Buradaki asıl amaç hukuki barışın sağlanmasıdır. ... dokuma işyerlerinde çalışan bir kısım sigortalıların hizmet tespiti veya sigorta başlangıç tarihinin tespiti davaları kabul edilmiş, Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiş ve bu kişilere uzun vadeli sigorta kollarından yaşlılık aylığı dahi bağlanmış iken bir kısım sigortalıların davalarının reddedilmesi, toplumdaki adalet anlayışını örseleyen, hukuki güvenlik ilkesini ihlal eden sonuçlara yol açacağından çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. II) Hukuki Güvenlik İlkesi: ......
El halıcılığı dokuma işyerlerinde çalışan bir kısım sigortalıların hizmet tespiti veya sigorta başlangıç tarihinin tespiti davaları kabul edilmiş, Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiş ve bu kişilere uzun vadeli sigorta kollarından yaşlılık aylığı dahi bağlanmış iken bir kısım sigortalıların davalarının reddedilmesi, toplumdaki adalet anlayışını örseleyen, hukuki güvenlik ilkesini ihlal eden sonuçlara yol açacağından çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. II) Hukuki Güvenlik İlkesi: El halıcılığı dokuma işinin işverene ait atölye ve fabrika benzeri bir işyerinde, işverenin denetim ve gözetimi altında ve ona bağımlı olarak geçmesi durumunda yapılan işin hizmet akdi niteliğinde olduğu ve uzun vadeli sigorta kollarına tabi olacağı açık olup; bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kolları kapsamında sayılmamalarını gerektirir gerçek ve makul bir neden olmadığından, Anayasal sosyal güvenlik güvenlik ilkesine aykırı Kanun hükmünün dar yorumlanması gerektiği kanaatindeyim....
El halıcılığı dokuma işyerlerinde çalışan bir kısım sigortalıların hizmet tespiti veya sigorta başlangıç tarihinin tespiti davaları kabul edilmiş, Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiş ve bu kişilere uzun vadeli sigorta kollarından yaşlılık aylığı dahi bağlanmış iken bir kısım sigortalıların davalarının reddedilmesi, toplumdaki adalet anlayışını örseleyen, hukuki güvenlik ilkesini ihlal eden sonuçlara yol açacağından çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. II) Hukuki Güvenlik İlkesi: El halıcılığı dokuma işinin işverene ait atölye ve fabrika benzeri bir işyerinde, işverenin denetim ve gözetimi altında ve ona bağımlı olarak geçmesi durumunda yapılan işin hizmet akdi niteliğinde olduğu ve uzun vadeli sigorta kollarına tabi olacağı açık olup; bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kolları kapsamında sayılmamalarını gerektirir gerçek ve makul bir neden olmadığından, Anayasal sosyal güvenlik güvenlik ilkesine aykırı Kanun hükmünün dar yorumlanması gerektiği kanaatindeyim....
2691 E.K.sayılı kararlarının bu yönde olduğu, tüm dosya kapsamı ile davacının çalışmasının uzun vadeli sigorta kollarına tabi olduğu anlaşıldığından, onama yönündeki çoğunluk görüşüne belirtilen nedenlerle katılamamaktayım....
El halıcılığı dokuma işyerlerinde çalışan bir kısım sigortalıların hizmet tespiti veya sigorta başlangıç tarihinin tespiti davaları kabul edilmiş, Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiş ve bu kişilere uzun vadeli sigorta kollarından yaşlılık aylığı dahi bağlanmış iken bir kısım sigortalıların davalarının reddedilmesi, toplumdaki adalet anlayışını örseleyen, hukuki güvenlik ilkesini ihlal eden sonuçlara yol açacağından çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. II) Hukuki Güvenlik İlkesi: El halıcılığı dokuma işinin işverene ait atölye ve fabrika benzeri bir işyerinde, işverenin denetim ve gözetimi altında ve ona bağımlı olarak geçmesi durumunda yapılan işin hizmet akdi niteliğinde olduğu ve uzun vadeli sigorta kollarına tabi olacağı açık olup; bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kolları kapsamında sayılmamalarını gerektirir gerçek ve makul bir neden olmadığından, Anayasal sosyal güvenlik güvenlik ilkesine aykırı Kanun hükmünün dar yorumlanması gerektiği kanaatindeyim....
