Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

in Borçlar Kanunun 189 ve devamı maddelerinde düzenlenen satıcının zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu tutulduğu, Hazinenin ise Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulması nedeniyle sorumlu tutulduğu, iddiaya göre tazminat alacağı farklı nedenlerden kaynaklandığı için, Hazine ve ...'in, davacı şirketlerin zararlarından müteselsil olarak sorumlu olduğuna karar verilemeyeceği gibi, Hazine hem davacı şirketlere hem de davalı ... karşı davacı ...'e aynı anda tazminat ödemeye mahkum edilemez. Mahkemece, davalı ...'in zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olup olmadığı araştırılarak, sorumluluğu var ise, tapu maliki şirketlerin zararının bu kişiden alınarak davacı şirketlere verilmesine, ...'in ödemesine karar verilen zararın miktarına, alım satım işlemi nedeniyle ödedikleri ve edindiklerine göre tapu sicilinin tutulması nedeniyle oluşan zararı söz konusu ise, bu miktarın Hazineden alınarak, davalı ... karşı davacı ...'...

    üzere, ilk taşınmaz satış vaadi ve akabinde tanzim edilen diğer satış vaadi sözleşmelerine aykırılıktan kaynaklı olarak müvekkilinin uğradığı maddi zararlar, mahrum kalınan kar kaybı, mahrum kalınan kira bedelleri, gayrimenkuller için yapılan masraflar için şimdilik 5.000,00 TL; manevi zarar olarak da 25.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

      Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, denkleştirici adalet gözetilerek 228.985,80 YTL nin tahsiline, diğer 2008/10247-2009/3257 talepler ile karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanarak eldeki davayı açmıştır. Yargıtay’ın sapma göstermeyen kararlarına göre özel mülk olarak tescile tabi olmayan bir taşınmaz, her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilerek hakkında sicil oluşturulmuşsa, bu sicil taşınmazın tescile tabi olmayan yerlerden olduğu sonucunu değiştirmez....

        Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.06.2007 gün ve 2005/334-281 sayılı kararının kesinleştiği, bu şekilde zararının oluştuğu iddiasyıla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00.-TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı yönetimden alınarak kendisine verilmesini istemiş; davacı vekili, 11.06.2010 tarihli dilekçesiyle taşınmazın kendilerine Hazine tarafından satıldığını, satıcının zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olduğunu, bu hükümlere dayandığını ileri sürmüş, 27.10.2010 tarihli celsede de, bu dilekçesini tekrar etmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre, dava; imar yoluyla oluşan tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle oluşan zararın tazmin istemine ilişkindir....

          K A R A R Davacı, davalıdan 01.11.2006 tarihinde Davalıdan araç satın aldığını, ancak araca çalıntı olması nedeniyle 18.12.2013 tarihinde el konulduğunu aracın satış bedelinin iadesi için başlatılan takibin davalının itirazı üzerini durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağın % 20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, T.B.K'nın 214 (eski BK 189) ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır....

            Asıl davalı-karşı davacı vekili, 19.05.2011 tarihinde asıl davacının aracının arızalanması nedeniyle asıl davacının aracının müvekkiline değil, başka ustaya bırakıldığını, asıl davacının tacir olmadığını, asıl davacının sigortadan aldığı hasar bedelinin talep ettiği tazminattan indirilmesi gerektiğini, müvekkili tarafından asıl davacıya emaneten bırakılan Serçe model otomobilin kullanılamaması nedeniyle 16.156 TL alacağın, asıl davacı aracının masrafını vermekten ve aracı teslim almaktan ihtara rağmen kaçındığından aracın müvekkiline ait işyerinde zorunlu olarak muhafaza edilmesi nedeniyle müvekkili iş alamadığı için şimdilik 1.000 TL tazminat ile olaydan sonra itibar kaybı nedeniyle 5.000 TL manevi tazminatın karşı davalıdan tahsilini talep etmiş, asıl davanın reddini savunmuştur....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2017/349 KARAR NO : 2022/3 DAVA : TAZMİNAT (Haksız Fiilden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 07/04/2017 KARAR TARİHİ : 04/01/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesi ile ... plakalı aracın sahibi olduğunu 26.01.2017 tarihinde işleteni ..., sürücüsü ... sigortacısı ... Sigorta olan ... plakalı aracın çarpması sonucu davacıya ait aracın 1 ay boyunca serviste kaldığı ve tamir olduktan sonra da ikinci el değer kaybına uğradığı bu nedenle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere değer kaybından dolayı şimdilik 100 TL’nin tüm davalılardan, 1 aylık serviste bekleme nedeniyle aracın kullanımından mahrum kalınan bedelin davalılar ... ve ...'den kaza tarihi itibarıyla işleyen yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesi için dava açmıştır....

                dan, aracın uğramış olduğu değer kaybı için 1000 TL, aracın yapımında sarf edilen giderler için 12.000 TL ve mahrum kalınan 74 günlük onarım süreci nedeniyle mahrum süre araç bedeli için 1000 TL (toplam 15.500,00 TL ) maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir. ISLAH: Davacı vekili 30/05/2021 tarihli dilekçesi ile;1000 TL manevi tazminatın, onarım bedelini ödemek için kullanılan ihtiyaç kredisi masraf ve faizi nedeniyle 500 TL 'nin davalı ...'dan yasal faizi ile birlikte tahsilini, değer kaybı için 1.750,00 TL, aracın yapımında sarf edilen giderler için 12.000 TL 'nin ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini ve mahrum kalınan süre ikame araç bedeli için 1.500 TL 'nin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir....

                  Satım sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül borcunu düzenleyen Borçlar Kanununun 189. maddesinde, satıcının, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satım akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zapt edilmesinden, alıcıya karşı mesul ve zamin olduğu açıklandıktan sonra, devamındaki maddelerde de, (BK.189-193 mad.) bu yükümlülüğün koşulları ve zararın kapsamı konusunda açıklamalar getirilmiştir. Borçlar Kanununun 192. maddesinde, satılanın tamamen zaptı halinde, satımın münfesih addolunacağı ve alıcının, satıcıdan aynı maddenin 1, 2, 3 ve 4. bentlerinde yazılı zararları isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Bu hükümlere göre, satılanın tamamen zaptı halinde alıcı, satılandan elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği semereler düşülmek suretiyle, ödemiş olduğu semenin faizi ile birlikte iadesini isteyebilir. Satım bozulduğuna göre, satıcının 2013/4679-11871 mal varlığında satım bedeli nedensiz kalır....

                    Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedildiği, bu nedenle davacının müspet zarar talebinde bulunabileceği, mahrum kalınan kârın talep edilebileceği ve aylık ortalama mahrum kalınan kârın 943,12 TL olduğu, mahkeme tarafından bu miktarın uygun görülecek süre (ay) ile çarpılmak suretiyle hesaplanacağı, davacının benzer yeni bir iş kurması ve gelir elde etmesi için ortalama fesihten itibaren en çok 1 yıllık süreye ihtiyacı bulunduğu gerekçesiyle 11.317,44 TL'lik yoksun kaldığı kârın davalıdan tahsilini talep edebileceği, diğer tazminat kalemlerinin ispat edilememesi nedeni ile reddine, sözleşmenin haksız olarak fesih edilmesinin mutlak olarak davacı tüzel kişiliğinin ticari itibar ve piyasadaki imajına zarar verdiğine ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu