Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü'nün 2011/3602 sayılı dosyasından çeke dayalı olarak takip başlatıldığını, müvekkilinin takip dayanağı çekte keşideci şirketin yetkilisi olarak çeki imzaladığını, şirket kaşesi dışında imzasının bulunmadığını, aval veren sıfatının olmadığını, dolayısıyla çek bedelinden sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek müvekkilinin takip dosyasında davalıya borcunun bulunmadığının tespitine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu takip dosyasına konu çekte davacının hem şirket adına hem de kendi adına olmak üzere iki imzasının bulunduğunu, imzanın kaşe altında veya açıkta olmasına bakılmaksızın ikinci imzanın aval veren sıfatıyla atıldığının kabulü gerektiğini ve davacının çekten dolayı borçlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dava konusu takip dosyasına konu çekte keşideci .... Ltd....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet HÜKÜM : Düşme Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 07.02.2008 tarihli duruşmaya çağrıyı içerir davetiyenin vekile tebliğ edilmesi gerekirken müştekiye tebliğ olduğu, bu nedenle duruşmadan haberdar omayan müşteki vekilinin hükmü temyiz hakkı bulunduğu anlaşılmakla yapılan incelemede; 1-Müşteki vekiline duruşma gününün bildirilmemesi ve bu nedenle davaya katılma hakkı da tanınmaması suretiyle, 5271 sayılı CMK'nın 237. maddesine aykırı davranılması, 2- Suça konu çekte ciro silsilesinde yer aldığı ve şikayet hakkı bulunuğu anlaşılan müştekinin, vekili aracılığı ile süresinde yaptığı şikayeti üzerine açılan kamu davasına devam edilip, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, yazılı şekilde yetersiz gerekçe ile yasaya aykırı olarak düşme kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, müşteki vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1....

      GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında İnegöl İcra Müdürlüğü'nün 2019/6012 Esas sayılı takip dosyasında 10 örnek ödeme emri gönderildiğini, imzaya, borca ve tüm ferilerine ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, takibe konu çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, çekte bulunan kimlik numarasının dahi müvekkiline ait olmadığını, müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu beyanla takibe/ ödeme emrine karşı yaptıkları itirazların/ şikayetlerin ayrıca ve açıkça icra takibine esas teşkil eden ilgili çekte bulunan imzanın müvekkiline ait olmaması nedeniyle imzaya karşı yaptıkları itirazların/ şikayetlerin kabulü ile takibin tamamen iptaline, icra takibinin tedbiren durdurulmasına, davalının asıl alacağın %20'sinden az olmamak üzere tazminata ve yine alacağın %10'u oranında para cezasına mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir....

      Davalı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından davanın süresinde açılmadığını, davacının takibe konu çekte tahrifat bulunduğu ve bu nedenle çekin kambiyo vasfını yitirdiği itirazının yerinde olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu ve kötü niyet tazminata hükmedilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre; alacaklı tarafından davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçlunun usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte imzaya itiraz ederek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece usulsüz tebligat şikayeti yerinde olmadığından, davanın süre yönünden reddine karar verildiği görülmektedir. Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir....

      -YTL. değerindeki çek ödenmediği için ihtiyati haciz kararı alındığını ve icra takibine girişildiğini, hacze gidildiğinde davalının borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunduğunu, taahhüdü ihlal suçu nedeniyle dava açıldığını, ancak suçun yasal unsurları oluşmadığı için beraat kararı verildiğini, işlemden kaldırılan bu takibin müvekkilince yenilendiğini, davalının zamanaşımı nedeniyle yenilemeye itiraz ettiğini, icra mahkemesinin şikayeti kabul ederek icranın geri bırakılmasına karar verdiğini, söz konusu çek alacağı tahsil edilemediği için genel haciz yolu ile takibe girişildiğini, davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürmüş ve itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı söz konusu çekte keşidecinin kendisi olmadığını, cirantaya karşı bu çekin delil olamayacağını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

