Mahkemece ziynet eşyalarının bozdurulması sırasında davacı kadının rızasının bulunmadığı hususunun ispat edilmediği gerekçesi ile ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir. Düğünde kadına takılan ziynetler bağış hükmündedir ve kadının kişisel malıdır. Ziynetlerin geri istenmemek üzere verildiği ispat edilmedikçe, bunları alan iade etmekle yükümlüdür. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, talep edilen ziynetlerin varlığı sabit olup, ziynet eşyaların erkek tarafından alınarak bozdurulduğu ispatlanmıştır. Davalı erkek bu ziynet eşyalarının kadın tarafından geri istenmemek üzere verildiğini ise kanıtlayamamıştır. O halde, kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar vermek gerekirken, reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir....
Dava dilekçesi ile alınan başvurma harcı dilekçedeki tüm bağımsız talepleri kapsadığından; 12.02.2013 tarihinde kadının usulünce açılmış bir ziynet eşyası alacağı davası mevcuttur. Bu bakımdan ziynet eşyalarının dava tarihi olan 12.02.2013 tarihindeki değerine göre karar verilmesi gerekirken nispi harcın tamamlandığı 16.09.2013 tarihindeki değerine göre karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Dosyanın incelenmesinde; davacı taraf, dava dilekçesinde dava konusu ziynet eşyalarının öncelikle aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde bedelini talep etmiş olmasına karşın, aşamalardaki (22.01.2013 tarihli celsede) beyanında ise dava konusu ziynet eşyalarının aynen iadesini değil bedelini talep etmiş, eş söyleyiş ile talebini bedel iadesi olarak açıklamıştır. Buna karşın mahkemece, ziynet eşyalarının aynen iadesi yönünde de hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Yukarıda açıklanan davacı-davalı kocanın ziynet eşyalarına ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ziynet eşyalarının kısmen kabulüne ilişkin bölümünün bozulmasına, davalı-davacı kadının ise ziynet eşyalarına ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiğini düşündüğüm düşündüğüm için sayın çoğunluğun bu yöne ilişkin görüşüne katılmıyorum. KARŞI OY YAZISI Düğünde, davacı-davalı erkeğe takıldığı tespit edilen altınların da davalı-davacı kadının ziynet eşyası olduğu yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ziynet Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ziynet davasına dair karar, davalı ve davacı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ancak davanın değeri itibari ile duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava ziynet eşyalarının iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Çeyiz ve ziynet eşyalarının iadesine yönelik olarak açılan davada, davacı vekili müvekkilinin çıkan kavga sonucu evden ayrıldığını, müşterek konuttaki ziynet ve eşyaları alma fırsatı bulamadığını, tamamının davalıda kaldığını belirterek aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunmuş, davacının ziynet ve giyim eşyalarının ailesinin ikametgahına götürüldüğünü, müvekkilinde kalan ziynet eşyasının olmadığını; çeyiz eşyalarının ise bir kısmının müvekkilinin ikametgahında olduğu, ancak talep edilen miktarda olmadığını, talep edilen bu eşyaların müvekkili tarafından vermemezlik etmediğini savunarak; davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davacının evden ayrılırken kendisine baskı, cebir ve tehdit uygulanmadığı, bu itibarla ziynet eşyalarını da yanına alarak evden ayrıldığının kabulü gerekeceği, bununla birlikte ev eşyalarına ilişkin talebin ise herhangi bir tespit veya keşifle ispat edilemediği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir....
Mahkemece; "Tüm dosya kapsamı ve tanık beyanları incelendiğinde, davacı kadın, verilen süre içerisinde düğün CD'sini dosyaya sunamamış, dinlenilen davacı tanıkları davacıya düğünde ziynet eşyası takıldığını beyan etmişseler de, takılan ziynet eşyalarının gramı, adedi ve vasfına ilişkin aydınlatıcı açıklama yapamamışlardır. Yine davacı tanıklarının ziynet eşyalarının geri iade edilmek üzere davalı erkeğe verildiğine yönelik görgüye dayalı bilgileri olmadıkları, bildiklerinin davacıdan duymaya dayalı olduğu anlaşılmıştır. Ziynet eşyalarının varlığını ispat yükü davacı kadın üzerinde olup, davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ispatlayamamıştır. Davalının annesi ziynet eşyalarının ortak ihtiyaçlar için davacı kadına iade edilmemek üzere ortak karar ile bozdurulduğunu beyan etmiş, altınların müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça tanık beyanı ile kanıtlanmıştır. Bu haliyle davalı bu eşyaları iade borcundan kurtulmuştur....
Davalı-karşı davacı kadın yemin deliline dayanmamış, gösterdiği diğer delillerle de dava konusu ziynet eşyalarının erkekte kaldığını ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece ziynet alacağı davasının reddi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.09.2019 (Salı)...
Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Davada, davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu ziynet eşyalarının evliliğin devamı sırasında davalı tarafından bozdurularak bir kısmı ile araba alındığı, bir kısmının da borçların ödenmesi için harcandığı mahkemenin de kabulündedir. Buna göre; ziynet eşyalarının davacı tarafından iade edilmemek üzere verildiğini savunan davalı, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür....
Davacı tanıkları; ziynet eşyalarının ne yapıldığını bilmediğini, davalının ailesinin Afşin'de ev aldığını, davacının ilk ameliyatı esnasında ziynet eşyalarının davacı üzerinde olduğunu ve hastane masraflarının karşılanması için bozdurulduğunu duyduklarını beyan etmişlerdir. Davacının dinlettiği tanık beyanları duyuma dayalı olup dinlenen davalı tanıkları ise; ziynet eşyalarının bir kısmının düğün, bir kısmının hastane masraflarına harcandığı, geriye kalan 1 yarım altının ise davacının yanında götürdüğünü beyan etmişlerdir. Davalının dinlettiği tanıkların beyanları somut ve görgüye dayalıdır. Ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulduğu davacı tarafça ispatlanmıştır. Bu durumda davada ispat külfeti yer değiştirmiştir. Davalı, söz konusu ziynet eşyalarının, davacının kendi isteği ile, iade edilmemek üzere verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile yükümlüdür....