Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Sanığın kardeşi vasıtasıyla tanıştığı katılan ...'e 5.000 euro para verdiği takdirde kendisini bir hafta içinde yurt dışına götürerek orada iş bulabileceğini söylediği, katılan ...'in de katılanlar ... ve ...'a yurt dışına gitmeyi isteyip istemediklerini sorduğu, katılanlar ... ve ...'ın yurt dışına gitmeyi kabul etmeleri üzerine, sanık ile katılanlar ..., ... ve ...'...
İLGİLİ MEVZUAT: 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun ''Yurt içinde ve yurt dışında görevlendirme'' başlıklı 39. maddesinde, "...Öğretim elemanları birinci fıkrada ve bu Kanunun 33 üncü maddesinde sayılan yurt dışına gönderilme halleri dışında mesleklerine ait hizmetlerde yetiştirilmek, eğitilmek, bilgilerini artırmak veya staj yapmak için Cumhurbaşkanınca üniversiteler itibariyle bir yılı geçmeyecek şekilde her yıl belirlenecek kontenjan ve süreler dahilinde yurt dışına gönderilebilecekleri gibi aynı amaçlarla dış burslara dayanılarak da gönderilebilirler. Belirlenen kontenjanların üniversiteye bağlı birimler arasında dağıtımı üniversite yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı,gönderilme ise ilgili yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı ile olur. Zorunlu hallerde yurt dışında kalma süresi ilgili yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı ile yarısına kadar uzatılabilir....
Sanayi Limited Şirketi'nin yetkilisi olan sanık ile görüştüğü ve anlaşarak işlemlerin yapılması için şirket hesabına 1.800 TL para yatırdığı, ancak katılanın yurtdışına gönderilmediği gibi talep etmesine rağmen parasını da iade edilmediği, dosyaya yansıyan bilgilere göre sanığın benzer şekilde katılanın arkadaşlarından da para almasına rağmen onları da yurt dışına göndermediği olayda, sanığın TCK'nın 158/1-h maddesinde düzenlenen tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık suçunu işlediği anlaşılmasına rağmen atılı suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 18/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık sayılır.” cümlesi eklenmiş, 10. maddesinde de 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalıların işverenleri tarafından geçici görevle yurt dışına gönderilmeleri durumunda, bu görevleri yaptıkları sürece, sigortalıların ve işverenlerin sosyal sigortaya ilişkin hak ve yükümlülüklerinin devam edeceği hüküm altına alınmıştır. İşverenin baştan beri yurt dışında faaliyet göstermesi halinde, bu işveren yanında işe başlanması ve orada çalışma yapılması halinde 5510 sayılı Kanunun 10. maddesinin uygulama imkânı bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, geçici olarak götürülmeyip yurt dışında o ülkenin mevzuatına göre kurulmuş ve faaliyet gösteren, Türkiye'de işyeri bulunmayan işverenler yanında, doğrudan yurt dışındaki iş nedeniyle işe alınan Türk işçileri o ülke mevzuatına tabi olacaklar 4/1- a maddesi kapsamında sigortalı sayılamayacaklardır....
Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/818 esasında da yargılamanın yapıldığının anlaşılması karşısında, mükerrer cezalandırmanın önlenmesi açısından anılan davanın sonuçlanıp sonuçlanmadığı araştırılıp, kesinleşmiş ise dosya ve kesinleşmiş karar örneğinin bu dosya içerisine konulması, kesinleşmemiş ise bu dava dosyası ile birleştirilip tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırmayla yazılı biçimde mahkumiyet hükmü kurulması, 2-Kabul ve uygulamaya göre de; a-Göçmen kaçakçılığı suçunda korunan hukuki yarar uluslararası toplum düzeni olup menfaat karşılığı ülkeye sokulan veya ülkeden çıkarılan kişilerin suçun yasal mağduru durumunda bulunmayıp suçun konusunu oluşturdukları gözetilmeden, birden fazla yabancının yurt dışına çıkışına imkan sağlandığı gerekçesiyle sanık hakkında TCK'nın 43/2. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini, b-TCK'nın 79/1. maddesinde yaptırım olarak belirlenen hapis cezası...
Uygulamada ağır vasıta ve özellikle tır şoförleri bakımından gidilen mesafeye göre yol primi adı altında ödemeler yapıldığı görülmektedir. Çoğunlukla asgari ücret seviyesinde sabit ücret ödenmekte ve ücretin esaslı kısmı belirtilen primlerle sağlanmaktadır. Yurt dışına sefer yapan bir tır şoförünün sadece asgari ücretle çalıştığının kabulü mümkün değildir. Bu itibarla, tazminata esas ücretin tespitinde yol pirimi adı altında yapılan ödemelerin de dikkate alınması gerekir. Dairemiz kararları bu yönde kökleşmiştir. (Yargıtay 9.HD. 07.02.2005 gün 2005/950 E, 2005/3328 K.) Hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanları ve yapılan işin niteliği gereği davacı ve davacı gibi yurt dışına sefere çıkan şöförlere sefer başına 450 Euro ödendiği, davacının ayda 1.5 sefer yaptığı buna göre asgari ücret + 675 Euro aylık ücret alarak çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır....
"İçtihat Metni"Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık ...'...
çocuğun yurt dışına çıkışının engellenmesi amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasını ve yasakların konulmasını, çocuğun dava süresince velayetinin tedbiren davacıya verilmesini, davanın kabulü ile Ortaköy Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimliği (Aile Mahkemesi sıfatıyla)2013/242 E ve 2013/482 K nolu ilamı ile velayet hakkı davalı babaya bırakılan T6 velayet hakkının davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsili yönünde karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür....
Ancak dosyaya sunulan ve Mahkemece itibar edilen bilirkişi raporunda sadece yıllık izin formlarında belirtilen izin günleri dışlanmış, davacının yeminli ifadesinde belirttiği 2014 yılına ait iki haftalık yıllık izin süresi dikkate alınmamıştır. Kaldı ki davalı işverenin, davacının 2014 yılında yurt dışına çıktığını ve buna ilişkin pasaport kayıtlarını incelenmesini talep ettiği görülmektedir. Davacının yurt dışına çıkışına ilişkin pasaport kayıtları getirtilerek, bu kayıtlar da incelendikten sonra yıllık izin ücreti konusunda karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 06/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Velayete ilişkin hükümler gereği bu hakka sahip olan ebeveyn çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler. Kural olarak hesap ve güvence vermezler (TMK m. 352/1). Velayet hakkına sahip olan anne veya baba kusurları sebebiyle velayeti kaldırılmadıkça çocuğun mallarını da kullanabilirler (TMK m. 354). Çocuk mallarının gelirlerini öncelikle çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitim için; hakkaniyete uyduğu ölçüde de aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere sarfedebilirler (TMK.md.355). Buna göre, talep edenin velayeti altındaki çocuk için motorlu araç alınmasında ya da çocuk adına kayıtlı aracın satılmasında mahkemeden izin almasına gerek yoktur....