Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala, düzenli gelir dışındaki diğer malvarlığı (ziynet, miras, bağış vs gibi) ile toplu katkıda bulunulduğu iddia edildiğinde; katkıda kullanılan malvarlığı değerinin, tasfiyeye konu malın satın alma tarihindeki bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanarak, bulunan bu katkı oranının, tasfiyeye konu malın dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, davacı eşin katkı payı alacak miktarı belirlenir. Somut olayda, mahkemece davacının davaya konu taşınmazın ediniminde kullanıldığını iddia ettiği, ziynetlere ilişkin açmış olduğu ziynet alacağı davasının kabul edilerek bu kararın kesinleştiği, davacının çalışarak elde ettiği gelirle katkısı da ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de, eldeki davadan sonra açılan ziynet alacağına yönelik ... 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka ve alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların 14.07.2007 tarihinde evlendiklerini, halen fiilen ayrı yaşadıklarını, müvekkilinin ayrı yaşamada haklı olduğu iddiasıyla, müvekkili lehine aylık 500 TL, müşterek çocuk lehine aylık 300 TL tedbir nafakası talep etmiş, ayrıca taraflar evlendikten sonra davalı tarafından düğünde takılan ziynet eşyalarının işleri için alındığını ve tekrar davacıya verilmediğini iddia ederek bu ziynet eşyalarının da aynen iadesini olmadığı taktirde bedelinin tahsilini talep ve dava etmiştir....
Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre boşanma kararı verilmesi gerekirken yetersiz ve yasal olmayan gerekçeyle davanın reddi doğru bulunmamıştır. 2-Davacı kadın tarafından boşanma davası (TMK md. 166/1) ve bununla birlikte ziynet eşyalarına yönelik alacak davası açılmıştır. Mahkemece boşanma davasına yönelik karar verilmiş ise de ziynet alacağı hakkında bir hüküm kurulmamıştır. Mahkemece ziynet alacağı hakkında olumlu yada olumsuz hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.03.2017(Pzt.)...
Davalı/k.davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, ziynetler konusunda eksik karar verildiğini, ziynet yönünden taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kısmen reddi ile davacı Hüseyin lehine masraf ve avukatlık ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, ziynetlerin bedelinin ödeme tarihindeki değerlerine göre olması gerektiğini, kişisel ilişki tesisinin yatılı olmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Asıl davanın konusu; geçimsizlik sebebiyle açılan boşanma, karşı davanın konusu; geçimsizlik sebebiyle boşanma ve ziynet eşyası alacak talebine ilişkindir. Mahkemece, her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmasına, karşı davadaki ziynet eşyası alacak talebinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Yargılama aşamasında dinlenen davacı tanıkları davalının davacıyı döverek evden kovduğunu, davacının ablasının evine bırakılması sırasında üzerinde her hangi bir ziynet eşyasının bulunmadığını belirttikleri gibi, boşanma davasında da davalı ve ailesinin davacıya hakaret ederek ablasının evine bıraktıkları, davacının davalı tarafından dövüldüğü kabul edilmek suretiyle tarafların boşanmasına karar verildiği, ceza davasında da davalının davacıyı dövdüklerinden bahisle davalının cezalandırılmasına karar verildiği ve anılan mahkeme kararlarının kesinleştiği anlaşılmaktadır. Kural olarak ziynet eşyalarının kadın üzerinde bulunduğu ve kadın tarafından götürüldüğünün kabulü gerekirse de, davalının davacıyı döverek müşterek konuttan kovduğu ceza davası ve boşanma davasında verilen kararlarla ... olup bu durumda davacıya ait ziynet eşyalarının davacı tarafından birlikte götürüldüğünün kabulüne olanak bulunmamaktadır....
Dava; TMK.nun 202/1 ve devamı maddeleri uyarınca yasal edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı ve kişisel mal niteliğindeki ziynet eşyalarından kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tüm kusurun davacıda olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, iddiaların doğru olmadığını, ziynet eşyalarının davacı tarafından alındığını, müvekkilin asgari ücret ile çalıştığını belirterek kararın kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın konusunun, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılmış boşanma ve ziynet eşyası alacak davasıdır. Mahkemece, boşanma davasının kabulüne, ziynet eşyası alacak davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı her iki tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK'nun 355.maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden, kadının talep ettiği ziynet eşyalarının tür ayar ve gramına erkeğin itirazının olmadığı, davalı erkek tarafından kadının ziynet eşyalarını evi terk ederken götürüldüğünün iddia edildiği, kadının ortak konuta alınmaması, ortak konuta döndüğünde ise evin tamamen boşaltılması sabit ise de; ziynet eşyalarının evde kaldığının kadın tarafından ispat edilemediği, kadının yemin deliline dayandığı, ancak adına çıkarılan yemin davetiyesine süresinde cevap vermediği, böylelikle yemin teklif etme hakkını da kullanmamış olduğu, davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla, ziynet alacağı davasının reddi kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı kadının istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Ziynet alacağı davası boşanma ve fer'i taleplerle birlikte açılmıştır. Davaların birlikte görülmesi bağımsız hukuki varlıklarına halel getirmez. Alacak davası boşanma ve fer'i istemlerden ayrı bir davadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ziynet Ve Katılma Alacağı Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde davalı eşe banka havalesi ile gönderilen paralar, düğünde takılan ziynet eşyaları, araç ve şirket hissesi satışından elden edilen para nedeniyle toplam 26.870,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiş, 25.05.2009 tarihli dilekçe ile, ziynet eşyalarının 70 gr 6 adet 24 ayar bilezik ve 3 adet çeyrek altın olmak üzere toplam 3.595,00 TL olduğunu açıklamış, 04.03.2010 tarihli dilekçe ile de her bir kalem için alacak miktarını ayrı ayrı belirterek alacağının toplam 33.703,00 TL olduğunu bildirmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur....
Davacının ziynet eşyalarının iadesi davası yönünden yapılan değerlendirmede; Genel kaide düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının olduğu ve kadın tarafından muhafaza edildiğidir. Aksinin iddiası ise ispata tabidir. Davacı dava dilekçesinde dava konusu yaptığı ziynet eşyalarının sadece adet ve miktarlarını belirtmiş, ziynet eşyalarının akıbeti hakkında anlatımda bulunmamıştır. Dosya kapsamında dinlenen tanıklardan da sadece Sebahattin Kurt ziynet eşyalarının davalı adına bankaya yatırıldığı şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu anlatım ise görgüye dayalı olmayıp duyuma dayalıdır. Bu haliyle davacı ziynet eşyalarının davalı tarafından alındığını ispat edememiştir....