Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Anılan sebeple, haftalık üç saat üzerinden fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanması gerekirken, salt soyut davacı şahidi beyanına itibar edilerek haftalık onsekiz saat üzerinden fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanması hatalı olmuştur. 3-Dosyaya sunulan, 29.04.2009 tarihli, "personel izin dilekçesi" başlıklı, işçi imzalı belgede, davacının 01.05.2009 tarihinden itibaren yıllık izin süresini kullanmaya başlayacağı belirtilidir. Kullanılacak izin süresi belgede yazılı değil ise de, davacının bu belgeye karşı diyecekleri sorulup, yurt dışına giriş ve çıkış kayıtları da değerlendirilerek, varsa söz konusu belgeye istinaden kullanılan izin süresinin belirlenmesi mümkündür. Mahkemece bu yön nazara alınmadan, belgeye itibar edilmemesi hatalı olmuştur. Yukarıda yazılı sebeplerden, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....

    Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yıllık izin kullandırıldığına yada ücretinin ödendiğine yönelik belge bulunmadığı gerekçesi ile davacının 5 tam yıllık hizmet süresi dikkate alınarak alacak hesabı yapılmıştır. Davalı tarafın savunmalarında belirttiği üzere davacının yurt dışına giriş çıkış kayıtları bulunmakta olup yurt dışında bulunduğu sürelerde izinli olduğunun kabulü gerekir. Anılan kayıtlar değerlendirilerek davacının bakiye yıllık izin ücreti alacağı olup olmadığı belirlenmelidir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. F) SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 18/09/2019 NUMARASI : 2016/1016 ESAS-2019/792 KARAR DAVA KONUSU : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-karşı davalı kadın vekili, dava dilekçesinde özetle; tarafların Antalya 8. Aile Mahkemesi'nin 2016/973 esas ve 2016/859 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin babaya verildiğini, davacı-karşı davalı anne ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin ayda 2 kez ve 2 gece yatılı olacak şekilde ve Temmuz ayının tamamını kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesine, müşterek çocuğun velayetinin babadan alınarak anneye verilmesine, çocuğun yurt dışına çıkışının engellenmesi için çıkış yasağı konulmasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

      Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanığın savunmasında müşteki ...’ı tanımadığını belirterek suçlamayı reddetmiş, müşteki ... ile birlikte yurt dışına gönderilmek istenirken yakalanan ... mahkemede, kendisini yurt dışına gönderen kişilerden birisinin de sanık olduğunu söylemiş ve sanığı fotoğraflarından teşhis etmiş ise de, aynı kişinin 17/12/2006 tarihli kolluk ifadesinde, kendisini yurt dışına gönderen ... isimli kişiyi hiç görmediğini, onunla telefonla irtibat kurduğunu söyleyerek birbiriyle çelişen ifadelerde bulunması, ...’ın kendisini yurt dışına göndermek isteyen ... isimli kişinin fotoğrafları gösterilen sanık olmadığını belirtmesi, yurt dışına ... isimli kişi tarafından gönderilmek istendiklerini söyleyen ..., ..., ... ile ...’nın, belirttikleri adreslerde bulunamamaları nedeniyle ifadelerinin alınamaması ve fotoğraf teşhisinin yaptırılamaması, ...’in ise sanık ile yüz yüze görüşmemeleri nedeniyle...

        Her ne kadar Mahkemece, davacının yurt dışında kaldığı süreleri belgeleyemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, uyuşmazlığın çözümü için gerekli ve yeterli araştırma yapılmadan, davanın esasına ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmeden, eksik inceleme ve araştırma sonucunda karar verildiği açıktır....

