maddesinin (a) fıkrasının 2. bendinde, lisansüstü eğitim-öğretim için yurt dışına gönderilecek araştırma görevlileri ile ilk defa bu amaçla bu göreve atayacaklarda aranacak nitelikler ve diğer hususlar Yükseköğretim Kurulunca tespit edilir denildikten sonra 3. bendinde ise, lisansüstü eğitim-öğretim için yurtdışına gönderilecek araştırma görevlileri hakkında üç yıllık atama süresi ile ilgili hükmün uygulanmayacağı, bu gibilerin öğrenim ücretleri ve yollukları her çeşit sosyal ve diğer giderlerinin bağlı oldukları üniversitelerin personel giderleri içerisinde açılacak özel tertipten ödeneceği ve kadrolarında bırakılacakları hüküm altına alınmış, aynı yasanın 39/2. maddesinde de, öğretim elemanlarının, birinci fıkrada ve bu kanunun 33....
Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunlu olup, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Buna göre velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde asıl olan küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....
ödenmeyen ayların seçilerek takip yapıldığını, bu hususta müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, davacı babanın sürekli yurt dışına çıktığını, çocuğun sürekli babasında kalmadığı gibi, davacı seyahatlerini ve velayet yükümlülüğünün zaten annede olduğunu söyleyerek çocuğun okul ve okul dışı sosyal, gelişimsel ve fiziksel ihtiyaçlarında anneye destek olmadığını, sürekli seyahat ettiğini, özel gerekçeleri ile velayetin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getiremeyecek olan davacının, anneye velayeti de bu nedenle bıraktığı açık iken, birikmiş nafakalar talep edilince velayet yükümlülüklerini yerine getirmiş gibi, nafaka ödeme yükümlülüğü olmadığını iddia etmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek davacı tarafın itirazlarının reddine, takibin devamına , karşı tarafın en az %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Uygulamada ağır vasıta ve özellikle tır şoförleri bakımından gidilen mesafeye göre yol primi adı altında ödemeler yapıldığı görülmektedir. Çoğunlukla asgari ücret seviyesinde sabit ücret ödenmekte ve ücretin esaslı kısmı belirtilen primlerle sağlanmaktadır. Yurt dışına sefer yapan bir tır şoförünün sadece asgari ücretle çalıştığının kabulü mümkün değildir. Bu itibarla, tazminata esas ücretin tespitinde yol pirimi adı altında yapılan ödemelerin de dikkate alınması gerekir. Dairemiz kararları bu yönde kökleşmiştir. (Yargıtay 9.HD. 07.02.2005 gün 2005/950 E, 2005/3328 K.) Hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanları ve yapılan işin niteliği gereği davacı ve davacı gibi yurt dışına sefere çıkan şöförlere sefer başına 450 Euro ödendiği, davacının ayda 1.5 sefer yaptığı buna göre asgari ücret + 675 Euro aylık ücret alarak çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır....
yönetim kurulu üyesi olan davacı adına yurt dışına çıkış yasağı uygulandığı anlaşılmıştır....
in verilen ek süreye rağmen doktorasının tamamlayamadığı ve doktora diplomasını sunamadığı anlaşılmaktadır. Yurt dışı eğitim masrafları nedeniyle ilgilinin sorumluluğun ve ödenmesi gereken borç miktarının yüklenme senedine göre tespit edileceği açıktır....
Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosyada tanıklara sadece resmi işlemlerde zorluk yaşayıp yaşamadığı ve yurt dışına ne kadar sıklıkla çıktığının sorulduğunu, halbuki davacının velâyet yetkisinin kendisinde olmasının soyadını değiştirme yetkisini de verdiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, velâyet hakkı sahibi anne tarafından açılan çocuğun annenin soyadını kullanmasına izin davasında haklı sebebin ve çocuğun üstün yararının gerçekleşip gerçekleşmediği, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....
Davacı; bilgisayardan bakaya kaydının düşülmemesi nedeniyle yurt dışına çıkışının engellendiği, kasıt unsurunun tazmin sorumluluğunun mutlak koşulu olmadığı, terhis belgesini yanıda taşımak zorunluluğunun bulunmadığı ve illiyet bağının açık ve kesin olduğu savlarıyla, anılan mahkeme kararının temyizen incelenip bozulmasını istemektedir. Kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağandışı zararların idarece tazmini; Anayasanın 125. maddesi gereği ve Türkiye Cumhuriyetinin " Sosyal Hukuk Devleti" niteliğinin doğal bir sonucudur....
Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Velayete ilişkin kararlar kesin hüküm oluşturmaz. Şartların değişmesi halinde her zaman velayetin değiştirilmesi yeniden dava edilebildiği gibi kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunlu olup, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Buna göre velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır....
Davacı erkeğin dava dilekçesinde ortak çocuğun yurt dışına çıkarılması halinde babadan muvafakat alınmasına dair talebi olmadığı halde talep aşılarak "Davalı annenin Rusya vatandaşı olması sebebi ile ortak çocuğun yurt dışına çıkarılmak istenmesi halinde davacı babanın da muvafakatının aranmasına," karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte açıklanan sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 12.01.2017(Prş.)...