İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Ödeme emrinde borçlunun kim olduğunun belirtilmesinin kamu düzenine ilişkin olduğu ve süresiz şikayet edilebileceğinden ödeme emrinin iptalinin gerektiği, tahliyeye ilişkin mahkeme kararını istinaf ettiklerini, tahliye davası ile ödeme emrinin iptali şikayetinin ayrı ayrı davalar olduğunu, cevap dilekçesinde de borçlunun kimlik bilgilerinin ödeme emrinde belirtilmediğinin kabul edildiğini, mahkemenin önce tedbiren takibi durdurmasının sonrada kaldırmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ödeme emrinin iptaline, tedbiren takibin durdurulmasına, yargılama giderlerinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE; Uyuşmazlık, ödeme emrinin iptali talebine ilişkindir....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/898 Esas, 2019/1012 Karar sayılı dosyasında verilen davanın reddi kararına karşı, davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada; İSTEM : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İzmir 11. İcra Müdürlüğünün 2016/4583 Esas sayılı dosyasından 04/11/2019 tarihinde tahliye emri gönderildiğini, tahliye edilmesi istenin yerin ailesi ile birlikte yaşadığı mesken olup tahliye emri gönderilmesi ve tahliye emrinin içeriğinin yasanın aradığı şartları taşımadığını beyanla, davanın kabulü ile tahliye emrinin iptalini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda davanın reddine karar verilmiştir....
Alacaklı bu aşamada icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyemeyeceği gibi, bir bütün olan kira sözleşmesi, kiralanan yerin niteliği ve tahliye isteminin bölünemez borç olması nedeniyle tahliye talebi de bölünemeyeceğinden, alacaklının kiracı olan tüm borçlular yönünden tahliyeyi de isteyemeyeceğinin kabulü gerekir. O halde İlk Derece Mahkemesince, yukarıda yazılı nedenlerle alacaklının itirazın kaldırılması ve tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile itirazın kaldırılması ve tahliyeye kararı verilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Borçluların temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nin 373/1. maddesi uyarınca, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6....
Asliye Hukuk ve İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davacının mülkiyet hakkına dayanmadığı, H.. H..ye ait taşınmaz üzerindeki nizasız fasılasız zilyetlik hakkına dayandığı, bu şekli ile zilyetliğin korunması davası niteliğinde bir dava olup, HMK'nın 4/1-c maddesi gereği sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise, davacının hem zilyetlik hem de tapu iptal davası açtığı ve davalı H.. H.. adına olan tapunun ve davalı N....
kadar tahliye talebi yönünden 13 örnek ödeme emrinin tebliğinden itibaren 30 günlük ödeme süresi dolmadan dava açılmış ise de, davalının taşınmazı tahliye etmesi nedeniyle davacının tahliye taleplerinden feragat ettiği ve mahkemece tahliye talebi yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğinin anlaşılmasına, istinaf olunun ilk derece mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Hukuk ve Antalya 6. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, .... İli, .... İlçesi, ....ler Mh. ... ada 4 parsel sayılı taşınmaza davacının zilyet olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Dava elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu taşınmazı cebri ihale ile edinen davacının İcra İflas Kanunu'nun 135. maddesi uyarınca davalıya tahliye emri çıkarttığı, davalının ise tahliye emrinin iptali için Söke İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/129 Esasında dava açtığı, bu dava sırasında tahliyenin geri bırakılmasına ilişkin olarak tedbir kararı verildiği ancak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği ve verilen ret kararının 30.07.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. 1. Davalı vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin temyiz itirazı yerinde değildir. 2....
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır....
Davalı vekili 24.06.2013 günlü dilekçesi ile borca itiraz ederek ödeme emrinin ....06.2013 tarihinde müvekkil davalının kendisine tebliğ edildiğini beyan etmiştir. Ancak evrak içerisindeki örnek icra dosyasında, ödeme emri tebligatına rastlanamamıştır. Bu durumda mahkemece öncelikle tahliye talebi için varlığı aranması ve tebliğ olunması gerekli ödeme emrinin, davalıya tebliğ edilip edilmediği üzerinde durularak ayrıca davacı vekilinin beyanındaki ....06.2013 tebliğ tarihine nazaran İİK. 269/... ve .... 315. maddesi gereğince, yasal 30 günlük ödeme süresi dolmadan 05.07.2013 tarihinde açılan dava ile kiralananın tahliyesinin istenemeyeceği de göz önünde bulundurularak neticesine göre bir karar verilmesi için kararın bozulması gerekmiştir....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, tescil harici taşınmaz malı uzun süredir kullanan üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, salt zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır. Somut olayda gelince; davacı, tapu kaydının oluşmasından sonra tapu kaydının beyanlar hanesinde yazılı olmayan kullanıcı şerhinin verilmesi ya da mevcut şerhin değiştirilmesi isteminin bulunması ve davalı yanın da dayandığı bir tapu kaydının bulunduğunu iddia etmesi nedeniyle salt zilyetliğin korunması istemi değil, temelinde bir hakka dayanır....