Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Çözümlenmesi gereken sorun, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, TMK'nun 683. maddesine dayalı elatmanın önlenmesi davası mı, yoksa TMK'nun 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası mı olduğu hususunda toplanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....

    "İçtihat Metni"İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davada Erdek Asliye Hukuk Mahkemesi ve Erdek Sulh Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, müdahalenin men'i istemine ilişkindir. Erdek Sulh Hukuk Mahkemesi, davanın zilyetliğin korunması davası olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Erdek Asliye Hukuk Mahkemesi ise uyuşmazlığın zilyetliğin korunması hükümlerine göre görevli olan sulh hukuk mahkemesince çözümlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

      Somut olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, taşınmazın davacının kullanımda olan bölümün bir kısmının davalılar adına tescil edildiği iddiasıyla davalılar adına yapılan zilyetlik kaydının iptali ile davacının kullanımında olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Davanın 23/10/2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 18.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Somut olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, taşınmazın davacının kullanımda iken kadastro tespit çalışmaları sırasında davalılar adına tescil edildiği iddiasıyla davalılar adına yapılan zilyetlik kaydının iptali ile davacının kullanımında olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Davanın 23/11/2010 tarihinde açılmasına, dava değerinin 8.000 TL olarak gösterilmiş olmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 28.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Somut olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, taşınmazın davacıların müşterek kullanımda iken kadastro tespit çalışmaları sırasında davalılar adına tescil edildiği iddiasıyla davalılar adına yapılan zilyetlik kaydının iptali ile davacıların kullanımında olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Davanın 04/12/2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 13.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Sulh Hukuk Mahkemesi ve ... 9. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesi, davanın tapu kaydının beyanlar hanesine şerh yazılması veya silinmesi istemine ilişkin olduğu ve asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğu, bu davanın görülmesinde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

              Asliye Hukuk Mahkemesi ve ... 4. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğu, bu davanın görülmesinde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın tapu kaydının beyanlar hanesine şerh yazılması veya silinmesi istemine ilişkin olduğu ve asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm verilmiştir....

                Bunun üzerine icra memuru bir tahliye emri tebliği suretiyle taşınmazın on beş gün içinde tahliye ve teslimini emreder. Tahliye emrinde: Kiralayanın ve kiracının ve varsa mümessillerinin isim, şöhret ve yerleşim yerleri ve mukavele tarihi ve kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair bir itirazı varsa yedi gün içinde daireye müracaatla beyan etmez ve itirazda bulunmaz veya kendiliğinden tahliye etmezse zorla çıkarılacağı yazılır'' düzenlemesi yer almaktadır. Yine İİK'nun 274. maddesinde ''İtiraz etmek isteyen kiracı itirazını tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya şifahen icra dairesine bildirir. Bu suretle yapılan itiraz tahliye takibini durdurur. 63, 64 ve 65 inci maddeler hükmü tahliye takiplerinde de caridir" düzenlemesi bulunmaktadır. İİK'nun 275. maddesinde ise "İtiraz vukuunda kiralayan icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir....

                Mahallesi ....... ada 1 parsel sayılı taşınmazın, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu ve dava dışı .............., .............. ve .............. mirascıları'nın kullanımında olduğuna dair beyanlar hanesine şerh verildiği anlaşılmaktadır. Davacı, 3402 sayılı Kanunun Ek - 4 maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında, çekişmeli taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğu halde, beyanlar hanesinde kullanıcı olarak dava dışı gerçek kişi .............., .............. ve .............. mirascıları adına şerh verildiğini ileri sürerek, kullanıcı şerhinin iptali ile çekişmeli taşınmazın adına beyanlar hanesine şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır. Bu halde, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan ve çekişmesiz yargı işi niteliğinde de olmayan uyuşmazlığın ........Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....

                  Maddesine aykırı olduğunu, ayrıca yerel mahkemece mecurun konut ve çatılı iş yeri mi yoksa adi kira hükümlerine mi tabi bir taşınmaz olduğu araştırılmadan karar verildiğini, konut ve çatılı işyeri kiralarında verilen tahliye taahhüdünde yer alan tahliye tarihinden itibaren 1 ay içinde dava veya takip yapılması gerekirken adi kira hükümlerine ilişkin taşınmazlarda tahliye taahhüdüne dayalı olarak tahliye davası açamayacağını, ancak akdin sürenin bitiminden itibaren açılarak kiracının tahliyesinin istenebileceğini, emsal Yargıtay kararları bulunduğunu, mecurun hangi hükümlere tabi olduğu konusunda netlik bulunmadığını, kira sözleşmesinde mecurun "iş yeri" olarak geçtiğini, fakat vasfının belli olmadığını, mahkemenin bu hususları atlayarak doğrudan konut ve çatılı işyerlerine ait hükümleri uygulamasının ve müvekkilini tahliye etmesinin kanuna aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep ederek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur...

                  UYAP Entegrasyonu