Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin mal rejimi tasfiyesine ilişkin davasına yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı erkeğin zina davasına yönelik temyiz itirazlarının hasren yapılan incelenmesine gelince; Davacı-davalı kadın zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış ile evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine ( TMK m. 161, 162 ve 166/1), davalı-davacı erkek ise birleşen davasında zina hukuki sebebine dayanmış sonra ıslah ile davasını mahkemece zina hukuki sebebi kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK 166/1) karar verilmesi yönünden ıslah etmiş ve boşanma talebinde bulunmuş, mahkemece her iki tarafta eşit kusurlu bulunarak, davaların 166/1-2. maddesi uyarınca kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir....

    Aile Mahkemesinin 2010/1212 esas sayılı dosyası ile zina (TMK md.161) ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK md. 166/1) sebebine dayalı olarak açmış olduğu birleşen boşanma davası yönünden toplanan delillerden, davalı-davacı kadının güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği ancak, zina kanıtlanmadığından, zina sebebine dayalı davanın reddine ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davası yönünden kabul edilmesi gerekir. Ne var ki, davalı-davacı kadının boşanma davası, boşanma hükmü temyiz edilmeden kesinleştiğinden kocanın bu davası yönünden de davanın mevzuu kalmamış olmakla, bu dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi ve kocanın maddi ve manevi tazminat talepleri ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı (kadın) tarafından, kendi davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı (kadın) tarafından açılan karşı boşanma davası Türk Medeni Kanununun 161'nci maddesinde yer alan zina sebebine dayanmaktadır. Mahkemece de, bu sebebe dayandığı kabul edilmiş, “dava hakkının boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle düşeceği, karşı davacının kocasının bir başka kadınla ilişkisini on dört yıldır bildiği, davanın hak düşürücü süre zarfında açılmadığı” gerekçesiyle karşı boşanma davası reddedilmiştir....

        Kadının boşanma davası öncelikle zina nedenine dayalı olduğundan, toplanan delillerin özel boşanma sebebi olan zina çerçevesinde değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun nazara alınmaması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.10.2017 (Prş.)...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından, manevi tazminatın miktarı ve velayet yönünden; davalı kadın tarafından ise her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, davacı erkeğin 17.02.2011 tarihinde açtığı evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) sebebine dayalı boşanma davası ile 20.11.2014 tarihinde açtığı zina (TMK m. 161) sebebine dayalı boşanma davası birleştirilmiş; zina sebebine dayalı birleşen davada tarafların boşanmalarına hükmedilmiş, zina sebebine dayalı birleşen davada boşanma kararı verildiğinden bahisle evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Mahkeme, her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurmak zorundadır (HMK m. 294 vd.)....

            Mahkemece dosyadaki facebook çıktılarının 2013 yılına ait olduğu, aktif olarak sosyal paylaşım sitelerini kullanan kadının erkeğe ait bu paylaşımlardan iki yıl boyunca haberdar olmamasının mümkün ve mantıklı görülmediği belirtilerek kadının açtığı davanın hak düşürücü sürenin dolduğundan bahisle reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı kadının zina eylemini öğrendiği tarihi dava dilekçesinde belirttiği, bu durumun aksinin kanıtlanamadığı, zina eyleminin gerçekleştiği ve kadının davasında hak düşürücü sürenin geçtiğinin kanıtlanamadığı anlaşılmıştır. O halde kadın tarafından açılan davanın kabulü suretiyle boşanma kararı verilmesi gerekirken davanın reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir....

              Bu hâle göre; evlilik birliği içinde "davalı-davacı erkeğin eşine hakaret ettiği, onu istemediğini söylediği, boşanma yönünde ısrarcı olduğu, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, evdeki eşyalara zarar vererek evi terk ettiği ve zina yaptığı, davacı-davalı kadının ise aşırı kıskanç olduğu, eşini sürekli kontrol ettiği, ailesiyle görüştüğünde tartışma çıkardığı, evi terk ettiği, erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu" anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespiti ile kadının asıl davasının ve zina nedeniyle açılan birleşen davasının kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yok ise de, erkeğin zina nedeniyle açılan birleşen davasının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş, kadının bu hususa yönelen istinaf isteminin kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının hüküm kısmının (C) bendinin tümüyle kaldırılmasına ve erkeğin birleşen davasının reddine karar verilmiştir....

              Davalı-karşı davacı erkek vekili 22.04.2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davacı kadın ile başka bir erkeğin aynı evde birlikte yaşadıklarını, kadının zina ettiğini belirterek tarafların öncelikle zina hukuki sebebiyle boşanmalarına, mümkün olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına son olayda şiddet uyguladığının kesinleşen Sarayönü Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/184 E....

                Red talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı-karşı davalı vekili tarafından sunulan 22.10.2019 havale tarihli dilekçe ile özetle; "...6,5 sene önce taraflarınca açılan zina ile pek kötü ve onur kırıcı muamele nedeniyle boşanma davasında davayı kanıtlar nitelikteki delillerin mahkeme hakimi tarafından ıslarla yok sayıldığını ve celbedilmediğini, davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davası olarak görülerek verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından da zina sebebi ile açılmış bulunan boşanma davasının kabul edilmesi gerektiği yönünde kararın bozulduğunu, ayrıca dava tarihinde davacı lehine hükmedilen 3.000....

                  Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar Bölge Adliye Mahkemesinin 19.01.2023 tarihli ve 2022/2060 Esas,2023/73 Karar sayılı kararıyla; bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek; bozma ilamı doğrultusunda, davalı-davacı erkeğin zinası ispatlanmış bulunduğundan ... kadının zina nedenine dayalı boşanma davasının kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararında kusur tespitinin maddî gerçekliğe uygun olduğu ancak davalı-davacı erkeğin zinasının kanıtlanması nedeniyle erkeğe zina kusurunun yükleneceği, boşanmaya karar verilmesinde kusur oranlarının değişmediği gerekçesiyle tarafların sosyal ve ekonomik durumu,müşterek çocuğun ihtiyaçlarına göre müşterek çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının ve tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, erkeğin belirtilen kusurlu davranışlarından ötürü kadının kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle kadın lehine hükmedilen manevî tazminatın miktarının az olduğu, İlk Derece Mahkemesinin iştirak nafakası ve manevî...

                    UYAP Entegrasyonu