İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince "Davaya ve şikayete konu icra dosyasında şikayetçiye yapılan ödeme emri tebligatının aynı konutta yakına tebliğ şerhi ile ödeme emrinin tebliğ edildiği, yapılan tebligatın şeklen usulüne uygun olduğu ancak şikayetçinin kendisiyle aynı konutta oturan kimse olmadığı yönündeki iddiaları üzerine yaptırılan kolluk araştırmasında tebligatı alan kişinin borçlu ile aynı konutta oturmadığı anlaşıldığından tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin kabulü ile İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğünün 2020/7427 Esas sayılı dosyasında şikayetçi borçluya çıkartılan ödeme emrinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 31/05/2021 tarihi olarak düzeltilmesine" dair karar verildiği görülmüştür....
Mahkemece; şikayete konu tebliğ mazbatasında, haber bırakılan komşunun isminin mazbatada yer almadığı anlaşılmakla, mahkememizce ödeme emrinin, davacıya usulsüz tebliğ edildiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bütün bu nedenlerle, usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile; Denizli 4. İcra Dairesi'nin 2021/3453 Esas sayılı icra takip dosyasından, davacıya gönderilen ödeme emrinin, usulsüz tebliğ edildiğinin tespiti ile öğrenme tarihinin beyan tarihi olup 22/09/2021 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili, tebliğ mazbatasında komşu isminin bulunduğunu, tebligatın usul ve yasaya uygun olduğunu, müvekkilinin kötü niyeti ve kusuru bulunmadığından aleyhe yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; davacı tarafından ek tahakkuk ve para cezası kararlarının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinin iddia edilmesi nedeniyle Mahkemelerince verilen ara kararı üzerine davalı idarece dosyaya sunulan tebliğ evrakının incelenmesinden, tebligat yapılan adresin davacının konut adresi olduğu, ödeme emrine ilişkin tebligatın da bu adrese yapıldığı ve davacının ödeme emrinin tebligatının usulsüz olduğu yolunda bir iddiasının bulunmadığı, öte yandan anılan ara kararına cevaben davacı ve davalı idarece gönderilen beyannamelerde her iki adresin de yer aldığının görüldüğü, idarece ek tahakkuk ve para cezası kararlarının tebliğinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na göre usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, dolayısıyla itiraz veya dava konusu edilmeyen tahakkuk ve para cezası kararlarının kesinleşmesi üzerine kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı...
Anılan düzenleme uyarınca; Kurum tarafından düzenlenen idari para cezasına karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kuruma itiraz edilebilir. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurulabilirler. İdari aşamada kesinleşen idari para cezaları ise Kurum alacağına dönüşür. Burada söz konusu olan idari para cezasının kendisinin iptali olup, tahsili nedeniyle tanzim edilen ödeme emrinin iptali ya da borçlu olmadığının tespiti talepleri iş mahkemesinin görev alanındadır. Bu nedenle 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesi uyarınca davaya konu idari para cezasını içeren ödeme emrinin dayanağını oluşturan idari para cezası kararının iptali için davacı tarafından 02.09.2014 tarihinde açılan ... 2....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 06.06.2017 TARİHLİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece "davaya konu 04.09.2014 tarihli 12411200 nolu ödeme emrinin davalıya 08.09.2014 tarihinde tebliğ edildiği, 22.06.2015 tarihli 9194704 nolu ödeme emrinin 07.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 04.08.2015 tarihli 11411103 nolu ödeme emrinin 19.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 04.11.2014 tarihli 15419166 nolu ödeme emrinin 08.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği ve 04.11.2014 tarih 15419859 nolu ödeme emrinin 08.11.2014 tarihinde tebiğ edildiği, davalının gönderilen ödeme emirlerine karşı komisyona itiraz etmediği, davanın ise 29.12.2015 tarihinde açıldığı, 6183 sayılı yasada öngörülen 7 günlük süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle "Davanın süre aşımı nedeniyle REDDİNE, " karar verilmiştir....
İstinafa konu kararın usulsüz tebligat şikayetine dair olduğu, davacı vekili beyanlarında dosya içerisinde yaptıkları tetkikte tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ile ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan araştırmada, davacı tarafın mernis adres araştırmasında tebligat yapılan adres ile davacının tebliğ tarihindeki mernis adresinin farklı olduğu, bu anlamda davacı tarafa yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmıştır....
Genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde İİK'nun 62. maddesi gereğince; borçlunun her türlü itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. Bu sebeple borçlunun talepleri hususunda; mahkemece, ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekirken borca ilişkin şikayetin esasına girilerek süreden reddine karar verilmesi doğru olmayıp bu husus bozma nedeni ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmeyip kararın düzeltilerek onanması cihetine gidilmiştir....
Ağır Ceza Mahkemesinin 09.05.2007 tarihli ve 2007/227 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine Adalet Bakanlığından verilen 10.10.2007 gün ve 51410 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 21.11.2007 gün ve 2007/222773 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi, Tebliğnamede, dosya kapsamına göre, sanığa icra takibinde bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilip, takibin kesinleştiği, ancak borçlunun borcunu ödemediği ve İcra ve İflas Kanunu’nun 74.maddesine göre mal beyanında bulunmadığı ve alacağı karşılayacak miktarda malın da haciz edilmediğinin anlaşılması karşısında, suç tarihine göre mal beyanında bulunmayan borçlunun eyleminin, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun ile değişik İcra ve İflas Kanunu’nun 337.maddesine göre suç teşkil edip anılan maddede öngörülen 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden...
ye gönderilen bir ödeme emri olup olmadığının, ödeme emri tebliğ edilip- edilmediğinin, 2- Takip dosyasına, ... veya vekili tarafından verilen ödeme emrine itiraz dilekçesi olup olmadığının, 3- Anılan bu borçlular yönünden verilmiş “takibin durdurulması” kararı olup olmadığının, icra müdürlüğünden sorulması, 4- ... ve ... vekillerine, davetiye ile takip dosyasına itiraz edip etmedikleri, itiraz etmişlerse ellerinde itirazlarına ilişkin bir belge olup olmadıkları hakkında açıklamada bulunma imkanı verilmesi, 5- ... vekili tarafından verilen 18.02.2014 yazı işleri müdürlüğü havaleli dilekçenin uyapa kaydının olup olmadığı, kayıtlı ise uyap kayıt tarihinin bildirilmesi, SONUÇ: Yukarıda (1),(2),(3),(4), ve (5) numaralı bentler halinde belirtilen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılabilmesi için gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 09/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"adresinin, bilinen en son adresi olduğunun kabul edilebilmesi için, takibin açılmasından ve ödeme emrinin gönderilmesinden önce borçlu şirket tarafından ticaret siciline, tebliğ merciine ya da alacaklıya adres değişikliğine dair bir bildiriminin yapılmamış olması gerekir. Borçlu şirketin Ticaret Sicil adresinden taşındığı ve yeni adresinin ".../..." adresi olduğu ... Ticaret Sicili Gazetesinin 12.03.2004 tarihli 6006 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. O halde mahkemece borçlu şirketin tebliğe yarar adresinin tespiti için gerekli inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu konuda bir araştırma yapılmaksızın, ödeme emrinin borçluya Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği gerekçesi ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....