Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili; davalı ile müvekkilinin gayri resmi şekilde evlendiklerini, bu evliliklerinden bir çocuklarının olduğunu, resmi nikah kıyma talebinin davalı tarafından kabul edilmediğini, birlikteliğin davalı tarafından sonlandırıldığını, ancak müvekkili tarafından müşterek konuta alınan çeyiz eşyaları ile düğünlerinde takılan ziynet eşyalarının müvekkilline iade edilmediğini belirterek, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedellerinin ödetilmesi ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı vekili; davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen teslimi talebi değerlendirilmeden bilirkişi raporu hükme esas alınarak çeyiz ve ziynet eşyalarının bedeline ilişkin talebin kısmen kabulü ile manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir....

    Hayat deneylerine göre, olağan olanın, bu çeşit eşyanın (ziynet) kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla, bunların, davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda; davacı tarafından, takılan ziynet eşyalarının davalı tarafça davacının evden ayrılmasından 1 ay kadar önce Akbank'ta bulunan banka kasasına konulduğu iddia edilmiştir. Davalı ise; ziynet eşyalarının davacı tarafça evi terk ederken yanında götürüldüğü savunulmuştur. Davacının bu iddiası araştırılmayarak, davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....

    Davalı-karşı davacı kadın karşı dava dilekçesinde davacı-karşı davalı erkeğin ziynetleri aldığını, geri vereceğini söylediğini ancak vermediğini iddia etmiş, davalı erkek ise süresinde verdiği cevap dilekçesinde, 2014 yılı ramazan ayında davalı-karşı davacı kadın tarafından ortak konuttan eşyaların alındığını, eşyaların nakliye ücretini kendisinin verdiğini, ziynet eşyalarının kadında bulunduğunu savunmuştur. Dosya içerisinde bulunan fotoğraflar üzerinde kuyumcu bilirkişi rapor hazırlayarak dosyaya sunmuş olup ziynetlere ilişkin tanık beyanı bulunmamaktadır. Davacı kadın ziynet eşyasının erkek tarafından alındığını ve kendisine geri verilmediğini ispat yükü altındadır. Ziynet eşyalarının niteliği gereği, kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Davalı-karşı davacı kadının tanıklarının ziynetlere ilişkin beyanı bizzat görgüye dayalı olmayıp aktarımdan ibarettir....

      Anılan karar Dairemizin 2015/8927 Esas- 2015/14195 Karar sayılı ve 15.09.2015 tarihli kararı ile “Davalı kocanın, ziynet eşyalarının düğünden sonra annesine teslim edildiği yönündeki kabul beyanları ile davacı kadın ziynet eşyalarının zilyetliğinin davalı tarafa geçirildiği yönündeki iddiasını ispat etmiş olup, bu kez ziynet eşyalarının balayından sonra davacı kadına iade edildiği yönündeki iddiasını ispat yükü davalı kocaya geçmiştir. Bu kapsamda, davalı koca ziynet eşyalarının, annesine teslim edilmesinden bir süre sonra davacı kadına iade edildiğini (geri verildiğini) ispat etmekle yükümlüdür ve davalı bu hususu ispat edemediği takdirde ziynet eşyalarının iadesinden sorumlu olacaktır....

        Dava, ziynet alacağı davası niteliğindedir. İlk derece mahkemesi kararına karşı davalı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurularak, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; davacı tarafça "davacının müşterek konuttan ayrılarak ailesinin evine yerleşmek durumunda kaldığı, yanına kıyafetlerini dahi alamadığı, ziynet eşyalarının evde kaldığı" iddia edilerek aynen iadesine, mümkün olmazsa bedeline hükmedilmesinin talep edildiği, davalı tarafça ise "ziynet eşyalarının düğünden sonra davacının kuyumcu olan babasının kasasına konulduğunun ve davacının geride ziynet eşyası bırakmadığının" iddia edildiği, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporu uyarınca tespit edilen ziynet eşyalarının dava tarihi itibariyle değerlerinin belirlendiği ve taraf tanıklarının dinlendiği anlaşılmıştır....

