HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1595 KARAR NO : 2021/1590 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ŞUHUT İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/07/2021 NUMARASI : 2021/16 ESAS 2021/35 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı ilk derece mahkeme kararı aleyhine istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, Dairemizce HMK'nun 353. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda dosyadaki belgeler okundu, incelendi....
Bononun tanzim tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 Sayılı TTK'nun 690. maddesinin yollaması ile aynı Kanun'un 661/1.maddesi hükmü gereğince, bonoda keşideci ve onun gibi sorumlu olan aval verene karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresi vade tarihinden itibaren 3 yıldır. Somut olayda, takip dayanağı bononun vade tarihi 07.08.2011 tarihi olup, takip tarihi olan 09.04.2014 tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmamıştır. Bu nedenle mahkemece yanılgılı değerlendirme ile zamanaşımı hesabında borçlunun takipten haberdar olma tarihi olan 20.08.2014 tarihi esas alınmak suretiyle zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Diğer taraftan zamanaşımı itirazı niteliği itibariyle İİK'nun 169/a-1 maddesi kapsamında "borca itiraz" mahiyetinde olup bu konudaki istemin anılan Yasa hükmü uyarınca mutlaka duruşma açılarak incelenmesi gerekirken evrak üzerinde karar verilmesi de doğru görülmemiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/10/2021 NUMARASI : 2021/802 ESAS 2021/1477 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 18.İcra Müdürlüğünün 2021/14462 Esas sayılı dosyasında takibe konu bononun kayıtsız şartsız borç ikrarı içermediğini, icra emrinde ' İstanbul 6....
Davalı vekili zamanaşımı savunmasında bulunmuş ise de; taraflar arasındaki ticari ilişkinin satım sözleşmesinden kaynaklandığı, satım sözleşmesinden kaynaklanan satış bedeli alacağının TBK'nun 146. Maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, dava ve takibe konu satışın 2021 yılı 7. ayda yapıldığı, takip tarihi dikkate alındığında icra takibinin zamanaşımı süresi içerisinde başlatıldığı ve dava tarihi itibariyle davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmakla davalının zamanaşımı savunması yerinde görülmemiştir. Davalı takibe itirazında borca itiraz etmiş, herhengi bir sebep bildirmemiş, cevap dilekçesinde ise faturaların kapalı fatura olduğunu ve faturanın varlığının tek başına malların teslimini göstermediğini savunmuştur....
Şti'nin borca itiraz ettiği ve ayrıca zamanaşımı itirazında bulunduğu, mahkemece, çekler için öngörülen 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle alacaklının itirazın kaldırılması talebinin reddedildiği davacının asıl alacağın %20'si oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verildiği görülmektedir.Zamanaşımı itirazı, esasa ilişkin itiraz nedenlerinden olmadığından, itirazının kaldırılması talebinin reddi halinde alacaklı tazminatla sorumlu tutulamaz. Bu durumda işin esasına girilmemesi nedeniyle alacaklının İİK'nun 68/7. maddesi uyarınca tazminata mahkum edilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ......
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden yasaya aykırı olduğunu, zamanaşımı, hak düşürücü süre, dava şartı ve husumet yönünden itirazlarını bildirmelerine rağmen ilk derece mahkemesince bu hususlar dikkate alınmadan verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının süresi içerisinde borca batıklığı tespit ettirmediğini ve mirası red girişiminde bulunmadığını, dosya kapsamında dinlenen tanıkların beyanlarından da anlaşılacağı üzere davacının babası adına çekilen tüketici kredisini kendisi kullanmak için çektirdiğini ve bu sebeple de murisin ölümünden sonra icra takibine tüm kardeşleri itiraz ederken kendisinin itiraz etmediğini ve kendi isteği ile borcun tamamını ödediğini, murisin 9 çocuğunun olduğunu, davacı dışındaki tüm çocukların borca itiraz ettiklerini, diğer kardeşlerin hepsinin bu haklarını kullanırken davacının o aşamada bu hakkını kullanmaması...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/03/2021 NUMARASI : 2021/101 ESAS 2021/228 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Bakırköy 15....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bir adet bonoya dayalı olarak genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığı, örnek 7 nolu ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu tarafından yasal süresi içerisinde icra müdürlüğünde yetkiye, borca ve fer'ilerine itiraz edildiği, ayrıca zamanaşımı itirazında bulunulduğu, takibin itiraz nedeniyle durdurulması üzerine alacaklı vekili tarafından yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurularak itirazın kaldırılmasının talep edildiği; mahkemece, alacaklının delil olarak sunmuş olduğu takip dayanağı senedin İİK'nun 68/1. maddesinde sayılan belgelerden...
Mahkemece; Davacının imzaya ve borca itirazının reddine, şeklinde karar verildiği görülmüştür....
Somut olayda davalı borçlunun itiraz dilekçesinde, takip talebi ekinde sunulan "Kira Sözleşmesi" başlıklı belgedeki imzaya açıkça itiraz etmediği gibi taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunduğunun inkar edilmediği, alacaklı tarafından yetkilendirilen ... isimli şahsa ödemelerde bulunduğunu ileri sürerek takibe ve borca itiraz ettiği görülmektedir. Borçlunun kira ilişkisine ve sözleşme altındaki imzasına açıkça itiraz etmeyip itirazını ödeme olgusuna dayandırdığına göre artık kira ilişkisinin varlığı icra mahkemesince incelenemez. İİK'nun 269/2. maddesi gereğince kira ilişkisinin ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda davalı borçlu kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK’nun 269/c maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlamak durumundadır....