Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

olan, 14.02.2016 düzenleme tarihli, 7.000 TL bedelli senet imzaların, karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla, ...’nın eli ürünü olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Huzurda görülen dava menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer, fakat davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer....

    Takip sayılı dosyasında 4 adet çekten dolayı davacının borçlu olmadığı yönünde menfi tespiti, kötü niyet tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır. Menfi tespit, gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72. maddesinde; ''Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir....

      Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 26/11/2021 KARAR TARİHİ : 29/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin----- tarafı olmadığı halde müvekkilinin bir alacak ------ fazla icra takip dosyası üzerinden her --- iddiasında bulunulmuş ise de haciz ve muhafaza işlemleri gerçekleştirildiğini, alacaklı .--- müvekkili arasında --- ait --- fakat bu borç ilişkisinden müvekkilinin haberdar olmadığını bildirdiğinden bahisle işbu icra takip dosyaları sebebi ile müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ile başlatılan icra takiplerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava; İİK'nın 89/3. maddesi kapsamında borçlu olmadığının tespiti isteminden ibarettir. Anılan yasa --- takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde 15 gün içinde menfi tespit davası açabilir....

        Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir....

          Mahkemece, vekilin davayı adi ortaklık adına açtığı, adi ortaklığı oluşturan tüm ortaklardan vekaletname alınarak bu eksikliğin giderilmesi için verilen süreye rağmen vekilin bu eksikliği gidermediği, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, ayrıca alınan bilirkişi raporu ile taraflar arasında kredi sözleşmesi imzalamak suretiyle davacıya yapılan ödemenin niteliğinin kredi olduğu, davacının bankaya geri ödemesinin bulunmadığı, esasa ilişkin olarak da davacının borçlu olmadığına ilişkin talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmiştir. Davacı yan davalıyla akdedilen genel kredi sözleşmesinin gerçek anlamda bir kredi sözleşmesi olmadığını belirterek, genel kredi sözleşmesi ve sözleşmeyi teminen verilen bono nedeniyle borçlu olmadığını belirterek iş bu menfi tespit davasını açmıştır. Davalı yan, davanın reddini istemiştir....

            Menfi tespit davasından sonra karşılık dava veya ayrı bir dava olarak itirazın iptali davası açılması mümkündür (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 87-88, 119). İtirazın iptali davası, menfi tespit davasından daha geniş talepli bir dava olduğu için aralarında derdestlik anlamında bir ilişki bulunmamaktadır....

              İlk derece mahkemesince, menfi tespit davasının şartlarının oluşmadığı ve davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince, davanın taraflar arasında akdedilen borç tasfiyesi ve vefa hakkı sözleşmesi hükümleri uyarınca borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan delillerin toplanmadığı ve bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulüne, ... 1....

                Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-İcra İflas Kanununun 72. maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasının kabulü halinde, talep eden borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için icra takibinin haksızlığının 2008/1265-8806 yanında alacaklının ayrıca kötüniyetli olduğunun da ispatlanması gerekir. Davalının davacı aleyhine yaptığı icra takibinde kötüniyetli olduğu sübuta ermiş değildir. O nedenle mahkemece, yasal koşulları gerçekleşmediği halde yazılı gerekçe ile davalının %40 kötüniyet tazminatından sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

                  Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, benimsenen 25.06.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre; imzanın davacının eli mahsulü olduğu anlaşıldığından davanın reddine, %40 tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Hükme esas alınan raporda, dava konusu senedin ön yüzündeki borçlu imzalarının davacı ...'in eli mahsulü olduğu belirtilmiştir. Daha önce alınmış olan 29.03.2012 tarihli Adli Tıp Raporunda ise; “ inceleme konusu senetteki borçlu imzalarının teşhise götürecek karakteristik materyal, önemli yazı ve tanı unsuru içermeyen karalama tarzında çizgilerden ibaret basit tersimli imzalar olması nedeniyle aidiyetinin ve bu meyanda sorulduğu üzere, ...'in eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği” belirtilmiştir....

                    "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, kesilen ölüm aylığının tekrar bağlanması, yersiz ödenen aylıkların istirdadına ilişkin kurum işleminin iptali ve davalı Kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu