Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı Şakir'in Afyonkarahisar Aile Mahkemesinin 2013/911 Esas 2014/1254 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, davalı Şakir ile müvekkilinin diğer davalı Balı ile ikamet ettiklerini, müvekkilinin müşterek haneyi terk ederken ziynet ve ev eşyalarının davalıların zilyetliğinde kaldığını, talep etmesine rağmen iade edilmediğini belirterek dava dilekçesinde belirtilen ziynet ve ev eşyalarının aynen iadesi, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000 TL nin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş,20/11/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile de dava değerini 30.848 TL olarak ıslah etmiştir....

Mahkemece; ziynet eşyasının iadesi davasının kısmen kabulü ile, 122 gr 22 ayar altın x83.00 TL: 10.126,00 TL nin davalıdan alınarak davacıya aynen iadesine, bu mümkün değil ise bedeli olan 10.126,00 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, çeyiz eşyasının iadesi davasının ispatlanamadığından reddine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; ziynet eşyası alacağı istemine ilişkindir. Davacı, davasında; eşinin kendisini döverek evden kovduğunu ziynet eşyalarının davalıda kaldığını, 122 gr. 22 ayar altının bedelinin iadesi yönünde talepte bulunmuş, mahkemece de bu talebin kabulüne karar verilmiş ise de; davalıda kaldığını iddia ettiği ziynet eşyalarının cinsini, ayarını, neler olduğunu (çeyrek altın, bilezik,vs…) yargılama süresince açıklamadığı gibi, dinlenen davacı tanıkları da görgüye dayalı bu konuda herhangi bir açıklamada bulunmamışlardır....

    ZİYNET EŞYASININ İADESİ YÖNÜNDEN YAPILAN İNCELEMEDE; "Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Türk Medeni Kanunu'nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Somut olayda; davalı tarafından ibraz edilen 08/12/2014 havale tarihli dilekçede, davacının ziynet eşyalarını üzerinde taşıyıp götürdüğü beyan edilmiş, oysa dinlenen davalı tanığı Ö.D. beyanında, davacının normal zamanlarda altın takmadığını, giderken altınları çantasında götürdüğünü ifade etmiştir....

    Davalı, davacının ziynetleri yanında götürdüğünü, kaldı ki davacıya talep ettiği kadar altın takılmadığını, ayrıca davalı olarak gösterilen kayınvalide ve kayınpedere husumet yöneltilemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, tüm doysa kapsamı itibariyle, davacının kendi rızası ile ziynet eşyalarının gerek davalı koca ve gerekse diğer davalılara verdiği, bunun aksini ispata yarar herhangi bir delil sunulmadığı, davacının yemin hakkını da kullanmadığı, buna göre ispat yükü alında bulunan davacının iddiasının ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir. Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir....

      Davalı erkeğin ziynet eşyası alacağı yönünden verilen karara karşı istinaf başvurusu değerlendirildiğinde; evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkün olup, bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. (6.Hukuk Dairesi 09.05.2011 tarih ve 2011/1701- 6067, 6. HD'si 06.03.2012 tarih ve 2012/333- 3494, 3. HD' si 13.03.2013 tarih ve 2013/3318- 4289) Bu halde, kural olarak, davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken davalıda kaldığını ispatlamak zorundadır....

      Davalı erkeğin ziynet eşyası alacağı yönünden verilen karara karşı istinaf başvurusu değerlendirildiğinde; evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkün olup, bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. (6.Hukuk Dairesi 09.05.2011 tarih ve 2011/1701- 6067, 6. HD'si 06.03.2012 tarih ve 2012/333- 3494, 3. HD' si 13.03.2013 tarih ve 2013/3318- 4289) Bu halde, kural olarak, davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken davalıda kaldığını ispatlamak zorundadır....

      Ziynet eşyalarının iadesi davası yönünden yapılan değerlendirmede ise; Genel kaide düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının olduğu ve kadın tarafından muhafaza edildiğidir. Aksinin iddiası ise ispata tabidir. Davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve davalı kocasına verdiğini ispat etmek zorundadır. Davalı koca ise kendisine verilmediği ya da geri istenmemek üzere verildiğini ispat etmek zorundadır....

      Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacının, dava dilekçesinde ayrıntılarını belirttiği ziynet eşyaları ile birlikte mal rejiminden kaynaklı alacak talebinde bulunup ,fazla hakları saklı tutarak 1.000,00 TL olarak gösterdiği alacağın 100,00 TL sini ziynet alacağı ,900,00 TL sini mal rejiminden kaynaklı alacak olarak açıkladığı ve mahkemece mal rejiminden kaynaklı alacak için tefrik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Ancak dosya da ziynet alacağı davasına yönelik alınmış yada tamamlanmış bir harç bulunmamaktadır. Ziynet alacağı davalarında aynen iade olmadığı taktirde bedele ilişkin istem varsa aynen iade istemi o ziynetlerin gerçek bedelini de içerir. Bu durumda aynen iade isteminin varlığı alacağın tamamının dava edildiğini gösterdiğinden fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması şeklindeki ifade de bir sonuç doğurmaz....

      Bu bağlamda kural olarak davacı kadın, dava konusu ettiği ziynet eşyalarını varlığını ve evden ayrılırken bunların zorla elinden alındığını, ziynetlerin müşterek hanede ya da davalıda kaldığını ispat etmek zorundadır. Zira; olağan olan ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Somut olayda, duruşmada dinlenen davacı tanıkları, ziynet eşyalarının araba alımı nedeniyle davalı tarafından bozdurulduğunu, davalı tanıkları ise davacının evden ayrılırken ziynet eşyalarını yanında götürdüğünü beyan etmişlerdir. Ziynetlere ilişkin olarak dinlenen davacı tanıkları iddiayı, davalı tanıkları ise savunmayı doğrular şekilde beyanda bulunmuşlardır....

        Aile Mahkemesinin 2015/426 Esas 2016/40 Karar sayılı dosyası ile boşandıklarını, dosyanın Yargıtay da olduğunu, müvekkiline birçok altın ve ziynet eşyası takıldığını, bunların davalılar tarafından müvekkiline iadesi gerektiğini, aynen iadesi mümkün değilse altın ve ziynet eşyalarının değerinin bilirkişi vasıtasıyla tespit edilerek dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile , yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir. Davalı T3 cevap dilekçesinde özetle; Davacıya ait kendisinden ziynet eşyası ve altın olmadığını, davacının kendisine altın ve ziynet eşyası vermediğini, kendisinin de davacıdan herhangi bir talebi olmadığını, davacının ziynet eşyaları ve altınları kendisinin haberi olmadan kullandığını ve vereceği yerlere verdiğini, bu sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir....

        UYAP Entegrasyonu