Borçlu ödeme emrine itiraz ederken borca itiraz sebeplerini ayrıca ve açıkça bildirmek zorunda değildir. Borçlunun yalnız "itiraz ediyorum" demesi yeterlidir. İcra İflas Kanun'unun 63. maddesi gereğince borçlu itirazında bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı olduğundan borçlunun senet metninden anlaşılamayan borca itiraz sebeplerini itirazında ayrıca ve açıkça bildirmesi kendi yararınadır. Dava konusu olayda; Davalı borçlu, mükerrer takip yapıldığını bildirerek itiraz etmiştir. Davalı borçlunun bu itirazı borca itiraz olup, itirazı üzerine icra takibi durmuştur. Davacı alacaklı icra takibinin devamı için icra mahkemesine başvurmuş, icra mahkemesi davalı borçlunun itirazının haksız olduğuna karar vermiştir. Bu durumda aleyhindeki icra takibine itiraz ederek işin çabuk bitirilmesini engelleyen borçluya karşı konulmuş bir yaptırım olan icra inkar tazminatından davalı borçlunun sorumlu tutulması doğru ve yerindedir....
Ancak, yetkisiz icra müdürlüğünde başlatılan takipte borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine itirazı yanında borca da itiraz etmesi halinde öncelikle çözümlenmesi gereken yetki itirazı olup, yetki itirazının kabulü ile takip dosyasının yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesi halinde, yetkili icra müdürlüğünde tebligat yapılması zorunludur ve borçlunun yeni tebligatı aldığı tarihten itibaren yasal sürede yetkili icra müdürlüğünde de itirazda bulunması gerekir. Daha önce yetkisiz icra müdürlüğünde yapmış olduğu borca itirazı geçerliliğini korumaz. (emsal nitelikte ; Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin Esas No: 2012/20788 Karar No: 2012/38376 Sayılı kararı) Somut olayda; mahkemece yetkisizlikle gönderilen takip dosyası gönderildiği icra dairesinden celp edilerek incelenmemiş olup, bu sebeple yetkili icra dairesince davalıya yeniden ödeme emri tebliğ edilip edilmediği, davalının/vekilinin herhangi bir borca itirazına ilişkin dilekçe sunup sunmadığı belli değildir....
İİK'nun 63. maddesinde; "İtiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında, itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez" hükmü yer almakta olup, borçlunun anılan yasa hükmü gereğince cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunduğu görülmektedir. Takip dayanağı bono olup, 6102 sayılı TTK'nun 778/h maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 749/1. maddesi gereğince; poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyene) karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren üç yıldır. Somut olayda, takibe konu bononun vade tarihi 18/07/2007 olup alacaklı tarafça 3 yıllık süre geçirilmeden 08/08/2008 tarihinde takibe başlandığına göre, borçlunun zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır....
Hal böyle olunca mahkemece, yanlar arasındaki temeldeki satım sözleşmesine dayanıldığı, takibin 10 yıllık genel sözleşme zamanaşımı süresi içerisinde başlatıldığı hususları da gözetilerek işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kabul şekline göre de, dava konusu icra takip dayanağı senedin tüm yasal unsurlarının bulunması durumunda uygulanacak olan kambiyo senedi zamanaşımı süresinin dolması hali, bu niteliğe sahip senedin sadece kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine konu edilmesine engel olacak ise de, ilamsız icra takibine konu edilmesine ve takipte borca itiraz halinde temel ilişkideki alacağın yazılı delil başlangıcı niteliği bulunan böyle bir senede dayalı olarak tanık dahil her türlü delille ispatı ile tahsiline engel olmayacağından böyle bir durumda dahi davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsiz olacaktır....
