Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Diğer taraftan, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8/II-3. madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davasıdır....
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Diğer taraftan, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8/II-3. madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davasıdır....
Ne var ki, davacı davalıya 06.06.2011 tarihinde tebliğ ettirdiği ihtarname ile taşınmazın kendisine teslimini ihtar etmiş, zilyetliğin korunmasına ilişkin davasını ise, 11.09.2012 tarihinde açmıştır. Davacı TMK'nun 984. maddesindeki (2) aylık ve (1) yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra açmıştır. Davanın hak düşürücü sürenin geçirilmesi sebebiyle reddi gerekirken, mahkemece zilyetliğin kanıtlanamadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Bu gerekçe hatalıdır. Ancak hüküm sonucu itibariyle doğrudur. Bu nedenle temyiz edilen hükmün gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilip, düzeltilerek onanması gerektiğini (HUMK m. 438/son) düşünüyor; Değerli çoğunluğun onama kararının sadece gerekçesine katılmıyorum. 19.10.2015...
İlk derece mahkemesi tarafından verilen ara karar sonucunda; Mahkeme dosyasının henüz sübut bulmamış olduğu, yargılamanın devam ettiği ve davacının talebinin yukarıda da belirtildiği üzere davanın esasını çözer mahiyette olduğu kanaatine varılarak talebin reddine, yönelik karar verilmiştir. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE : Taraflar arasındaki dava, Elatmanın Önlenmesi (Zilyet Olunan Taşınmaza) istemine ilişkindir. Davacı taraf, 07/07/2021 tarihli C.C. dilekçesinde açıkça Zilyetliğin korunması talebinde bulunduğu, başka kişilerin zilyetliğininde zaman içerisinde davacıya geçtiği ve tamamına zilyet olduğunu, davacı dışında başkaca zilyetlik hakkı kalmadığını, dava açılmasından sonra davalı tarafından zilyetliğin gasbına yönelik hareketlerde bulunduğunu, açmış oldukları davanın amacının TMK.nın 982 v.d. md. Uyarınca dava konusu taşınmazdaki zilyetliğin korunması olduğunu belirtmiştir....
İlk derece mahkemesi tarafından verilen ara karar sonucunda; Mahkeme dosyasının henüz sübut bulmamış olduğu, yargılamanın devam ettiği ve davacının talebinin yukarıda da belirtildiği üzere davanın esasını çözer mahiyette olduğu kanaatine varılarak talebin reddine, yönelik karar verilmiştir. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE : Taraflar arasındaki dava, Elatmanın Önlenmesi (Zilyet Olunan Taşınmaza) istemine ilişkindir. Davacı taraf, 07/07/2021 tarihli C.C. dilekçesinde açıkça Zilyetliğin korunması talebinde bulunduğu, başka kişilerin zilyetliğininde zaman içerisinde davacıya geçtiği ve tamamına zilyet olduğunu, davacı dışında başkaca zilyetlik hakkı kalmadığını, dava açılmasından sonra davalı tarafından zilyetliğin gasbına yönelik hareketlerde bulunduğunu, açmış oldukları davanın amacının TMK.nın 982 v.d. md. Uyarınca dava konusu taşınmazdaki zilyetliğin korunması olduğunu belirtmiştir....
Zilyetliğin temeli hukuki bir durum niteliğinde olduğundan; TMK'nın 981 vd. maddeleri uyarınca açılan zilyetliğin korunması davalarıyla sadece görünüşün ve mevcut durumun korunması amaçlanır. Kal (yıkım) kararı ise, mevcut durumun korunması kapsamında olmayıp; taşınmazın aynına ilişkin bir tasarruf niteliğindedir. Dava konusu taşınmaz mera vasfında olduğuna göre; davacının zilyetliğinin herhangi bir mülkiyet hakkına dayandığı söylenemez. Bu nedenlerle davacının salt zilyetliğinin mevcut olması; ayni koruma kapsamında olan yıkım kararı verilmesini haklı kılmaz. Davacının daha önce zilyetliğin korunması istemiyle açmış olduğu davada zilyetliğin korunmasına ilişkin ilam elde etmiş olması da bu sonucu değiştirmez. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki üstün zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın malvarlığı haklarına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazın 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, dava konusu taşınmazda 3402 sayılı yasanın ek 4 maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında çekişmeli taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğu halde, beyanlar hanesinde davalıların kullanıcı olarak şerh verildiğini ileri sürerek taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır. Davanın salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmadığının anlaşılmasına göre uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....
Asliye Hukuk Mahkemesince, aynî hak doğurmayan zilyetliğin tespiti talebi ile ilgili davanın zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığının tespitine ilişkin olup sulh hukuk mahkemesinin görev alanında kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesi ise davanın zilyetlik tespitine itiraza ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dosya kapsamından, 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi kapsamında tapu kaydının beyanlar hanesinde zilyetlik tespitinde hata yaptığı belirtilerek, ... parsel sayılı taşınmazda davalı lehine yapılan kullanıcı tespitinin iptali ile kullanıcı olarak kendi adının şerh verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davanın, zilyetliğin tespitine ve korunmasına ilişkin bir dava olmayıp beyanlar hanesindeki şerhe itiraza ilişkin olduğu ortaya çıkmaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetliğin tespiti davası olup asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda dosya kapsamından, ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... ada 8 parsel sayılı taşınmazın, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu ve kullanıcısı olmadığı belirtilerek davalı hazine adına tescil edildiği anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Zilyetliğin tespiti istemine ilişkin olarak açılan davada ... 5. Asliye Hukuk ve ... 1.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılarak tescili yapılan parselde davacının zilyetliğinin tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, 6100 Sayılı HMK'nin 4. maddesi uyarınca taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına ilişkin olan davaların sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....