        Aile Mahkemesinin 2017/476 esas, 2018/1601 karar sayılı dosyasında devam ettiğini, davalının davaya konu altınları müvekkilinden geri iade etmek üzere aldığını, ancak geri ödeme yapmadığını belirterek ziynet eşyalarının müvekkiline iadesine, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere bedelinin ödenmesine, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Davalı ise verdiği cevap dilekçesinde, çeyrek altınların 47 değil, 30 adet olduğunu, diğer ziynet miktarlarının doğru olduğunu ve ziynet eşyalarının kadının hastalığının tedavisi için harcandığını belirtmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, düğünde takılan ziynet eşyalarının kocanın işsiz kaldığı bir dönemde koca tarafından bozdurularak harcandığı; kadının, ziynetlerinin bozdurulmasını gerektirecek bir tedavi sürecinin kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda ziynetlere yönelik iade koşulları oluşmuştur. O halde, dava dilekçesinde talep edilen ziynet eşyalarından, davalı-karşı davacı tarafından varlığı kabul edilen 6 adet burma bilezik, 2 adet raylı bilezik, 1 adet künye ve 30 adet çeyrek altın yönünden talebin kabulü gerekirken; yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

          'nun 17/07/2012 tarihinde vefat ettiğini, davalıların kardeşinin yasal mirasçıları olduğunu, ölmeden önce kardeşine banka kasasında saklanmak üzere kendisine ait ziynet eşyalarını verdiğini, ayrıca kendisine ve annesine ait pasaportları da saklamak üzere ölen kardeşine teslim ettiğini, kardeşinin vefatından sonra ziynet eşyalarının ve pasaportların iadesinin istenmesine rağmen davalı eş tarafından teslim edilmediğini belirterek, davaya konu ziynet eşyalarının aynen teslimini, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin tazmini talep etmiş, ayrıca pasaportların da kendisine iadesini istemiştir. Davalılar ise, davacı iddialarının yerinde olmadığını, kasada bulunan ziynet eşyalarının kendilerine ait olduğunu belirterek, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacı tarafın kasada bulunan ziynet eşyalarının kendisine ait olduğu iddiasını ispatlayamadığı, pasaportların da dava açılmadan önce davacı tarafa teslim edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....

            Evlilik ve nişan sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır. Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere bozdurulup ihtiyaçlar için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde, koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Davada, davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu ziynet eşyalarının bir kısmının evliliğin devamı sırasında bozdurularak ortak ihtiyaçlar için harcandığı davalı tarafından ileri sürülmüştür. Davalı koca, davalı kadının iade edilmemek üzere kendi rızası ile ziynet eşyalarını verdiğini kanıtlayamadığından, dava konusu ziynet eşyalarının davacıya iadesi gerekir. Mahkemenin buna ilişkin kabulünde yasaya aykırı bir yön yoktur....

              Aile Mahkemesinin 2020/470 Esas, 2021/519 Karar sayılı ilamı ile ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ziynet eşyalarının bedeli olan 39.840,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, mahkemenin asıl kararının ziynet eşyalarının aynen iadesi olduğunu, ziynet eşyasının davacının elinde bulunması gerekmediğini, ziynet eşyalarının piyasadan aynen temininin mümkün olduğunu, bu nedenle aynen iadenin zorunlu olduğunu, bu nedenle ilamın örnek 2 olarak takibe konulduğunu, davacı borçluya 4- 5 örnek ödeme emri gönderilmediğini, haitta bedel talebinde bulunulmadığını, icra emrinde teslim edilen malın yedinizde bulunmaması halinde ilamda yazılı değerin alınacağı kısmının matbu olduğunu, ayrıca ilamda ziynet eşyalarının nitelikleri, cinsleri ayrı ayrı belirtilmesine rağmen her bir ziynet eşyası yönünden ayrı ayrı değer belirlemesi yapılmadığını, tüm ziynet eşyaları yönünden tek bir değer belirlenmiş olup bunun da yargılama içerisinde alınan harca ilişkin olduğunu...

              UYAP Entegrasyonu