Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında çeyrek altın, yarım altın, cumhuriyet altını ve reşat altını ziynet olarak değerlendirilmektedir. Mevzuatımızda, düğün sırasında takılan ziynet ile parasal değeri olan bütün eşyanın aidiyeti konusunda yazılı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, örf ve adet hukuku uygulanmaktadır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına, yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Yani erkeğe takılan ziynetler ve paraların da aksi kanıtlanmadığı müddetçe kadına ait olduğu kabul edilmektedir....

Somut olayda, varlığı ispatlanan tel bilezik ve işlenmiş bilezikler kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olup, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Ancak varlığı ispatlanan gremse, reşat, tam, yarım, çeyrek, gram altınlar ise kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olmayıp, hangi eşe ait olduğu ispat edilememesi halinde onların eşlerin paylı mülkiyetinde olduğunun kabulü gerekir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dava dilekçesinde; davalı ile 2002 yılında evlendiğini, "Çeyiz Teslim Senedi" başlıklı belgede sayılan ev ve ziynet eşyalarını babasının düğün hediyesi olarak 02.10.2002 tarihinde davalıya teslim ettiğini, ayrıca yıllarca el işi yapıp satarak müşterek ev için eşyalar satın aldığını, müşterek çocuğun doğumunda ve sünnetinde davetlilerin taktıkları altınlar ile biriktirdiği paraların davalı tarafça elinden zorla alındığını, müşterek haneden ayrılırken hiçbir kişisel eşyasını yanına alamadığını, çeyiz senedinde yazılı ziynet ve eşyaların davalıda kaldığını, can güvenliği tehlikesi altında çocuğu...

      Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı ve davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Dava; ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakasının tahsili istemi ile ziynet eşyaların aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297.maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır....

        Kural olarak düğün sırasında takılan ve kadına özgü olan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Kadına ait ziynetler, koca tarafından bozdurulup, değişik amaçlarla harcanmış olabilir. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür....

        Mahkemece; "Açılan dava, Ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi istemine ilişkindir. Ziynet eşyalarının iadesi davası yönünden yapılan değerlendirmede; Genel kaide düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının olduğu ve kadın tarafından muhafaza edildiğidir. Aksinin iddiası ise ispata tabidir. Davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve geri verilmek suretiyle davalı kocasına verdiğini ispat etmek zorundadır....

        Sayılı dosyanın 13/07/2020 Tarihli celsesinde davacı vekili; " Her ne kadar dilekçemizde neticeyi talep kısmında yazmasak ise de dava dilekçemizin tamamında ziynet alacağı, çeyiz alacağı ve katkı ve katılma alacağı talebimizin olduğu açıktır, süre talebim yoktur." şeklinde talep sonucunu açıklamış ve ilk derece mahkemesinin ziynet eşyası talebine ilişkin verilen tefrik kararı üzerine işbu esasa kaydedilmiştir. Davacı vekili işbu dosyaya sunmuş olduğu 03/11/2020 tarihli beyan dilekçesi ile ziynet eşyasına ilişkin dava değerinin 1.000 TL olduğunu bildirmiş ve bildirilen dava değeri üzerinden harç ikmali yapılmıştır. Davalı tarafın cevap dilekçesinde özetle; tarafların 25/09/2011 yılında evlendiklerini, sonrasında Kayseri 1....

        Çeşitli sebeplerle (ev veya araç alımı, evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafın ilk olarak evlilik nedeniyle alınan ev eşyalarının bedellerinin ve davalının şahsi kredi borcunun düğünde takılan ziynet eşyaları ve paralar ile karşılandığını iddia ederek, ev eşyalarının aynen iadesini olmadığı takdirde bedelinin tahsilini, 3.000,00 TL kredi borcu nedeniyle ise ziynet eşyalarına karşılık sadece bedel talep ettiği ıslah dilekçesi ile de ev ve ziynet eşyalarının aynen iadesini olmadığı takdirde bedellerin tahsilini istediği görülmektedir. Davalının da beyanlarında belirtildiği ve mahkemenin gerekçesinde izah edildiği üzere; banka borcunun, ev eşyalarına ilişkin borçların, düğün salonu bedelinin düğünde takılan ziynetler ve paralarla karşılandığı anlaşılmaktadır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; tarafların boşandıklarını, düğünde takılan ziynet eşyaların ve paranın davalının isteği üzerine daha sora iade edilmek üzere davalıya verildiğini, davalının ziynet eşyalarını bozdurarak bir araç satın aldığını, borçlarını ödediğini, düğünde takılan paraların da davalı tarafından alındığını, davalının abisine vermek üzere çektiği banka kredisi borcunun ziynet eşyaları bozdurularak ödendiğini belirterek, ziynet eşyaları ve paranın iadesine, olmadığı takdirde, ziynet eşyaları ve paranın güncel değerlere uyarlanarak tespit edilecek bedelinden şimdilik 1.000 TL'sinin yasal faiz ile birlikte...

            İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı erkek hükmün yalnızca ziynetler yönünden olan kısmına ilişkin istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı erkek tarafından açılmış ziynet eşyalarının aynen veya bedelinin kendisine iadesi ile ev eşyalarının mal rejimi kapsamında tasfiyesine ilişkin alacak davasıdır. Ev eşyalarından kaynaklı katılma alacağı istinaf edilmemiştir....

            UYAP Entegrasyonu