Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır. Davacı vekili dava dilekçesinde davacının şiddet gördüğünü, eşinin ailesi ile birlikte kaldıklarını, kadının polis eşliğinde evden ayrıldığını, çeyiz ve ziynet eşyaları ile tüm giysilerinin davalıda kaldığını belirterek çeyiz ve ziynet eşyaları ve giysilerinin aynen iadesini olmadığı takdirde bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı ise ziynet eşyalarının davacıda bulunduğunu, para alacağını kabul etmediğini savunmuştur. Dosyada mevcut ... 10....

    SONUÇ;Temyiz edilen hükmün, yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2. bendindeki ''ziynet eşyalarının aynen veya bedelinin'' cümlesinin hükümden çıkartılarak, yerine ''ziynet eşyası bedelinin'' cümlesinin eklenerek hükmün bu bölümünün düzeltilmiş şekliyle, temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.01.07.2015(Çrş.)...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki ziynet ve çeyiz alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, tarafların boşandıklarını ve boşanma davasının temyiz aşamasında olduğunu, düğünde davacıya takılan ve dava dilekçesinde yer alan listede belirttikleri ziynet eşyaları ile bir miktar paranın balayına giderlerken davalının annesi tarafından çaldırırsınız denilerek elinden aldığını, söz konusu ziynet eşyalarının daha sonra kendisine geri verilmeyip bozdurularak davalıya otomobil alındığını, listede belirtilen çeyiz eşyalarının da evliliğin hitamında davalı tarafta kaldığını ileri sürerek, listede belirtilen ziynet ve çeyiz eşyalarının rayiç değerlerinin tespiti ile fazlaya dair hakları...

        Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını kadının ispatlaması gerekir. Eldeki davada davacı kadın; ziynetlerin davalının ailesine teslim edildiğini ve istediğinde geri verilmediğini iddia etmiştir. Bu durumda, davacı iddiasını ispat etme yükümlülüğü altındadır. Somut olayda, davacı kadın iddiasını ispat etmek için tanık dinletmiştir. Davacı tanığı ...; "..davacı köylüm olur. Davacı aynı zamanda uzaktan akrabam olur. Ben tarafların arası bozulunca barıştırmak için aracı oldum. Davalının anne babası düğünde takılan altınları ve bir miktar para vermeyi teklif etti. Kız tarafı daha fazlasını istedi. Davalı taraf çok buldu. O yüzden anlaşamadılar." şeklinde tarafsız ve görgüye dayalı beyanda bulunmuştur....

          abisinin müşterek haneye silahla saldırdığı, davacının müşterek haneden kovulduğunu, davacıya ait ziynet eşyalarının iade edilmediğini, o tarihten bu yana tarafların ayrı yaşadıklarını, davalı kocanın davacıyı arayıp sormadığı, davacı için maddi destekte bulunmadığını, davacının ev hanımı olduğunu ve herhangi bir gelirinin bulunmadığını ileri sürerek, davacı için 500,00 TL, müşterek çocuk 2006 doğumlu Sultan için 400 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsili ile davacıya ait ziynet eşyalarının (4 adet 30'er gram 22 ayar burgulu bilezik, 2 adet 20'şer gram 22 ayar hediyelik bilezik, 3 adet 22 ayar cumhuriyet tam altının) müvekkiline aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bedellerinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....

            Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 2.000-TL bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece kanıtlanmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, ziynetlerin elinden alınarak kasaya konulduğunu ve bir daha geri verilmediğini belirterek ziynet eşyalarının mevcutsa aynen değilse bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı ise davacının iddiasının mesnetsiz olduğunu, evden kendi rızası ile ayrıldığını ziynetleri de giderken yanında götürdüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer....

              Dava, ziynet alacağı davası niteliğindedir. İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurularak, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; davacı tarafça "ziynet eşyalarının kendisinin haberi olmaksızın alındığı ve davalı uhdesinde olduğu" iddia edilerek aynen iadesine, mümkün olmazsa bedeline hükmedilmesinin talep edildiği, davalı tarafça ise "ziynet eşyalarının davacının uhdesinde bulunduğu ve davacının evi terk ederken ziynet eşyalarını yanında götürdüğünün" iddia edildiği, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporu uyarınca talebe konu ziynet eşyalarının dava tarihi itibariyle değerlerinin tespit edildiği ve taraf tanıklarının dinlendiği anlaşılmıştır. Kural olarak düğün sırasında geline takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır....

              SAVUNMA: Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin bir gün ziynet eşyalarının yerinde olmadığını görünce davacıya ziynet eşyalarının akıbetini sorduğunda davacının ona "Sen Silvan'a gidip geldiğinde parasız kaldığımız için bunları satıp ihtiyaçlarımızı giderdik" dediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

              SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/06/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY YAZISI Dava ziynet eşyalarının iadesi ve manevi tazminata ilişkindir. Mahkemece ziynet eşyaları yönündeki davanın reddine, davacının resmi nikah yapmaksızın beraber yaşamayı tercih etmesi nedeniyle manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir. Ziynet eşyaları yönünden verilen bozma kararına katılmakla birlikte, manevi tazminat konusunda verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mahkeme kararında da belirtildiği üzere davacının davalı ile resmi nikah yapmaksızın beraber yaşamayı kendisinin istemesi nedeniyle kararın onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 06/06/2016...

                Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin üç ay süren evliliğinde davalının sadakatsiz davranışları ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle ziynetlerini almadan müşterek evden ayrılmak zorunda kaldığını belirterek sözkonusu ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde bedeli olan 10.500 TL'nin yasal faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, davalının müvekkiline ve ailesine hakaretler içeren mektup bırakarak evi terk ettiğini, giderken ziynet eşyalarını da yanında götürdüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür....

                  UYAP Entegrasyonu