2691 E.K.sayılı kararlarının bu yönde olduğu, tüm dosya kapsamı ile davacının çalışmasının uzun vadeli sigorta kollarına tabi olduğu anlaşıldığından, onama yönündeki çoğunluk görüşüne belirtilen nedenlerle katılamamaktayım....
2691 E.K.sayılı kararlarının bu yönde olduğu, tüm dosya kapsamı ile davacının çalışmasının uzun vadeli sigorta kollarına tabi olduğu anlaşıldığından, onama yönündeki çoğunluk görüşüne belirtilen nedenlerle katılamamaktayım....
Ceza Dairesinin çoğunluk görüşü ise sanığın kesin olan sabıka kaydının tekerrüre esas alınarak sanık hakkında TCK'nin 58/6. maddesinin uygulanması ile bu sabıka kaydının hapis cezasının tercih edilmesinde etkili olduğu düşüncesiyle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. 3.Ceza Dairesinin çoğunluk görüşüne aşağıdaki nedenlerden dolayı katılmıyoruz. 1) Yerel mahkeme sanığa hapis cezasını hükmederken sabıka kaydının bulunması nedeniyle seçmemiş olup TCK'nin 61/1. maddesindeki nedenlere dayanarak tercihte bulunmuştur....
Ceza Dairesinin çoğunluk görüşü ise sanığın kesin olan sabıka kaydının tekerrüre esas alınarak sanık hakkında TCK'nin 58/6. maddesinin uygulanması ile bu sabıka kaydının hapis cezasının tercih edilmesinde etkili olduğu düşüncesiyle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. 3.Ceza Dairesinin çoğunluk görüşüne aşağıdaki nedenlerden dolayı katılmıyoruz. 1) Yerel mahkeme sanık hakkında hüküm kurarken seçimlik cezalardan hapis cezasını sanığın sabıka kaydının bulunması nedeniyle seçmemiş olup TCK'nin 61/1. maddesindeki nedenlere dayanarak seçmiştir. Kaldı ki hakim sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas olmayan sabıka kayıtlarının bulunmasını, sanığın suç işlemeye yatkın kişiliği kapsamında değerlendirerek tercihli cezalardan hapis cezasını seçme yönünde kullanılmasına yasal bir engel bulunmamaktadır....
hakkında verilen ilk derece kararının esastan reddine ilişkin kararın sanık vekilince temyiz istemi üzerine heyetimizce yapılan inceleme sonrasında; Sanık ... hakkında, yerel mahkemece kabul edilen eyleminin sübutuna,vasfına ilişkin değerlendirmenin yerinde olduğuna yönelik sayın çoğunluk görüşü ile aramızda görüş farklılığı bulunmamakla birlikte, sanığın eylemini haksız tahrik altında olmaksızın gerçekleştirildiğini kabul ve taktir ettiğimiz düşüncesi ile, sanık hakkında TCK'nin 29. maddesinin lehine uygulanmasına yönelik sayın çoğunluk görüşüne katılamıyoruz, Çünkü; olay gününe kadar sanık ile maktul arasında samimi bir arkadaşlık ilişkisi olup, aralarında herhangi bir husumet dahi bulunmamaktadır. Olay günü sabahı yaşanan ve maktul tarafından, sayın çoğunluk görüşü tarafından benimsendiği gibi, sanığa saldırı olarak nitelendirilen şaka mahiyetli eylemin niteliği dikkate alındığında, bu durumun sanık lehine tahrik olarak değerlendirilmesi doğru değildir....