Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(... eski esas) takip sayılı dosyası ile davacı ve diğer çek borçluları hakkında 6.000 TL bedelli 15.06.2008 düzenleme tarihli çek nedeni ile toplam 6.637,40 TL alacak için 22.08.2008 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı görülmektedir. *Dava konusu ... AŞ. Küçükbakkalköy şubesine ait 15.06.2008 Tarihli, 6000Tl bedelli ... numaralı çekte keşideciye atfen davacı ..., lehtar ve 1.ciranta ..., 2.ciranta ...Ltsd Şti, hamil ... AŞ olup ... AŞ tarafından 16.06.2008 tarihinde ödemeden men talimatı olduğuna ilişkin şerh verilmiştir. *Davaya konu çek dolayısıyla asıl alacaklı ... bank AŞ'nin davacıya yönelik şikayeti nedeni ile Kapatılan Şişli 4....

    dan şikayetçi olduğunu belirtmesi ve çekte ciro silsilesinde ismi bulunan kişilere ilişkin araştırma yapılmaması ve ifadelerinin alınmaması karşısında; dava konusu çekte birinci ve ikinci ciranta olarak isimleri bulunan .... ve ...'ün ve 4. ve 6. ciranta olan .... ve....isimli kişilerin kimlik bilgilerinin tespiti ile beyanlarının alınması ve sanık ...'...

      Şti aleyhine takip başlatılmaması nedeniyle takibin iptalini talep etmiş ise de, takibe dayanak çekin yasal unsurları taşıdığı, kambiyo senedi vasfında olduğu, kambiyo senedine dayalı takipte zorunlu takip arkadaşlığından söz edilmesi mümkün olmayıp, kambiyo senetlerinde müteselsil borçluluk esas olup, imzaların bağımsızlığı ilkesi gereğince her bir ciranta, hamile karşı müteselsilen sorumlu olacağından, alacaklı tarafından tüm cirantalar aleyhine takip yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle, kambiyo takibi başlatma hakkı bulunan takip alacaklısının takibe dayanak çekte ciro silsilesinde 1. ciranta konumunda olan dava dışı lehtar aleyhine takip başlatmak mecburiyetinde olmadığından, davacının şikayetinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi gereğince kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, şikayetin reddine, davacının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

      Davacı vekili de huzurdaki davada çekin takip sonrasında zamanaşımına uğramadığının tespitini talep etmektedir. 6762 sayılı TTK'nun 726. Maddesini değiştiren 6273 sayılı kanunun 7. Maddesinin yürürlüğe girdiği 03/02/2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresi 6 ay olarak belirlenmiştir. Dolayısı ile davaya konu çekte de zamanaşımı süresi 6 ay olarak dikkate alınmalıdır. Takip ve davaya konu çekin keşide tarihi 30/01/2008 tarihi olup, 01/02/2008 tarihinde bankaya ibraz edilmiştir. İcra dosyasının yapılan incelemesinde ise takibin 07/07/2008 tarihinde açıldığı,13/09/2008 tarihinde haciz işlemi yapıldığı, sonra 6 aylık süre geçtikten sonra 18/11/2009 tarihinde haciz şerhi konulması talep edildiği, daha sonraki işlemlerde de 6 ayı geçen sürelerden sonra işlemlerin yapıldığı anlaşılmıştır. Dolayısı ile takip sonrasında zamanaşımı kesen işlemlerin kimi zaman 6 ayı geçtikten sonra ifa edildiği görülmüştür....

        TTK' nın 814/ 1 zamanaşımı başlıklı maddesinde; ''Hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.'' düzenlemesine yer verildiğini, TTK' nın 814. maddesi de dikkate alındığında davacı yanın keşide tarihinden bir sene sonrasında takibe girişildiğine ilişkin savunmasının haksız olduğunu, zira ibraz süresinin bitiminden itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımı söz konusu olacağını ve takip tarihi itibariyle bu sürenin dolmadığını, müvekkilinin dava konusu çekte meşru ve iyi niyetli hamil olduğunu, davacının basiretli tacir gibi hareket etmediğini belirterek çeke dayalı haklarının mevcut ve devam ettiğinden bahisle usul ve yasaya aykırı bulduğunu belirtmiştir. Uyuşmazlık; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibine konu edilen çekin kambiyo vasfında olmadığı gerekçesiyle takibin iptali istemine yönelik şikayet niteliğindedir....

        Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hamilin ödenmeyen bütün alacaklar için tüm borçlular hakkında yasal takip yapma hakkının bulunduğunu, ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, çekte keşide yerinin İstanbul olması sebebiyle İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince " Davacı yetki itirazı ileri sürmüş olup; takip dayanağı çek incelendiğinde çekin keşide yerinin İstanbul olduğu görülmektedir. Takip alacaklısı tarafından, muhatap bankanın bulunduğu yer ile çekin keşide yerinde takip yapılabileceği gibi, İİK'nun 50. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK'nun 6. maddesi uyarınca; borçlunun takip tarihindeki yerleşim yeri icra dairesinde de takip yapılabilir. Bu cümleden olarak takibin dayanak çekin keşide yeri olarak gösterilen İstanbul İcra Dairelerinde başlatıldığı görülmekle yetki itirazı yerinde görülmemiştir....

        - K A R A R - Davacı, davalı yanca kendisinin keşidecisi bulunduğu çeke dayalı olarak aleyhine takip başlatılmış ise de bu çeki, araç alım-satımı nedeniyle dava dışı ...’a verdiğini sonrasında çekin bu kişi elinde iken çalındığını ve bedelinin ...’a ödendiğini çekte ciro yoluyla hamil görülen davalıyı tanımadığını ve borcu olmadığını belirterek çek nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin yasal koşulları taşıyan çekte yetkili hamil bulunduğunu, davacı iddialarının doğru olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuş ve %40 oranında tazminatın davacıdan tahsilinin istemiştir....

          Yine, 6762 Sayılı TTK.nun 730/18. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun eski 663/2. maddesi gereğince zamanaşımı kesilince son işlem tarihinden itibaren, müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlar. Ayrıca, alacaklının yaptığı, takibin devamını sağlayıcı nitelikte her takip işlemi ile de zamanaşımı kesilir ve yeni bir süre işlemeye başlar....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekte lehtarın yazılmasının zorunlu unsur olmadığı, lehtar gösterilmemiş ise hamiline yazıldığının kabulü gerektiği, takibe konu çekte şikayetçinin keşideci olduğu, ...'in isminin lehtar kısmında yazılı olduğu, daha sonrasında üstü çizilerek keşideci tarafından imzalandığı, bu haliyle çekin hamiline yazılı çek niteliğini kazandığı, hamiline yazılı çekin teslim ile devrinin mümkün olduğu, hamilin yetkili hamil olup takip başlatma hakkına sahip olduğu, şikayetçinin lehtar isminin üstü çizilerek atılan imzayı da inkar etmediği, borcun ödendiğine dair kanunun aradığı anlamda belge de sunulmadığı gerekçeleriyle şikayetin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....

            Ancak, anılan hüküm, borçlulardan birinin, bunun için genel yetkili yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması hali içindir. Açıkça itiraz ve şikayetten vazgeçilmeksizin, borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesi itiraz ve şikayeti konusuz kılmaz. Her dava ve şikayet, davanın açıldığı (şikayetin yapıldığı) andaki şartlara göre değerlendirilir (Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/12- 177 esas, 2011/300 karar sayılı 11.05.2011 tarihli kararı). Somut olayda; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu ile dava dışı borçlular Destebaşı Grup ...A.Ş. ve Yapıtaş Beton...Ltd. Şti. aleyhine çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, çekte muhatap bankanın Kuveyttürk Katılım Bankası A.Ş....

            UYAP Entegrasyonu