Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Göçmen kaçakçılığı Hüküm : TCK'nın 79/1-b, 43/2, 62, 52/2-4, 53, 16. maddeleri uyarınca mahkûmiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1-Sanığın yasal süreden sonra olan temyiz isteminin CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 2- Cumhuriyet savcısının temyizine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; Göçmen kaçakçılığı suçunun niteliği ve suçla korunan hukuki yarar da nazara alındığında menafaat karşılığı ülkeden çıkarılmaya teşebbüs edilen kişilerin suçun yasal mağduru durumunda olmayıp suçun konusunu oluşturdukları bu nedenle aynı neviden fikri içtima hükümlerinin somut olayda uygulanamayacağı gözetilmeden, birden fazla yabancının yurt dışına çıkışına imkan sağlandığı gerekçesiyle sanık...

    14 ay yurt dışında yabancı dil eğitimi almasına izin verildiği ve HSYK ......

      İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunun emredicilik yönü ve işçinin korunması ilkesi uyarınca yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda Türk vatandaşı olan işçinin kamu düzeni de dikkate alınarak yurt dışına gönderilmesinde gönderen kişi yada şirketin yurt dışındaki yabancı şirket ile organik bağı delillendirildiğinde Türk İş Hukuku uygulanmakta ve organik bağ içinde olan Türkiye’de kişi veya kişiler işçinin işvereni kabul edilerek sorumlu tutulmaktadır(Y. 9. HD. 22.01.2018 gün ve 2017/28074 E, 2018/916 K). 8....

        İlk derece mahkemesince davanın reddi gerekçesi olarak “dinlenen tanıkların beyanlarından evliliğin temelinden sarsılmasını gerektirecek bir geçimsizliğin ifade edilmediği, davacının kendi beyanında ise davalı ile yurt dışına çıkabilmek amacıyla evlendiği, daha sonra yurt dışına çıkmaktan vazgeçtiğini ifade ettiği, böylelikle TMK’nin 166/1 maddesinde yer alan temeyinden sarsılma durumunun ispatlanamadığı” belirtilmiş ise de; tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davalı kadının yabancı uyrukulu olduğu ve Fransa’da yaşadığı, resmi nikahın 04.12.2003 tarihinde Türkiye’de gerçekleştiği, tarafların evlilik sonrası 15-20 gün bir arada yaşadığı, bu sürenin sonunda davalı kadının Fransa’ya döndüğü ve tarafların tekrar bir araya gelmediği anlaşılmıştır. TMK’nın 185. maddesinde “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler....

          İdrak çağında bulunan çocuğun mahkemece dinlendiği ve tercihinin sorulduğu, çocuğun üstün yararının ebeveynlerinden hangisinin yanında bulunmak olduğu ve velayet sahibinin değiştirilmesini gerekli kılan bir durumun bulunup bulunmadığı hususunda 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5’nci maddesi uyarınca, sosyal hizmet uzmanına inceleme yaptırılarak, rapor alındığı, davacı tanığının dinlenildiği, tüm deliller değerlendirilerek fiilen anne yanında yaşayan çocuğun velayetinin anneye verildiği, bu şekliyle mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davalının velayete yönelik istinaf talebinin reddine dair karar verilmiştir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır....

          Yerel mahkeme ise 27.03.2008 gün ve 269–122 sayı ile; "...5237 sayılı TCK'nun 79/1-b maddesinde açıklanan 'Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlama' seçimlik hareketinin kullanılmış olması halinde göçmen kaçakçılığı suçu, neticesi harekete bitişik suç-mütemadi değil ani suç niteliğindedir. 765 sayılı TCK’nun 201/a maddesinde suçun faili 'yasal olmayan yollarla ülkeden çıkaran' olarak tanımlanmış iken, 5237 sayılı TCK'nun 79/1-b maddesinde fail 'yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan' olarak tanımlanmıştır. 5237 sayılı TCK'nun 79/1-b maddesi ile getirilen 'imkan sağlama' ifadesi, göçmenin yurt dışına yasal olmayan yollardan çıkması için fail tarafından gerçekleştirilen her türlü faaliyeti kapsamakta olup, somut olayda sanıklarla göçmenler arasında maddi menfaat temini ile yasal olmayan yollardan yurt dışına çıkış için anlaşma (karar) olduğu, alınan karar doğrultusunda suçun hazırlık faaliyetlerinin (otobüsün temini) tamamlandığı, göçmenlerin otobüse alınarak hedefleri...