        Cevap dilekçesi: Davacı-davalı erkek vekili 20/04/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı-davacı kadının evliliklerinin görücü usulü olduğunu ve küçük bir yerde, yöresel teammüllerle birlikteliklerini devam ettirdiklerini davacının geçim sorunlarına çare olması amacı ile yurt dışında çalışmayı göze aldığını amacının ailesini kimseye muhtaç etmeden hayatlarına devam etmek olduğunu 2003 yılında yurt dışına giderken ne ile karşılaşacağını bilmediği için ailesini yanında götürmediğini ancak 2006 yılında düzenini kurduktan sonra davalı-davacı ile birlikte gitmek için çok ısrar ettiğini ancak davalı-davacının bunu hiç bir zaman kabul etmediğini, hem kendi ailesinden uzaklaşmamak için hem de yerleşmiş düzenini bozmamak için yurt dışına gitmeyi kabul etmediğini, yurt dışına gitmek istemezken müvekkilinin anne ve babasının artık yaşlı ve hasta olmalarını fırsat bilerek çocuklarını ve evini terk ettiğini müvekkilinin başlangıçta boşanmak için bir çabası olmadığını, boşanmak...

        … sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğü işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır....

          Ancak mahkemece yapılan yargılama sonucunda, bozma ilamında yüklenme senedinin tarihinin 16.11.1998 tarihi olarak belirtildiği, halbuki senet tarihinin 16.11.1988 tarihi olduğu, taahhüdün alındığı tarih itibariyle dövizle borçlanmanın düzenlenmediği, uyulan bozma ilamında taahhüdün yapıldığı tarihin maddi hata sonucu 1998 olarak belirtildiği, bu bozma ilamına uyulmuş olmasının usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı gerekçesini ileri sürerek davalıların borcunu Türk Lirası üzerinden hesaplamış ve karar vermiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davalı ...’in eğitim ve öğretim amacıyla yurt dışına gönderildiği konusu çekişmesizdir. Yükümlü davalının yurt dışına giderken 16.11.1988 tarih ... yevmiye numaralı ve 16.11.1988 tarih ... yevmiye numaralı olmak üzere iki adet yüklenme senedi ile davalı kefillerinde 18.11.1988 tarih ... yevmiye numaralı kefalet senedi verdikleri anlaşılmaktadır. Yevmiye numarası belirtilen yüklenme senetlerinin tarihlerinin 1988 yılı olduğu açıktır....

            verilmek üzere, müştekinin çocuğunu anılan ülkedeki dil kursuna götürmeyi taahhüt eden, bu nedenle müştekiden 8.000,00 Türk lirası alan şüphelinin, İspanya ülkesinde verilmesini taahhüt ettiği hizmetleri yerine getirmediği, müştekinin İspanya'ya giden oğlu ve eşinin ayarlama yapılmadığı için hayal kırıklığına uğradığı, müştekinin kendi imkanları ile masraf yaparak eşi ve çocuğunu Türkiye'ye getirdiği, şüphelinin, aldığı ücreti de iade etmediğinin iddia edildiği somut olay nedeniyle yapılan soruşturma sonunda, şüphelinin ifadesinin alınmasını müteakip, olayın hukuki ihtilaf olduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; şüphelinin dolandırıcılık kastı ile hareket edip etmediğinin tespiti bakımından, yetkilisi olduğu ve yurt dışına eğitim amaçlı öğrenci götürmek üzere adına işlem yapılan .......

              Bu genel açıklamalar ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; İlk derece mahkemesince; "tarafların 10/05/2018 tarihinde evlendikleri ve müşterek çocuklarının bulunmadığı, davacının boşanma talebi ile 04/04/2019 tarihinde açtığı davaya karşı davalının davanın reddini talep ettiği, mahkeme aksi kanaatte ise nafaka ve tazminat talepleri olduğu, taraflar arasındaki evliliğin fiili olarak çok kısa devam ettiği, evlilik sonrası birlikte yurt dışına gitme ve oraya yerleşme durumlarının söz konusu olamadığı, bu konunun sebebi olarak davacı erkeğin eşinin ilk evliliğinden olan çocuğunu yurt dışına götürme konusunda eski eşinden izin alamadığını ve çocuk da gitmek istemediği için yurt dışına gidemediklerini ileri sürdüğü, buna karşılık davalı kadının Belçika'ya gidemezlerse Türkiye'de kendilerine müstakil konut tahsis edileceği vaadinin yerine getirilmediğini ileri sürdüğü, dinlenen tanıkların beyanları ve davalı kadının ilk evliliğinden olan çocuğun velayeti ile ilgili Eskişehir 2....

              UYAP Entegrasyonu