Borçlu, imzaya itiraz ettikten sonra ,"imzanın bana ait olduğuna karar verilmesi halinde takas dermeyan ediyorum , çünkü ben de ondan (takip alacaklısından) alacaklıyım" şeklinde takas itirazında da bulunabilir.285"Buna karşılık borçlu , imzaya itiraz ile birlikte , borcu ödediğini bildiremez ; çünkü imzaya itiraz ile ödeme itirazı birbiri ile çelişme halindedir.Bununla beraber , bu halde , borçlunun imzayı inkar etmediği, yani, borca itiraz etmiş olduğu sonucuna varmak da mümkündür."(Prof.Dr.Baki Kuru-İcra ve İflas Hukuku El Kitabı-2.Baskı-Syf : 807,dn.285) Y.12.HD.nin 2010/4465 E. 2010/16766 K. Sayılı emsal içtihadında özetle;"Borçlu tarafından ödeme emri tebliğ tarihine göre beş gün içinde icra mahkemesine verilecek itiraz dilekçesiyle takibe konu senetle ilgili imza itirazıyla birlikte, imzaya itirazla çelişmeyen itiraz sebepleri de bildirilebilir (örneğin, zamanaşımı, yetki, derdestlik vb.). Buna karşılık borçlu, imza itirazıyla birlikte borcu ödediğini bildiremez....
Somut olayda; borçlunun, icra müdürlüğüne borca itirazının yanı sıra yetki itirazında da bulunduğu görülmüştür. İİK.nun 66.maddesi uyarınca yasal sürede yapılan itiraz ile takip olduğu yerde durur. İcra dairesinin yetkisine itiraz da borca itiraz niteliğinde olup, yetki itirazı üzerine, takip, anılan yasa hükmü uyarınca durur. Yetki itirazı kaldırılmadığı sürece takibe devam etme olanağı yoktur. Dolayısıyla icra müdürlüğünün şikayete konu kararı usul ve yasaya aykırı bulunmaktadır. O halde mahkemece, borçlunun şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, borçlunun başvurusu bu hali ile icra takibinin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olup, bu hali ile İİK’nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, borçlunun takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı ile İİK'nun 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Yasal sürede borca itiraz nedeni olarak ileri sürülmeyen hususlar senet metninden anlaşılanlar dışında yargılama sırasında ileri sürülemeyeceği gibi (m. 63), mahkemece de kendiliğinden dikkate alınamaz. Somut olayda, davacı borçluya ödeme emri 15/10/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davacı borçlu tarafından süresinde 19/10/2020 tarihinde takibe dayanak senetlerin zamanaşımına uğradığı ileri sürülerek borca itiraz edildiği, bilahare yargılama sırasında davacı borçlu tarafından 29/10/2020 tarihli beyan dilekçesi ile icra takibine konu senetlerin ödendiğine ilişkin ödeme iddiasında bulunduğu, yasal sürede borca itiraz nedeni olarak ileri sürülmeyen ve senet metninden de anlaşılmayan hususların artık ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla davacının bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir....
Borca itirazları yönünden yapılan istinaf incelenmesinde; davacı borçlu şirketin senedin bedelsiz olduğuna ilişkin icra mahkemesine başvurusu; İİK'nun 169. maddesi uyarınca borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın İİK'nun 169/a maddesi gereğince incelenmesi gerekmektedir. İİK'nun 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde, borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat külfeti borçluya aittir. Somut olayda davacı şirket senedin bedelsiz olduğunu ve borcu olmadığını ispatlayamadığından borca itirazın reddine karar verilmesi isabetlidir. Davacı borçlunun, takibin zamanaşımına uğradığına yönelik itirazı da henüz davacı borçlu yönünden takip kesinleşmediğinden borca itiraz niteliğindedir....
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalı tarafın icra takibinde kısmi itiraz ve yetki itirazında bulunduğu, takip konusu borcun para borcu olması nedeniyle takip tarihinde alacaklının yerleşim yerinde takip yapılabileceğinden yetki itirazının yerinde olmadığı, davalının icra takibine yapmış olduğu kısmi itirazda itiraz edilen miktar açıkça gösterilmediğinden geçerli bir itiraz bulunmadığı gerekçesiyle yetki itirazının iptali ile takibin devamına, borca itiraz hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, aleyhine başlatılan icra takibine karşı sunduğu itiraz dilekçesinde yetkiye ve borca itirazda bulunmuştur. Mahkemece yetki itirazı kabul edilmemişse de itiraz dilekçesinde takipteki borç miktarına itiraz edilmesi karşısında borca itirazın kısmi itiraz olduğu ve itiraz edilen miktarın açıkca gösterilmediği gerekçesiyle borca itiraz edilmemiş olduğunun kabulü doğru olmamıştır....