            maktul çocuğun oyun oynamakta olduğu parkın civarında ancak belirlenemeyen bir yerden ve belirlenemeyen bir sebep ve şekilde silahını ateşleyerek farkında olmadan ve hedef gözetmeden maktulün isabet almasına yol açtığı, dolayısıyla; sanığın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucunda olayın gerçekleştiği, olayın meydana geldiği yerin yerleşim yeri olması ve orada yaşayan insanların da isabet alma ihtimalinin bulunması sanık tarafından öngörmesine rağmen eylemini gerçekleştiren sanık hakkında bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan ceza miktarının teşditli belirlenerek 5237 sayılı TCK'nin 85/1 ve 22/3. maddeleri uyarınca hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş olup, katılan ......

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, eğitim ve öğretim giderinden kaynaklanan 137.130,31 ABD Doları ve 437,98 TL alacağın sarf tarihinden itibaren faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

                Kısıtlanan ergin çocukların "kural olarak" vesayet altına alınmayıp "velayet altında bırakılacağına" ilişkin yasal düzenlemenin (TMK m. 335/2, 419/3) sonucu olarak "velayet altında bırakılan" çocuk ve mallarına yönelik yapılacak işlemlerde velayete ilişkin hükümlerin uygulanması gerekecektir. Velayete ilişkin hükümler gereği bu hakka sahip olan ebeveyn çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler. Kural olarak hesap ve güvence vermezler (TMK m. 352/1). Velayet hakkına sahip olan anne veya baba kusurları sebebiyle velayeti kaldırılmadıkça çocuğun mallarını da kullanabilirler (TMK m. 354). Çocuk mallarının gelirlerini öncelikle çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitim için; hakkaniyete uyduğu ölçüde de aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere sarfedebilirler (TMK.md.355). Buna göre, talep edenin velayeti altındaki çocuk için motorlu araç alınmasında ya da çocuk adına kayıtlı aracın satılmasında mahkemeden izin almasına gerek yoktur....

                Davacı vekili de, istinafa cevap dilekçesinde özetle; annenin çocuğu birlikte yaşadığı erkekle birlikte Batman'a götürdüğünü ve devlet okulu yerine tarikata bağlı medrese gibi bir yerde dini eğitim almaya zorladığını, çocuğun 2019- 2020 eğitim yılı için kaydettirildiği imam hatip ortaokulundan gelen cevaptan 96 gün devamsızlığı olduğunun anlaşıldığını, çocuğun annenin yaşadığı erkek ve onun ailesi gibi yaşamaya zorlandığını, bu sebeple babayla görüştürülmediğini, icra takibi yapılmak zorunda kalındığını, buna rağmen çocuğun babadan kaçırıldığını, çocuğun baba yanına gelmesinden sonra Batman'a dönmek ve orada olanları konuşmak bile istemediğini, çocuğun eğitim hakkı engellenerek, eğitiminde giderilmesi güç eksiklik yaşanmasına sebep olunduğunu, çocuğun tercihinin de baba ile yaşamak olduğunu, sosyal inceleme raporunda belirtildiği üzere annenin birlikte yaşadığı kişinin etkisiyle çelişkili ifadeler kullandığını, Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitimine göre medrese eğitimini daha iyi olacağını...

                UYAP Entegrasyonu