maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davalarının zaman aşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞÜRÜLMESİNE, 08.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: UYAP üzerinden yapılan araştırmada sanığın doğum tarihinin 01.06.1991 olduğu anlaşılmakla, Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan sanık hakkında eylemine uyan suç için öngörülen cezanın türü ve yukarı sınırına göre, dava zamanaşımı süresinin 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 66/2 maddeleri gereğince gereğince 5 yıl 4 ay olduğu, TCK'nın 67/4. maddesi uyarınca olağanüstü zaman aşımı süresinin ise 7 yıl 12 ay olduğu, mahkûmiyet hükmünün verildiği 29/03/2016 tarihinden, temyiz incelemesinin yapıldığı tarihe kadar 5 yıl 4 aylık dava zaman aşımı süresinin dolduğu, ayrıca suç tarihi olan 14/11/2008 tarihi ile temyiz inceleme tarihi arasında durma ve zaman aşımının yeniden işlemeye başlama tarihleri itibarıyla ... süreler de eklendikten sonra, 7 yıl 12 aylık olağanüstü zaman aşımı süresinin geçmiş bulunduğu anlaşıldığından; diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA; bozma sebebine göre, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrası ve 1412 sayılı CMUK’un 322...
aşımı süresinin uygulanma imkanının bulunduğu, zararın öğrenilmesi halinde ise 10 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanamayacağı, bu hali ile dava konusu talep yönünden uygulanması gereken zaman aşımı süresinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109/2. maddesi uyarınca 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89/1, 2-e, 66/1-e maddeleri uyarınca ceza zaman aşımı süresi olan 8 yıl olduğu, davanın açıldığı 16/04/2015 tarihi itibari ile 8 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu, anlaşıldığından davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur (Yargıtay 4....
(TBK-147/5) 5 yıllık zaman aşımına tabidir. Davacının iddiası 22/08/2004- 28/02/2005 tarihlerine ilişkin olup, 28/02/2010 tarihi itibariyle alacak zaman aşımına uğramıştır. Mahkemece taraflar arasındaki ilişkinin ticari komisyonculuk olduğu belirtilerek zaman aşımı itirazı reddedilmiş ise de 818 sy. BK 449.maddesinde ticari mümessil ve 6762 sy. TTK 100.maddesinde ticari simsarlık düzenlenmiş, ticari komisyonculuk düzenlenmemiştir. Taraflar arasındaki ilişki ticari temsilcilik veya ticari simsarlık ilişkisi değildir. Mahkemenin bu husustaki nitelemesi hatalı olup, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir. Mahkemece davanın reddi kararı doğru ise de gerekçesi hatalıdır. Açıklanan gerekçeler ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılarak gerekçesi değiştirilmek suretiyle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 855. maddesinde, taşıma ilişkisinden doğan alacakların bir yıllık zaman aşımına tabi tutulduğu, dava konusu alacağa ilişkin faturaların 10/10/2019 - 27/11/2019 tarihli olup, davacı tarafça taşıma hizmetinin en geç bu tarihte verildiği, icra takibinin 21/05/2021 tarihinde, Türk Ticaret Kanununun 855. maddesinde belirtilen 1 yıllık zaman aşımı süresinin geçmesinden sonra başlatıldığı gerekçesiyle davanın zaman aşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2015/1935 Esas sayılı dosyasında davacı aleyhine yapılan takibin icrasının zaman aşımı nedeni ile geri bırakılmasına karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile, İSTANBUL 19. İCRA HUKUK MAHKEMESİ'nin 03/02/2021 tarih, 2020/711 Esas ve 2021/239 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA; 2- Davanın KABULÜ ile İstanbul 30....
Ücret alacaklarında zaman aşımı süresi 4857 sayılı İş Kanununun 32/son maddesi gereğince 5 yıldır. Mahkemece, ıslaha karşı süresinde yapılan zaman aşımı def'inin dikkate alınmadığı görülmekle, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağı yönünden zaman aşımına uğrayan alacak bulunmadığı ancak UBGT ücreti alacağı yönünden ıslah zaman aşımının değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 110 gün yıllık izne hak kazandığı kabul edilmiş ve yıllık izin ücreti alacağı hesaplanmıştır. Davacının 7 yıl boyunca hiç izin kullanmadan çalışması hayatın olağan akışına aykırıdır (Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 23.10.2018 tarih ve 2017/14534 Esas, 2018/22902 Karar; 24.04.2018 tarih ve 2018/4347 Esas, 2018/9507 Karar sayılı kararları)....
Mahkememizce ilk celsede ihtilaf belirlenmiş, zaman aşımı itirazı öncelikle ele alınmış olup; zaman aşımı defiyle ilgili iddia edilen revize sözleşme istenmiş, ikinci celsede taraflar arasındaki ---- yazılı sözleşmeyle düzeltildiği, revize edildiği; bu tarihe göre dahi eser sözleşmelerindeki ---- yıllık zaman aşımının icra takibine kadar dolmadığı nazara alınarak davalının zaman aşımı defi reddedilmiş; davanın esasına girilmiştir. Davacının, davalı aleyhine ----işlemiş faiz üzerinden icra takibinde bulunduğu, davalının takibe borcum yoktur şeklinde itiraz ettiği, süresinde yapılan itirazla takibin durduğu ve iş bu davanında bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı belirlenmiştir. İş bedelinin ---- olduğu sabit olup, bunun büyük kısmının ödendiği, geriye icra takibine konan ----kaldığı, bu kısmın ödenmediği de ihtilafsızdır. Davalı taraf, davacının üstlendiği edimlerini eksik yerine getirdiğini, bu sebeple kalan kısmı ödemediğini savunmaktadır....
Kural olarak satış vaadi sözleşmeleri genel 10 yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Mahkemece, her ne kadar davacı ile döne arasındaki satış vaadi sözleşmesine ilişkin zaman aşımı itirazı yapıldığı ancak zilyetliğin davacıya devredildiği, bu nedenle zaman aşımı itirazının dikkate alınmadığına ilişkin değerlendirme yapılmış ise de, Döne ile imzalanan satış vaadi sözleşmesi incelendiğinde zilyetliğin davacıya devredildiğine ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığı, yine keşif mahallinde alınan beyanlarda davaya konu 143 ada 4 parsel'in Mahmut ve Faruk'un, 129 ada 3 parsel'in Mahmut, Fatoş ve Faruk'un, 123 ada 1 parsel'in Mahmut ve Faruk'un, 122 ada 1 parsel, 121 ada 9 parsel ile 136 ada 2 parsel'in Fatoş'un zilyetliğinde olduğu ifade edilmiştir. Bu durumda mahkemenin zilyetliğin davacıya devredilmiş olduğuna ilişkin gerekçesinin hangi veriye dayandığı anlaşılamamıştır....
DAVA KONUSU : Zaman aşımı İtirazı KARAR : İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı vekili tarafından İzmir 8....