in kullanımında olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine; (D) harfi ile gösterilen 643,72 metrekarelik yerin son parsel numarasının devamı olarak yeni parsel numarası verilmek suretiyle tarla vasfı ile Hazine adına kayıt ve tesciline, bu parsel üzerinde bulunan zeytin ağaçlarının ...'in kullanımında olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine ve tescil taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir....
Mahkemece usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 174 ada 27 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde ... adına olan zilyetliğin iptali ile davacı ...'ın kullanımında bulunduğu şerhinin yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4. maddesi, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin fiili kullanıcıları ve muhdesat sahipleri adına şerh verilmesi hususunu düzenlemektedir. Ek-4. maddenin 1. fıkrası gereği bu gibi yerlerde kullanım kadastrosu yapılacak ve tutanağın beyanlar hanesine fiili kullanım sahibi adına şerh verilecektir. Aynı maddenin 4. fıkrasında ise bu alanların daha öncesi tescil edilip edilmemesine bakılmaksızın "fiili kullanım durumlarına göre ifraz ve tevhit" yapılabileceği hükmünü amirdir....
Dosya kapsamından, 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan 127 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluşan 127 ada 14,15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların beyanlar hanesinde 127 ada 14 sayılı parselin ... 'ın, 127 ada 15 sayılı parselin ... 'in ve 127 ada 16 parselin de ...'in kullanımında olduğunun belirtildiği, davacının isteminin ise, davalıların kullanım haklarını 08.08.2007 ve 05.09.2007 tarihlerinde satın aldığını ve zilyetliğini teslim aldığını, zilyetlik sözleşmesinin imzalandığı tarihinden beri kesintisiz zilyet olduğunu ileri sürerek zilyetliğin tesbitine karar verilmesinin istenmesi ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Dava 6100 sayılı HMK yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce 19.07.2011 tarihinde açılmış olup, 6100 sayılı HMK'nun geçici 1. maddesinde “ Bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir....
Dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinde, taşınmazın ... kullanımında olduğu, üzerindeki binanın da kullanıcısına ait olduğu gösterilmiştir. Davacı ..., zilyetliğin kendisine ait olduğunu ileri sürerek beyanlar hanesindeki ... isminin kaldırılarak kendi adının yazılmasını istemiştir. Mahkemece tutanağın edinme sebebi bölümündeki beyanlar düzeltilerek taşınmazın davacı ... kullanımında olduğuna karar verilmiş, muhtesatla ilgili bir değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece, taşınmaz üzerinde bulunan muhtesat hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir hüküm oluşturulmaması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de beyanlar hanesi yerine edinme sebebinin düzeltilerek hüküm kurulması isabetsiz olduğundan davalı Hazine ile davalı ...'nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 07.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
Tapusuz bir taşınmazın tesciline karar verilebilmesi için taşınmazların tescile tabi yerlerden olması, zilyetliğin aralıksız ve davasız ... suretiyle olmak üzere 20 yıla ulaşması ve maddi olaylardan sayılan zilyetliğin ve sürdürülüş biçiminin de bilirkişi ve tanık sözleri ile kanıtlanması gerekir. Dinlenen zilyet tanıkları daha çok tarafların paylarından ve 12 nolu taşınmaz üzerindeki evin yapılış biçiminden sözettiklerinden beyanlar soyut içeriklidir. Dosya arasında bulunan ... uzmanı bilirkişi raporundan taşınmazların pek çoğunun çayırlık durumunda oldukları anlaşılmasına rağmen bilirkişi ve tanık sözleri ile rapor arasındaki aykırılığın giderilmesine çalışılmamıştır....
Somut olayda, uyuşmazlık konusu parsel sayılı taşınmazın davacının zilyetliğinde ve 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca ... adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, gün ve 46 sayılı encümen kararı ile parselasyonun yapıldığı, bilahare e açılan davalar sonucu belediye tarafından, bölgenin parselasyonlarının iptal edilrek,tapulara parselasyon iptal şerhlerinin işlenerek, yeni parselasyon yapım çalışmalarının başlatıldığı, gün ve 46 sayılı Encümen kararıyla parselasyonun iptali sonucunda halen Bu durumda, dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Kanun uyarınca 2/B niteliğine sahip olduğu belirtilerek taşınmazın beyanlar hanesinde davacınının zilyetliğinde olduğunun ve üzerindeki muhtesatların davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi isteminin, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....
Davacı, dava konusu taşınmazlarda 3402 sayılı yasanın ek 4 maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında çekişmeli taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğu halde, beyanlar hanesinde davalıların kullanıcı olarak şerh verildiğini ileri sürerek taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır. Davanın 27/1/2010 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 16.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı, dava konusu taşınmazda 3402 sayılı yasanın ek 4 maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında, çekişmeli taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğu halde, beyanlar hanesinde adının kullanıcı olarak şerh verilmediğini ileri sürerek ,adının kullanıcı olarak taşınmazın beyanlar hanesine şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır.Davanın 17.10.2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin (28.06.2010-27.07.2010) geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 20.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı, dava konusu taşınmazda 3402 sayılı yasanın ek 4 maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında, çekişmeli taşınmazın 3.000 m2 lik kısmının kendi zilyetliğnde bulunduğu halde, beyanlar hanesinde adının kullanıcı olarak şerh verilmediğini ileri sürerek ,adının kullanıcı olarak taşınmazın beyanlar hanesine şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır.Davanın 06.09.2013 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin (16.07.2013-14.08.2013) geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
, üç kişilik ziraat bilirkişi kurulundan ise taşınmazların öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, fen bilirkişisinden ise keşfi takibe elverişli krokili rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir....