Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şti. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin asıl davadaki talebi; davalı yükleniciye fazla ödeme nedeni ile verilen iki ayrı çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ve davalının haksız takibi nedeni ile kötü niyet tazminatı verilmesi olup, İİK'nın 72/V. maddesi hükmünce menfi tespit davası borçlu lehine hükme bağlanırsa, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğunun anlaşılması durumunda talep üzerine borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar verilir...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalının ödünç para verdiği iddiasıyla icra takibi başlattığını,ancak davalıdan borç para almadığını öne sürerek,borçlu olmadığının tespiti ile davalının % 40 tazminata mahkum edilmesini istemiştir. Davalı,davanın reddini dilemiştir....

      Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK'nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. .... Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve 3568 E., 6425 K. ve 17.12.2015 tarih ve 7065 E., 17162 K., sayılı ilamları da bu yöndedir. Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, borçluya borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istenmektedir. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK'nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir (...)....

        Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır....

          Davada, ilam tarihinden sonraki döneme ait nafaka ile ilgili başlatılan ilamlı icra takibi nedeniyle davalı tarafından talep edilen miktar kadar borçlu olmadığının tespiti istenilmektedir. İcranın geri bırakılması için İcra Mahkemesine başvurmamış olan borçlu, borcunu icra dairesine ödemek zorundadır. Fakat borçlu, hükmün verildiği tarihten sonraki dönemde borcun itfa edilmiş veya zamanaşımına uğramış olduğu için borçlu olmadığı parayı ödemek zorunda kaldığı iddiasında ise İİK.nun 72.maddesi gereğince istirdat davası açarak paranın iadesini isteyebilir (İİK.md.33/4). Her ne kadar İİK.nun 33/4.maddesinde sadece istirdat davası açabileceği belirtilmiş ise de bundan menfi tespit davası da açabileceği sonucunu çıkarmak gerekir. Zira İİK.nun 41.maddesindeki genel yollama 72.maddenin tümünü de kapsar. Menfi tespit davası, bir eda davası olan istirdat davasının öncüsüdür....

            . - DAVA : Menfi Tespit Davası DAVA TARİHİ : 21/11/2014 KARAR TARİHİ : 12/01/2022 KARAR YAZIM TARİHİ : 13/01/2022 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit Davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA Davacı vekilinin 21/11/2014 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin mirasçılarından olduğu ...'in 12/03/2013 tarihinde vefat ettiğini, muristen hiç bir şey kalmadığını, terekenin borca batık olduğunu, murisin borçlu olduğu Ankara ... İcra Dairesinin 2009/11454 Esaslı muris babasının aleyhine mevcut olan icra takibinde alacaklı tarafından sunulan veraset ilamıyla müvekkilinin dosyaya borçlu olarak eklendiğini, müvekkilinin sebze meyve işiyle uğraştığını, kamyonlarına haciz ve yakalama konulduğunu, müvekkilinin ve çalışanlarının zor durumda kaldığını, Ankara .......

              Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir ----- Ayrıca, ----- borçlu olarak ------- kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK 72’de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır (----- Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu)...

                Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). 18. Diğer bir deyişle, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması sebebiyle, menfi tespit davası görülürken borç davalı alacaklıya ödenirse, menfi tespit davası istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen istemin temeli menfi tespit davasıdır. 19. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer....

                  Dava, ilamsız icra takibi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili aleyhine girişilen Gaziantep 7. İcra Müdürlüğünün 2009/18622 sayılı dosyasında talep edilen 362.704,00 TL.'den borçlu bulunmadıklarını ancak şimdilik bunun 8.400,00 TL'lik kısmı yönünden menfi tespit istemi ile dava açtıklarını, bakiye kısım için menfi tespit davası açma haklarını saklı tuttuklarını bildirmiştir.Görüldüğü gibi dava dilekçesinde talep kısmi menfi tespit talebidir. Menfi tespit davası kısmi olarak açılamaz. Davanın bu nedenle reddi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Mahkemece toplanan delillere göre; davacının daha önce dava konusu bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebiyle dava açtığı, mahkemenin 17/05/2006 tarih ve 2005/529 E., 2006/152 K.sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, hükmün temyiz incelemesi sonucu onanarak kesinleştiği, önceki davada senetlerin hatır için verildiğinden bahisle menfi tespit talebinde bulunulduğu, iş bu davada ise senetteki imzaların davacıya ait olmadığı ileri sürülerek menfi tespit talebinde bulunulduğu, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-i maddesi uyarınca tarafları, dava konusu ve dava sebebi aynı olan kesinleşmiş kararın, sonradan açılan dava için kesin hüküm teşkil edeceği, bu davada da kesin hükmün mevcut olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu