kesin hükümsüzlük" başlıklı 27. maddesi karşısında yasanın emredici normlarına aykırı olarak düzenlenen bir tefecilik sözleşmesi nedeniyle, sözleşme taraflarının doğrudan veya dolaylı olarak hukuki korumadan yararlanmaları olanaksızdır....
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ :Davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde sunulan istinaf dilekçesi ile; takibe ve davaya konu alacağın 400.000,00 TL ödünç sözleşmesinden kaynaklandığını, davalının bakiye 247.000,00 TL'yi ödememesi nedeniyle ilamsız takip başlattıklarını ancak mahkemece taraflar arasında imzalanan kar payı ortaklığına ilişkin sözleşmenin de ödünç sözleşmesi olarak değerlendirilerek karar verilmesinin doğru olmadığını, kar payı ortaklığına ilişkin sözleşme nedeniyle davalı tarafından yapılan ödemelerin bir kısmının kar payına yönelik olduğunu, kar payına yönelik yapılan ödemelerin davalının borcuna mahsup edildiğini ve davalının kar payı ortaklığına ilişkin sözleşme nedeniyle borcunun kalmadığını ancak mahkemece kar payı ödemesine ilişkin bir kısım ödemelerin ödünç sözleşmesi alacağından mahsubuna karar verilmesinin doğru olmadığını, ödünç sözleşmesinde ödeme tarihleri belirlendiğinden TBK'nun 117....
Geçici İş İlişkisi (Ödünç İş İlişkisi) 4857 sayılı İş Kanunu ile getirilen yeni bir sözleşme türüdür. Üçlü bir şekilde ortaya çıkar. Şirket topluluklarında veya holdinglerde vasıflı işgücü ihtiyacının karşılamasına yöneliktir. Buna göre, İşveren devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde veya yapmakta olduğu işe benzer işlerde çalıştırılması koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisi gerçekleşmiş olur. 4857 sayılı Yasa'nın 7/1. maddesinde geçen "Bu halde iş sözleşmesi devam etmekle beraber, işçi bu sözleşmeye göre üstlendiği işin görülmesini geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı yerine getirmekle yükümlü olur." hükmünden de anlaşılacağı üzere ödünç iş ilişkisinin temeli, işveren (ödünç veren işveren) ile işçi arasında önceden kurulmuş bir iş sözleşmesi ilişkisidir....
Geçici iş ilişkisiyle (ödünç iş ilişkisiyle) çalışan işçinin altı aylık kdemi, 4857 sayılı İş Kanununun 7'ni maddesinden hareketle, işçinin başka işverende (ödünç alan) geçen süresi, işverende (ödünç veren) geçirilmiş gibi sayılır. Söz konusu işçinin daha sonra ödünç alan işverenin işyerinde yeni bir iş ilişkisi kapsamında istihdam edilmesi halinde, onun nezdinde ödünç iş ilişkisi kapsamında geçirilmiş süreler, yeni iş ilişkisindeki altı aylık kıdem süresinin hesabında dikkate alınmaz. Çıraklık ilişkisi, İş Kanununun 4'ncü maddesindeki istisnalar arasında sayıldığından, altı aylık kıdem süresinin hesabında dikkate alınmaz....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacıların davada dayandıkları belgenin ödeme beyanı içermesine rağmen ödeme tarihi konusunda bir açıklık barındırmadığını, belgenin taahhüt mahiyetinde olmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin Borçlar Kanununun 386.maddesi normlarında ödünç sözleşmesi olarak kurulduğunu, B.K. 386.maddesinde ödünç alanın temerrüde düşmesinden başlayarak altı ayın geçmesiyle ödüncün zamanaşımına uğrayacağının açıkça belirtildiğini, davacı tarafından ödünç verilen paranın iadesinin 2015 yılında talep edildiğini, ve ödünç alınan miktar kadar kadar ödeme yapıldığını, bu tarihten sonra davacılar tarafından herhangi bir talepte bulunulmadığını, iddia edilen miktar yönünden ödüncün zamanaşımına uğradığını, davacıların son dört yıldır İngiltere'de yaşadıklarını taraflar arasından herhangi bir irtibatın var olmadığının sabit olduğunu, bu nedenle davanın zamanaşımı yönünden reddini talep ettiklerini, davaya dayanak belgede T5'in ismi yazıyor olmasına rağmen imzanın...
Tarafların kendi aralarında sözleşmeyi ariyet sözleşmesi olarak nitelendirmeleri üçüncü kişiler açısından bağlayıcı değildir. 6098 sayılı TBK.'nun 379. maddesinde ariyet (ödünç) sözleşmesi "Kullanım ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin bir şeyin karşılıksız olarak kullanılmasını ödünç alana bırakmayı ve ödünç alanın da o şeyi kullandıktan sonra geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir." şeklinde tanımlanmıştır. Dolayısıyla, ariyet sözleşmesinin en önemli unsuru, kullanmanın bırakılmasının karşılıksız olmasıdır; Bu husus, ariyeti kiradan ayırır. Somut olayda; taraflar arasındaki, soğutucuların markete, davalı tarafından satılan ürünlerin teşhiri, soğutulması vs. işinde kullanılmak üzere yine davalı tarafından bırakılmakta, yani ödünç veren kendi ürünlerinin reklamı, satışı ve soğutulması karşılığında dolabı ödünç alana bırakmakta, ödünç alan ise davalının ürünlerinin satışı, soğutulması ve muhafazasını üstlenmektedir. Dolayısıyla, ödünç verenin para dışında başka bir menfaati bulunmaktadır....
e faiz karşılığı ödünç para verdiği gerekçesiyle tefecilik suçundan mahkumiyetine karar verilmiş ise de; TCK'nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin gerektiği ancak tarafların ve tanıkların beyanları ile iddianame anlatımı dikkate alındığında, adı geçene para vermesi sırasında faiz ödenmesi hususunda anlaşma olmadığı, bu suretle somut olayda faiz karşılığı ödünç para verme ögesinin bulunmadığı ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, yüklenen suçtan beraati yerine yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kabule göre; Tefecilik suçlarında Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma esaslarına ilişkin olarak, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03/06/2018 tarih ve 2018/149 esas, 2018/163 karar ve 13/11/2007 tarih ve 2007/171 esas, 2007/235 karar sayılı kararlarında vurgulandığı üzere; hükmün...
Limited arasında 05/10/2009 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmediği ve bu borçtan davalının sorumlu olduğuna ilişkindir.Yukarıda ilgili mevzuat hükmüne yer verildiği üzere, "Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemeler" ile ilgili uyuşmazlıklara bakmakla görevli mahkemenin İstanbul 6, 7, 8 ve 9 nolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin (finansal mahkemeleri) olduğu..." gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığının 25.11.2021 tarihli, 1232 sayılı kararıyla; 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. Maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden,( TTK madde 4/-f: Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemeler) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun , rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ile 969....
Tefecilik suçu, kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verme eylemiyle tamamlanır. Kasten işlenen bir suç olup suçun tamamlanması için fiilen kazanç elde edilip edilmediğinin ve ödünç verilen paranın geri ödenip ödenmediğinin bir önemi bulunmamaktadır. İvaz karşılığında ödünç para veren kişi tefecilik suçunun failidir. Tefecilik suçunun faili herkes olabilir. Tefecilik suçunun mağduru konusunda ise öğretide ve yargı kararlarında farklı görüşler bulunmaktadır. Bu görüşler suçun mağdurunun ödünç para alan gerçek kişi mi yoksa toplumun geneli mi olduğu hususunda yoğunlaşmaktadır. Bu görüşleri kısaca incelemek gerekirse; Örneğin Yrd. Doç. Dr. Fatih Birtek'e göre, tefecilik suçunun mağduru, ödünç para alan gerçek kişidir....