Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, dava konusu taşınmazlarda 3402 sayılı yasanın ek 4 maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında çekişmeli taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğu halde, beyanlar hanesinde davalıların kullanıcı olarak şerh verildiğini ileri sürerek taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır. Davanın 27/1/2010 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 16.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Davacı, dava konusu taşınmazda 3402 sayılı yasanın ek 4 maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında, çekişmeli taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğu halde, beyanlar hanesinde adının kullanıcı olarak şerh verilmediğini ileri sürerek ,adının kullanıcı olarak taşınmazın beyanlar hanesine şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır.Davanın 17.10.2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin (28.06.2010-27.07.2010) geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 20.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Davacı, dava konusu taşınmazda 3402 sayılı yasanın ek 4 maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında, çekişmeli taşınmazın 3.000 m2 lik kısmının kendi zilyetliğnde bulunduğu halde, beyanlar hanesinde adının kullanıcı olarak şerh verilmediğini ileri sürerek ,adının kullanıcı olarak taşınmazın beyanlar hanesine şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır.Davanın 06.09.2013 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin (16.07.2013-14.08.2013) geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Tapusuz bir taşınmazın tesciline karar verilebilmesi için taşınmazların tescile tabi yerlerden olması, zilyetliğin aralıksız ve davasız ... suretiyle olmak üzere 20 yıla ulaşması ve maddi olaylardan sayılan zilyetliğin ve sürdürülüş biçiminin de bilirkişi ve tanık sözleri ile kanıtlanması gerekir. Dinlenen zilyet tanıkları daha çok tarafların paylarından ve 12 nolu taşınmaz üzerindeki evin yapılış biçiminden sözettiklerinden beyanlar soyut içeriklidir. Dosya arasında bulunan ... uzmanı bilirkişi raporundan taşınmazların pek çoğunun çayırlık durumunda oldukları anlaşılmasına rağmen bilirkişi ve tanık sözleri ile rapor arasındaki aykırılığın giderilmesine çalışılmamıştır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 82 parsel sayılı 7.618,47 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesinde 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, davalı ...'ın kullanımında olduğu belirtilerek fındık bahçesi niteliği ile davalı ... tespit edilmiştir. Davacı ... adına vasisi ..., taşınmazın davacının kullanımında olduğu halde tespitten önce davacının hafıza kaybı yaşadığını ve bu hastalığı bilen davalının hile ile davacıdan imza alarak tespit sırasında kullanıcı olarak kendi adını yazdırdığını öne sürerek beyanlar hanesinin iptali ile davacının kullanıcı olarak yazılması istemiyle dava açmıştır....

            , üç kişilik ziraat bilirkişi kurulundan ise taşınmazların öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, fen bilirkişisinden ise keşfi takibe elverişli krokili rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir....

              Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, çekişmeli İnlice Köyü 944 sayılı parselin 17.04.2008 tarihli ... bilirkişi rapor ve krokisinde (A) ile gösterilen 541.58 m2 bölümün davacı ... oğlu 1940 doğumlu ... zilyetliğinde olduğunun tespitine ve tapuya şerh olarak yazılmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetliğin tespiti ve tapunun beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhinin değiştirilmesine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1945 yılında 3116 sayılı Yasa Hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahdidi vardır....

                Dava, beyanlar hanesinde yer alan “... oğlu ....” olan baba adı ve kullanıcı isminin “... oğlu ...” olarak değiştirilmesi istemine ilişkin olup, eldeki davanın çekişmeli yargı işi olup olmadığı belirlenmeden, mahkemece çekişmeli taşınmaz başında keşif yapılmaksızın, yerel bilirkişi ve tanıklardan, bu yeri kullanan ve beyanlar hanesinde ismi yazılı olan bir kişi bulunup bulunmadığı sorulmaksızın, taşınmazı görmeden duruşmada dinlenip sadece davacının ismi ile ilgili beyanda bulunan tanık beyanına dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizdir. HMK'nın 382. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendi gereğince “taşınmaz üzerinde taraf oluşturulmasına ve hak ihlaline sebebiyet vermeyecek düzeltmelerin yapılmasına” yönelik tapunun beyanlar hanesinde yer alan isim yazım hatalarının düzeltilmesine ilişkin talepler sulh hukuk mahkemelerinde görülür....

                  K A R A R Mahkemenin verdiği karar ... tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; “5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen Ek-4 maddesi gereğince yapılan kadastro tespiti sırasında Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığının kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edileceğinin düzenlendiği, belirtilen Kanun hükmü gereği kullanıcı tespiti yapılan taşanmazlarda kim ya da kimler lehine kullanıcı şerhi verileceği belirlenirken tespit tarihi itibari ile taşınmazda fiili kullanımın bulunması gerekli olduğu, tespit tarihinden önceki zilyetliğin süresinin hukuken bir öneminin bulunmadığı, Mahkemece, yapılan keşif ve toplanan delillere göre, davacı ...’ın temyiz konusu (A2) ile gösterilen bölümde gerek tespit tarihi itibariyle gerekse tespit tarihinden...

                    e ait hisselerinin ... tarafından satın alındığını ve ... mirasçılarının kullanımında olduğundan beyanlar hanesindeki ... varisleri ve ... adına olan şerhin iptali ile kendilerinin kullanımında olduğunun şerh verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece davanın KABULÜNE ve dava konusu 183 ada 27 ve 197 ada 1 sayılı mülkiyeti ... adına kayıtlı olan taşınmazların beyanlar hanesinde zilyet olarak adına tespit yapılan davalılar ... oğlu ... varislerinin ve ... kızı ...'in (varisleri) adına olan zilyetliğin iptali ile davacılar murisi ... oğlu ...'in varislerinin zilyet olarak yazılmasına, 197 ada 1 parselde zilyet ... ile ilgili bir itiraz olmadığından onun adının da zilyet olarak bırakılmasına ve bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda bulunan kullanım durumuna itiraza ilişkindir....

                      UYAP Entegrasyonu