        Tarım Sebze ve Meyve Kom.Soğuk Hava Deposu Petrol Ürün.İnş.Kuym.San.Tic.Ltd.Şti. tarafından takip alacaklısı Türk Ekonomi Bankası A.Ş.ye ciro edildiği görülmekle, çek tedavüle çıktıktan sonra ödenerek ilk cirantaya döndükten sonra tekrar tedavüle çıktığından ikinci tedavülden önceki ikinci cirantanın sorumluluğu açıklandığı üzere bulunmamakta, ancak keşideci,lehtar ciranta ve ilk ciranta ile takip alacaklısı hamil arasında sorumluluk bulunmaktadır. Zira ilk ciranta çeki yeniden tedavüle sokmakla ikinci cirantaya ciro etmeden önceki durumuna dönmüştür ve alacaklı tarafından ikinci ciranta hakkında takip yapılamayacağının kabulü gerekir. O halde, ilk derece mahkemesince resen İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin şikayetçi borçlu yönünden iptaline karar verilmesi gerekirken, şikayetçi borçlu tarafından kambiyo şikayeti ile birlikte borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini de talep ettiği görülmekle, derdestlik söz konusu olmadığı halde HMK.'...

          İcra Müdürlüğünün 2020/14014 esas sayılı dosya ile kambiyo senetlerine özgü yol ile takip başlatıldığını, ödeme emrinin 07/12/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, tebliğ tarihinde davacının askerde olduğunu, davacının takipten 28/12/2021 tarihinde haberdar olduğunu, davacının adresi Elazığ’da olduğundan takipte Elazığ icra müdürlüklerinin yetkili olduğunu, çekte ciro imzası olarak Şekerdağ Mobilya şirketine ait yer alan imzaya karşı itirazda bulunulduğunu, bu imzanın sahte olması halinde ciro silsilesi kopuk olacağından çekin kambiyo vasfını yitireceğini belirterek ödeme emri tebliğ tarihinin 28/12/2021 olarak kabulü ile icra müdürlüğünün yetkisizliğine, takibin iptaline karar verilmesini istemiştir....

          Mahkemece, takip ve dava konusu çekin ibraz süresinin bitimini takip eden 1 yıl içerisinde icra takibi başlatılması gerektiği, davacının zamanaşımı süresini geçirdikten sonra talepte bulunduğu, davalının süresi içinde zamanaşımı savunmasında bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu çekte davalı lehtar, davacı ise keşideci durumundadır. Böylece taraflar arasında temel bir ilişki bulunduğunun kabulü gerekir. Zamanaşımına uğramış çeklerde kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilse de taraflar arasında temel ilişki bulunması durumunda böyle bir çeke yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabilir ve alacaklı alacağını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir....

            İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/11/2021 NUMARASI : 2018/987 ESAS- 2021/1618 KARAR DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ-TAKİBİN İPTALİ KARAR : GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Davacı vekili 13/03/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle ;İstanbul 7.İcra Müdürlüğünün 2011/22663 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, 10/03/2015 tarihinde öğrendiklerini, dosyayı incelediklerinde takip alacaklısının cirosunun bulunmadığını,dolayısı ile takip yapma yetkisine sahip olmadığını, çekte ki imzanın da müvekkili Ahmet Baş'a ait olmadığını, takibin T.K'nu 35. Maddeye göre usulsüz kesinleştirildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece; ''Usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile öğrenme tarihinin 10/03/2015 tarihi olarak düzeltilmesine ayrıca takibin İİK'nun 170/a-2 maddesi gereğince de iptaline'' karar verilmiştir....

            Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İİK 103 uyarınca davet kağıdının bizzat borçluya tebliğ edildiği şikayetin süresinden çok sonrasında yapıldığından bahisle, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; ''... İİK mad. 16 uyarınca meskeniyet itirazının 7 günlük süreye tabii olduğu, davacı borçluya İİK 103 davet kağıdının 28/06/2017 ve 14/07/2017 tarihlerinde bizzat tebliğ edildiği, davacının taşınmazına konan hacizleri her 3 icra dosyası yönünden de İİK 103 davet kağıdını bizzat tebliğ aldığı, tebliğ tarihlerinde öğrendiği, tebligatların usulüne uygun bizzat borçlunun kendine yapıldığı dikkate alındığından usulsüz tebliğ şikayeti yerinde görülmemiş, mahkememize meskeniyet şikayeti davası da öğrenme tarihinden itibaren, 7 günden çok sonra 24/01/2018 tarihinde açıldığı, meskeniyet şikayeti davasının süresinde açılmadığı ..'' şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir....

            UYAP Entegrasyonu